Höst...

PKK terör örgütü tarafından Tunceli'de katledilen son şehidimiz Jandarma Binbaşı Yavuz Sonat Güzel'in annesi, oğlunun hesabını sormak üzere "Neredesin Tayyip" diye feryad edince, AKP'yi ebed müddet tek başına iktidar, Tayyip Erdoğan'ı da "başkan yaptırmak" misyonuyla millete karşı klavye savaşı başlatan "AK troller"in saldırısına uğradı. Evladını yiğitlikle, mertlikle, kahramanlıkla, vatan aşkıyla mayaladığı aşikâr bu Türk kadını önce "şahsiyetsiz" ilan edildi (ki bu tanımlamanın kaynağı tamamen "imam-cemaat" ilişkisi... Çünkü bu modellerin biricik ilham kaynağı da çok değil birkaç hafta önce bir şehit babasını benzer şekilde "karakteri bozuk" ilan etmişti) sonra da baş tacı edileceği yerde "hoşşşt" diye "köpek yerine" konuldu!

***

Ben mi yanlış hatırlıyorum o şehit anasının "zindana atılmak pahasına" sesini duyurmaya çalıştığı zatı muhterem "Savulun!.. Kimsesizlerin kimi geliyor" diye ortaya çıkmamış mıydı?

Menşeini bir türlü öğrenemediğimiz "bu millet"in her bir ferdi ona "Allah'ın emaneti" değil miydi?

O emanetlerden biri olan evladına saplandığı vakit hıyanetin zehirli hançeri, bağrında volkanlar patlayan bir anne olarak, üstelik de dört bir yanından boşalan hamaset yağmurunun ortasında belli ki yapayalnız, belli ki artık kimsesiz, belli ki artık dalsız budaksız hisseden bir anne olarak Emine Güzel; Yavuz Sonat binbaşının o güzel anacığı, ondan başka kime seslenecekti ki?

Ona değil ise kime?

***

"Dün birey devlet karşısında son derece edilgen bir konumdayken, bugün gelişmiş demokrasilerde artık devlet birey karşısında edilgen bir konuma gelmiş, birey devletin değil, devlet bireyin hizmetkârı şeklini almış" değil miydi?

"Türkiye'de artık devlet vatandaşına tepeden bakan, kibirle bakan ceberut bir devlet değil"di hani?..

O vermedi mi bütün bu "garanti"leri?

Şimdi bu "hoşt", ceberutluğun, kibrin değilse neyin işareti?

Zulmün mü?

Tahammülsüzlüğün mü?

Hoşgörüsüzlüğün mü?

En nazik tanımıyla "otoriterleşme"nin en dolambaçsız ifadesiyle "diktatörlüğün" mü?

Gözü dönmüşlüğün mü?

Nasıl bir hırsın, nasıl bir öfkenin, nasıl bir kinin?

Vicdansızlığın mı?

Neyin delili sayalım bir şehit anasının, köpekleri ürkütmek için kullanılan o ses öbeğinin altında ezilmeye çalışılmasını?

Ağıtlar ne zamandan beri "köpek havlaması" muamelesine tabi tutulur hale geldi bu ülkede? Ve parti aidiyeti ne zamandan beri felce uğratır oldu insanın her şeye, herkese rağmen insan kalabilme becerisini?

Ne zamandan beridir "köpek havlaması" varsayılır oldu adını anmaya "Allah kimseye yaşatmasın"la başladığımız "evlat acısı"?

Nasıl oldu, olabildi de Allah korkusunun bile önüne geçti biatin gerekleri?

Herhalde cennetin tapusu vaat edilmemiştir kimseye, cennetin ayaklarının altına serildiği kutsal bir varlığı linç etmenin karşılığı?

***

Kim bu "AK troller" sıfatlı güruh? Herkes Sarayla ilişkilendiriyor ama soytarı desen soytarılık değil; dalkavuk desen dalkavukluk değil bu yaptıkları;

Sınırı aşma...

Bardağın ne tarafından bakarsan bak, toplumun sabrını taşıran damla olma çabası...

Halkı damarına basa basa isyana teşvik...

Türkiye Cumhuriyeti'nin âlî menfaatleri için benden Cumhurbaşkanı'na en "yerli ve millî"sinden tavsiye;

Muhaliflerden önce trolleri avlayın bence!

İnanın bu "tarz" artık bir "böl-parçala-yönet", "kamplaştırarak kazan" taktiği olmaktan çıktı ve sizi eğer bir gün ihtiyaç duyarsanız bu milletin gram merhametinden nasiplenemeyeceğiniz bir sonun başlangıcına taşıdı.

Daha dün okulların açılıyor olması münasebetiyle hemen her gittiğiniz yerde "çocuklarınızın eğitim hakkının kısıtlandığı" iddiasıyla gösterdiğiniz "dinmeyen tepkiniz"den pay biçin;

"Eğitim hakları ellerinden alındı" diye sitem ediyorsunuz...

Hâlâ...

Emine Ana'nın evladı elinden alındı, evladının canı;

O kadar bağırıp çağırmaya da mı olmasın hakkı!

Çocuklarınız hakkında yazılıp çizilenlerden sonraki ruh halinizi getirin önünüze; Sümeyye'ye suikastın söylentisi ne hale getirmişti sizi;

Gerçeğini yaşadı o anne. Sizin tahayyülüne katlanamadığınız o acıyı tecrübe etti. "İhtimali"ne karşı gösterdiğiniz refleksle bir kıyaslayın bakalım ne olur yaşayanın hali!

Sizin evinizde de var bir Emine Ana;

Sorun ona... Aynısı onun evlatlarının başına gelse hangi trol, hangi tehdit, hangi tivit susturabilir delik deşik olmuş bir yürekten geleni?..

***

Her ne olursa olsun "Bir tek vatandaşımız bile devlet kapısından boynu bükük, kalbi kırık, hakkını alamadığını düşünür şekilde ayrılmayacak"tı hani; hani buna gönlünüz razı gelmez/gelemezdi?

"Benim memurum", "benim polisim", "benim savcım"larla algıda "devlet"in yerine geçmiş olduğunuzdan sizin kapınıza dayanmış o ana da?

Hiç boynu bükülmemiş midir, kalbi kırılmamış mıdır kendini devlet yerine koyan faili meçhul azgınlığın "hoşşşşt" diye önüne dikilmesinden sonra sizce?

***

Biri çıkıp da şehit olmuş, bayrak olmuş dolayısıyla bize bundan gayrı yere düşürmemek, kirletmemek, lekeletmemek farz olan bir vatan evladının emanetine "hoşşşt" deme densizliğini gösterirse "bizim tek söyleyeceğimiz" de;

Hösssssttür!

Köpek böyle nankör olmaz çünkü; bu tavır, olsa olsa güdülmeye ayarlı bir sığıra yakışır!

Yazarın Diğer Yazıları