HODRİ MEYDAN (20 Eylül 2008)

HODRİ MEYDAN (20 Eylül 2008)

HODRİ MEYDAN

Baykal’dan Erdoğan’a çağrı: Alman mahkemesinin gösterdiği
cesareti göster, kendine güveniyorsan dokunulmazlığı kaldır!

CHP lideri Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan’ı Deniz Feneri e.V vurgununun Türkiye ayağının ortaya çıkarılması için mindere çağırdı: Gevezeliğin anlamı yok. Siyasete dürüstlük egemen olmalı. Bu da dokunulmazlığı kaldırmaktan geçer.

Dini istismar ediyorlar
Baykal, “Bugün din siyasette, ticarette en ağır şekilde kullanıldı. Bunu son olayda gördük. Dini en ayıp şekilde istismar ediyorlar. Kul hakkı yiyip dindarız diyorlar” dedi. CHP lideri, deprem konusunu da gündeme getireceklerini vurguladı.

Haram yiyip dindarlık taslıyorlar
CHP lideri Baykal’dan Erdoğan’a Deniz Feneri çağrısı: Gevezeliğin anlamı yok. Kendine güveniyorsan dokunulmazlığı kaldır, cesaretini sergile.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Deniz Feneri e.V konusunda Başbakan Erdoğan’a çağrı yapmaya devam ediyor. Partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nın düzenlediği “İstanbul Depremini Beklerken: Sorunlar ve Çözümler” konulu sempozyumun açılışında konuşan Baykal, depremlere karşı alınması gereken önlerden bahsettikten sonra sözü Deniz Feneri davasına getirdi. Baykal özetle şunları kaydetti:

Tavrımız çok net
* CHP’nin sorunlar karşısında tavrı nettir. O sorunların çözümü aslında zor değil. Ülkede siyasete dürüstlük egemen olmalıdır. İşin temeli budur. Dürüstlük, şeffaflık ve saydamlık siyasete egemen olmalıdır. Bunu sağlayacak temel çözüm, milletvekilliği dokunulmazlığının bir an önce kaldırılmasıdır.
* O doğrultudaki gelişmeler karşısında çok kararlı bir tavır takınırlar. Türkiyemizde bunu gerçekleştirmek zorundayız. Bugün din adına dini ticarette, siyasette en ağır şekilde istismar eden uygulamalara hepimiz tanık oluyoruz. En son yaşanmış olan olay da dini duyguların insani duyguların, nasıl sorumsuzca siyasi amaçlarla istismar edildiğini hepimize göstermiştir.

Gerçekleri anlatın
* Böyle bir manzara karşısında tartışmanın, konuşmanın, gevezeliğin artık anlamı yoktur. Kendine güveniyorsan dokunulmazlığı kaldırırsın, kendine güveniyorsan Almanya’daki bir mahkemenin sergilediği cesareti Türkiye’de sen de sergilersin. Bunu yapamayan insanların Türkiye’nin başına gelecekte de çok büyük dertler açacağı artık tartışma götürmez bir gerçektir. Bunu görüyoruz. Milletimize de anlatma sorumluluğumuz var.
* ’Din, din’diyorlar, dini en ayıp şekilde istismar ediyorlar, kul hakkı yiyorlar, yetim hakkı yiyorlar, haram yiyorlar sonra da dindarlık taslıyorlar. Bunlar sadece masum insanlara zarar vermiyor, sadece Türkiye’nin şerefine, onuruna, kimliğine zarar vermiyor, bunlar kutsal dinimize İslamiyete en büyük zararı veriyor.

Ülkenin gerçek gündemi
* Tüm güncel tartışmaların ötesinde Türkiye’nin bir de gerçek gündemi var. Bu deprem, ekonomik kalkınma, fakirlik ve işsizlikle mücadele... Türkiye’nin gerçek sorunları; Türkiye’yi yozlaştırmak isteyenlere, bir Orta Doğu Arap cumhuriyeti haline dönüştürmek isteyenlere karşı mücadele verilmesi konusudur. Bunlar gündemimizin ana konularıdır...

Sempozyum konuşmasında 1999 Marmara depremini hatırlatan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bu depremden pek çok dersler alındığını ve daha da alınması gerektiğini kaydederek, deprem bilincinin toplumda sağlanması ve olası depremlere yönelik savunma yöntemlerinin bulunmasının da kaçınılmaz hale geldiğini belirtti.


İşi kayıkçı kavgası gibi sunuyorlar
CHP Genel Saymanı Mustafa Özyürek, “BaşbakanvRecep Tayyip Erdoğan bir medya kuruluşuna yönelik yaptığı boykot çağrısı ile suç işlemiştir” dedi. Partisinin Mersin il binasında basın toplantısı düzenleyen Özyürek, bugüne kadar birçok yolsuzluk dosyasını gündeme getirdiklerini, ancak bunların yeterince ilgi görmediğini söyledi. Özyürek, Almanya’daki “Deniz Feneri” davasının ise bir takım ilişkileri ortaya çıkardığını savundu. Konuya bazı basın organlarının geniş yer vermesi üzerine Başbakan Erdoğan’la Aydın Doğan arasında tartışmaların yaşandığını dile getiren Özyürek, şunları kaydetti: “Bazıları bunu Erdoğan-Doğan, bazıları ise kayıkçı kavgası gibi sunmaktadır. Ama işin özü sistematik büyük bir yolsuzluğun perdelenmesi, gizlenmesi olayıdır. Gazetelerin patronu şu veya bu olur. ’Görevini yapıyor mu yapmıyor mu?’bakmak lazım?”