Hizbullah lideri Nasrallah İsrail'e verecekleri karşılığı açıkladı

Hizbullah lideri Nasrallah İsrail'e verecekleri karşılığı açıkladı

İsrail'in saldırıları sonrası Hizbullah Lideri Nasrallah bir basın açıklamasında bulunarak İsrail'e verecekleri karşılığı açıkladı. Öte yandan Nasrallah konuşmadan birkaç dakika önce İsrail, Hizbullah'a ait olan hedefleri vurduğunu açıkladı.

İsrail'in 2 gün önce Hizbullah’a yaptığı saldırıda çağrı cihazlarını patlattı. Yaşanan saldırıda 9 kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı. Yaşanan saldırı sonrası İsrail Hizbullah’a karşı bir saldırı daha gerçekleştirdi. Hizbullah’a ait el telsizleri patlatıldı. Yaşanan saldırı sonrası 20 kişi hayatını kaybetti. Yüzlerce kişi yaralandı.

Yaşanan olay sonrası Hizbullah lider Nasrallah, kamera karşısına geçerek açıklamalarda bulunuyor.

"EĞER SİZ YARA ALDIYSANIZ ONLAR DA YARALANDILAR"

Nasrallah, "Allah'ın şu sözüyle başlamak istiyorum; 'eğer siz yara aldıysanız onlar da yaralandılar'. Bunlar Allah'ın takdiridir. Allah sizlerden şehit ister ve Allah zalimleri sevmez. Allah diyor ki, 'Siz acı çekiyorsanız, onlar da acı çekiyorlar'.

Bu iki günde gördüğümüz durumla ilgili konudan bahsedeceğim. Yaşadığımız olay karşısında ne yapacağız? Siyasi olarak nasıl bir tutum sergileyeceğiz.

Tepkilerini ortaya koyan bütün ülkelere teşekkür etmek istiyoruz. Rabbimize şükrediyoruz bu musibette bize yardım ettiği için" dedi.

İSRAİL HİZBULLAH'I VURDU

İsrail ordusu, Lübnan'da Hizbullah'a ait olduğu öne sürülen "hedeflere" hava saldırıları düzenlendiğini duyurdu. İsrail ordusunun gerçekleştirdiği hava saldırılarının Hizbullah lideri Nasrallah'ın konuşmasından dakikalar önce gelmesi dikkati çekti. İsrail basını saldırıların "geniş çaplı olduğunu" yazdı.

Nasrallah, açıklamalarının devamında şunları söyledi,

"YARALI SAYISI ÇOKTU, KAN BAĞIŞINDA BULUNANLARA TEŞEKKÜR EDİYORUM"

Bu büyük şehadet madalyasını taktıkları için tebrik ediyorum. Yaralılara acilen şifa bulmaları için dua ediyorum. Yaralıların ve şehit aileleriyle ilgili konuşacağım.

Lübnan hükümetine teşekkür ediyorum. Sağlık Bakanlığına ve hastanelerine, sivil savunma kurumlarımıza, ambulanslara, doktorlara ve bizimle dayanışma içinde olan hepsine teşekkür ediyorum.

Lübnan'da yaralı sayısı çoktu ve hastaneler hazırlıklı değildi, onun için bazı gecikmeler de oldu. Ama kusurlu değillerdi, yaralı sayısı çoktu hastanelerde. Bu iki günde gördük ki çok özel önem verdiler yaralılarla, ilgilendiler. Teşekkür ediyorum kan bağışında bulunanlara. Salı günü Lübnan tarihinde en büyük kan bağışı yapıldı. Yaralılara nakleden herkese teşekkür ediyorum. Gördüğünüz gibi ellerindeki bütün araçları kullanarak, omuzlarda, araçlarda, motosikletlerde taşıdılar. Organ bağışı yapmak isteyenlere ayrıca teşekkür ediyorum.

"UZUN SÜRE BÖYLE BİR DAYANIŞMA GÖRMEMİŞTİK"

Muayenehanelerin kapılarını açan doktorlara teşekkür ediyorum. Bütün Lübnan halkına teşekkür ediyorum. Bütün bölgelerde bizimle işbirliği yaptılar, dayanışma sağladılar. Mezhepçilikten, siyasetten ötede dayanışmada bulundular. Bütün liderlere, dini, siyasi mercilere, bakanlara, milletvekillere, partililere, akademisyenlere, medyaya teşekkür ediyorum.

Bu temiz kanların bereketi gördük. Lübnan'da tekrar şunu gördük. Büyük bir insani ve ahlaki dayanışma oldu. Uzun süre böyle bir dayanışma görmemiştik.

Aynı zamanda destek olan bütün devletlere teşekkür ediyorum. Irak hükümeti, İran İslam Cumhuriyeti onlarca yaralıyı taşımak için uçaklar gönderdi ve yine gönderiyorlar. Suriye hükümetine teşekkür ediyorum, Şam'daki hastaneleri açtılar. Lübnan hükümetini arayarak dayanışma bildiren bütün hükümetlere teşekkür ediyorum.

Bu alçakça saldırıyı protesto eden, kınayan bütün devletlere teşekkür ediyorum. Özellikle Filistin, Yemen, Irak, Suriye ve İran'da. Asıl teşekkür ve şükrü Allah'a ediyoruz tabii. Böyle bir musibet böyle bir imtihan, daha fazla belaları bizden uzak tuttuğu için.

Salı günü düşman İsrail binlerce çağrı cihazını hedef aldı ve eşzamanlı olarak patlattı. Düşman bu operasyonda bütün ilkeleri çiğnedi, kırmızı çizgileri aştı. Hiçbir şeyi umursamıyorlar. Ne ahlaki ne insani ne de yasal olarak. Patlamaların bazıları hastanelerde oldu. Çağrı cihazı taşıyanların bazıları hastanelerde, eczanelerde çalışıyordu. Çarşı, mağaza, evlerinde olanlar, araçlarında olanlar vardı. Ana yollarda ve birçok sivil, kadın, çocuklar da taşıyordu çağrı cihazlarını, sadece Hizbullah'ın savaşçıları değil.

Sivillerin kullandığı cihazı hedef aldılar. Sadece bizde değil bütün dünyada kullanılan cihazlar. Hastaneler ve ticari firmalar kullanıyor.

Çarşamba günü de kablosuz cihazları yine aynı şekilde telsizleri patlattılar. Ambulanslar ve hastanelerdeki telsizleri patlattılar. Bu düşmanlığın sonunda onlarca şehit verdik. Kadın, çocuk ve siviller var. Binlerce insan yaralandı.

"İSRAİL EN AZ 4 BİN KİŞİYİ ÖLDÜRMEK İSTEDİ"

Gerçek sayılar zamanla ortaya çıkacak. Yaralananların birçoğu hastaneye girip çıktılar, belki de yaralı bile sayılmadılar. Gerçek sayılar sonradan ortaya çıkacak.

Düşman ne yapıyor? Düşmanın niyetine bakıyoruz. Çağrı cihazlarını hedef aldı farz edelim. 4 binden fazla cihaz vardı farz edelim. 4 bin cihaz Hizbullah'ın gençlerine, bacılarımıza, kardeşlerimize dağıtıldığını zannediyorlar. Bunlar 4 bin kişiyi 1 dakikada öldürmek istediler.

Çarşamba günü telsizlerden bahsetmiyorum; sadece çağrı cihazlarından. Belki hastanede, eczanede, çarşıda bunlar hedef alındı, 4 bin kişi. Bu düşmanın niyetiydi. Bu işledikleri suçun seviyesini gösteriyor.

İkinci günü binlerce insanı öldürmek istediler, telsiz cihazlarını taşıyan ve kullananlar. Binlerce demiyelim hadi bin kişiyi öldürmek, yüzlerce kişiyi yaralamak istiyorlardı.

Bu iki günde 1 dakika içinde İsrailli düşmanlarımız en az 5 bin kişiyi öldürmek istedi. Hiçbir kurala uyulmadı. Hatta yaralansalar bile bir anarşi yaratacaklar, hastaneler bunları kaldıramayacak ve birçoğu ölecek. Hedefleri buydu.

"BU SAVAŞ SUÇU, SAVAŞ İLANI"

Bu yapılana ne ad verelim? Bu büyük terör eylemine ne diyelim? Toplu soykırım. Biz salı günü ve çarşamba günü soykırımı diyoruz. Bu düşmanla yaptığınız savaşta bu kanser tümörü olan İsrail kurulduğundan beri, bölgemizde tam kötülük olan İsrail, Lübnan'a, halka, direnişe, egemenliğimize sürekli saldırıyor. Savaş suçu bu, savaş ilanı. İstediğiniz ismi verebilirsiniz, bunlar hak ediyor.

Yüce Allah büyük rahmetiyle ve keremi ve lütfuyla birçok insanımızın kurtulmasını sağladı. Birçok belayı bizden uzaklaştırdı. Bu yaralılardan birçoğu hafif yaralıydı, belki de şehitlerin sayısı kadar.

"HEDEFLERİNE BÜYÜK ÖLÇÜDE ULAŞAMADILAR"

Birçok cihaz kapalıydı ve hizmet dışıydı. Bazıları arkadaşlarımızdan uzaktı, bazıları dağıtılmamıştı bu. Düşmanın niyeti dediğim gibiydi. Yüce Allah kendi rahmetiyle ve şüphe yok ki yerde kalmış bir yaralımız olmadı. Bütün ambulanslar, Kızılhaç, Kızılay ve diğer sağlık kurumları, insanlarımız büyük çaba gösterdiler. Herkes işbirliği yaptı. Ordumuz, güvenlik güçleri, hastaneleri. Onların bu hedefe ulaşmasını engelledi.

Salı ve çarşamba günü 5 bin kişiyi öldürmek istiyorlardı. Allah'ın lütfu ve insani çalışmalar sayesinde. Halkımız çaba gösterdi. Hedeflerine büyük ölçüde ulaşamadılar. Ne gerçekleşti nasıl gerçekleşti, ona bakalım. İçimizde birçok araştırma komiteleri, komsiyonları kurduk. Bütün senaryoları teknik olarak inceliyoruz.

Bir sonuca ulaştık, hemen hemen kesin ama biraz daha zaman istiyor sonucu kesinleştirmek için. Bu olayın sonucu nedir? İster bu cihazları bize satan firma Lübnan'a ulaştıran ve dağıtımına kadar. Üretenden elimize ulaşana kadar. Hepsine kısa sürede bakıp, kesin sonuç alacağız. O zaman bu olayın nasıl gerçekleştiği tam olarak belli olacak.

"BÜYÜK BİR GÜVENLİK DARBESİ ALDIK"

Teknik olarak nasıl bu olay gerçekleştirdiler, hangi yoldan gerçekleştirdiler süratli bir şekilde inceliyoruz. Hiç şüphe yok ki gerçekleri görmemiz lazım. Biz büyük bir güvenlik darbesi, insani darbe aldık. Direnişin Lübnan'daki tarihinde eşi benzeri olmayan darbeydi bu. Lübnan'daki düşmandan hiçbir zaman böyle darbe almamıştık. İsrail'li düşmanlarımızla yaptığımız savaşta bu tarz saldırıya uğramamıştık. Belki de dünya tarihinde bile bu tarzda bir saldırı olmamıştı.