Hiç utanmanız yok mu?
Aylardan beri değil, yıllardan beri söylüyoruz ve yazıyoruz. PKK’nın ve onun uzantılarının amacı Türkiye’yi bölmektir. PKK ve uzantıları da zaman zaman geri adım atsalar da amaçlarını saklamıyorlar, sık sık ifade ediyorlar. Son olarak Haziran ayının son günlerinde, Öcalan’ın çağrısı ile Diyarbakır’da toplanan ve 250 delegenin katıldığı iki günlük “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı” nın sonuç bildirgesinde de her şeyi açık açık ifade ettiler. Demokratik Toplum Kongresi Genel Başkanı ve bağımsız milletvekili Aysel Tuğluk sonuç bildirgesini açıklamadan önce şunları söyledi:
Son yüzyıl, tekçi sisteme karşı Kürdistan ülkesinde başkaldırı ve özgürlük mücadeleleri içinde geçmiştir. “Bu serhildanlar (isyanlar) geleneğinin bir parçası olarak PKK öncülüğündeki Kürt başkaldırısı son 30 yıldır sürmektedir.”
Demek ki neymiş; PKK başkaldırısı 30 yıldır sürmekte (bitmiş değil) imiş. Şimdi bir de bildirgedeki bazı maddelere bakalım.
1. maddeden: Konferansımız, bu bağlamda, müzakere sürecini sağlıklı ve güvenli bir biçimde sürdürülmesi için demokratik çözüm sürecinin başat aktörü Sn. Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü talep eder.
2. Kürdistan halkları kendi tercihleriyle statülerini (özerklik-federasyon-bağımsızlık gibi) belirleme hakkına sahip olduğunu, Kürdistan halklarının kendi kaderini tayin hakkının sadece Kürdistan halkının kararına ve onayına bırakılması konferansımızda ortaklaşılan bir ilkedir. Konferansımız Kürdistan’ın bir statüsü olmadan Kürt sorununun nihai olarak çözülemeyeceğini karar altına almıştır.
3. Delegasyonumuz, çağdaş demokratik bir anayasa yapılmasını talep eder. Kürdistan halklarının kendi kimliği ile örgütlenme özgürlüğü, anadilde eğitim ve Kürtçenin resmî dil olarak kabulü, anayasal güvence altına alınmalıdır.
Şimdi...
Bölünmenin söz konusu olmadığını yazıp çizenler, söyleyip duranlar; ülkenin bölünme tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu söyleyenlere paranoyak diyenler! Biraz olsun utanmıyor musunuz; hiç utanmanız yok mu sizin?
Yukarıdaki talepleri açık açık dile getirenlerle müzakereye oturan yöneticiler, süreçte görev alan bilmem ne teşkilatının bürokratları! Biraz olsun utanmıyor musunuz; hiç utanmanız yok mu sizin?
Ve ey âkiller! Nihai raporlarına hâlâ Türk halkının kaygısının bölünmek olduğunu yazanlar! Bakın bakalım şu maddelere; bölünme Türk halkının kaygısı mı imiş; yoksa çözüm masasının diğer tarafında oturanların talebi mi imiş. Bu talepler karşısında biraz olsun utanmıyor musunuz; hiç utanmanız yok mu sizin?
Eğer durumu, utanmak-utanmazlık kavramlarıyla açıklamamıza itiraz eden varsa, çözüm süreci diye çırpınanlar hakkında verilecek hüküm için geriye iki ihtimal kalıyor. Bu kadar açık beyanlara, bildirgelere rağmen hâlâ “bölünmeyi de nereden çıkarıyorsunuz” diye sormaya devam ettikleri takdirde, birinci ihtimal olarak bu vatandaşlar hakkında en hafif tabiriyle ifade ediyorum, “çok saf” hükmünü vermemiz gerekir. İkinci ihtimal, bir paradoks olarak bunun tam zıddıdır. Bu vatandaşlar aslında “kurnaz”lık yapıyorlar; her şeyi çok iyi biliyorlar; kendileri de aynı sonucu istiyorlar; fakat bilmemezlikten gelerek Türk milletini uyutmaya kalkışıyorlar. Ülkenin bölünmesini isteyecek olanlar için kullanılacak sıfatı ben söylemeyeyim; bunu bütün millet tahmin edebileceği gibi kendileri de pek âlâ tahmin edebilirler.
Ancak...
Türk milletinin böyle bir sonuca razı olabileceğini düşünenler feci hâlde yanılıyorlar. Genetik ve kültürel mirasımızda saklı bulunan atalar ruhu harekete geçmiştir. Bölünmeyi talep edenlere de onlarla müzakere masasına oturanlara da gerekli dersi elbet verecektir.