Hiç mi utanmanız yok!
Adam...
Adetten olmuş diye "adam" diyorum bence zinhar değil de...
"FETÖ" denilen yapının medya ayağını oluşturan gazete-televizyon kılıklı gayrinizami harp organlarının "basın hürriyeti(!)"ni savunmuş üstünü başını parçalaya, parçalaya...
"Millî orduya kumpas" kurup, meydanı 15 Temmuz gecesi TBMM'yi bombalayan hainlere bırakanların sesi olan bu linç karargâhlarına kayyım atanınca "gel" demiş; "ben senin sesin olurum"...
Onlarla bir olmuş, fırsat bu fırsat, selden ben de kütük kapayım gözü dönmüşlüğü içinde "seçilmiş hükümet"i ve "seçilmiş cumhurbaşkanı"nı devirme operasyonuna destek vermiş;
İhanet içinde olduklarından mı, gaflet içinde olduklarından mı, "kullanışlı aptal"lığından mı bilemiyorum ama sonuçta "hukuk eliyle yapılan darbe"nin parçası olmuş...
Pensilvanya'nın "prensleri"ni "krallar" gibi ağırlamış; AKP'yle yolları ayrılınca kendi saflarına katmaya kalkışmış...
Bunların "kumpas"larında mağdur olanlara zinhar sahip çıkmadığı gibi bir de hedef gösterenleri kanatları altında almış "inadına"...
Hepsi belgeli... Şahitli...
Yine de...
Bütün bu günahları, veballeri, suçları yokmuş gibi...
Utanmadan, sıkılmadan, "yahu biri de çıkar ne mal olduğumuzu yüzümüze vurur" mu, "takke düşer kel görünür" mü diye düşünmeden...
"FETÖ'cüye bak" diye hedef gösteriyor;
Bizi!
Kendileri "FETÖ" denilen yapının tetikçileriyle "enseye şaplak" vaziyette Erdoğan'ı yemek/yedirmek için tırnaklarını çıkardığı gün, 17 Aralık için "Uluslararası kirli bir operasyon" diye manşet atan bu gazeteyi!
Herkesin pusuya yattığı gün, hani Cumhurbaşkanı'nın "tek başına kaldım" dediği gün, "Devlet içinde devlet olan örgütlenme"nin karşısında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yanında yer alan bu gazeteyi...
Bugün, lafla herkes "FETÖ karşıtı";
Marifet, herkesin "FETÖ"yü iktidarı alt edecek bir heyula gibi gördüğü o gün olmaktı!
Olduk çok şükür.
Tek kalkanımız da bu vicdani rahatlığımız;
İftira geçirmez!
***
Peki ya bizi iftirayla itibarsızlaştırmayı umanlar?
Biz mi atladık yoksa onlar "17-25 Aralık'ın hırsızlık-yolsuzlukla mücadele kılıflı okyanus ötesi siyaset tezgahı" olduğuna dair bir tek manşet atmadılar mı!
Gösterseler de görsek;
Dinimize küfreden Müslüman mı? Değil mi?
***
Allah'ın şahitliği neyinize yetmiyor!
İsmail Saymaz'ın twitter hesabı hacklendi; "DM"leri yani "direkt-özel mesajları" ifşa edildi.
Arkadaşlarıyla yaptığı "makara"lar; kız arkadaşlarıyla muhabbetleri filan...
Neymiş?
Onları okuyunca ağzımız iki karış açık halde;
"Aaaaaa" diyecekmişiz...
"Bak sen İsmail'e..."
***
Ben de bunu anlamıyorum arkadaş;
Bir insanı "mahrem"ini ortalığa dökerek itibarsızlaştırabileceğini hesap etmek nedir?
Kamuoyu önünde, kamuoyunu etkileyecek biçimde yaşamıyorsa, suç niteliği de taşımıyorsa; gerisinden kime ne?
Geçenlerde Berat Albayrak'la ilgili olarak ortalığa saçılan "sızıntı" skandalı için de geçerli aynısı;
Kime ne?
Hayır, bir de inancımıza göre Allah şahit zaten her şeye;
Allah'ın şahitliğine mi güvenmiyorsunuz ki milyonlar da şahit olsun diye mahremiyet işgali yapıyorsunuz?
***
Acımız öyle büyük ki...
Beşiktaş patlamasından bir gün sonra...
Baktım çöpçatan programları "acımız büyük" ayarı yapmış formatlarına.
"Acımız büyük" ayarı mı ne?
Siyah elbise!
İşte bu kadar "ucuz" ve "basit" acıya bürünmek ülkemizde.
Kıyafet siyah, makyaj da pastel olunca; her şey mübah!
-Acımız o kadar büyük ki bugün siyahlar içinde koca arıyoruz sayın seyirciler!
- Öyle kederliyiz ki, siyah minimizle frikik veriyoruz bugün damat adaylarına!
Terör örgütünün bombaları aileleri, bu pespayelik de aile kurumunu parçalıyor; ama mesele yok tabii siyah giyerek yapıyorlarsa!
Onların da acısı büyük sonuçta!
***
GÜNÜN SORUSU
Referandumun amacı "millete sormak" mı, "millete onaylatmak" mı? Milletten "hakem"lik etmesini mi bekliyorsunuz, "noterlik" mi?