Hesabı yanlış çıkanlar galerisi!
Çok sevdiğim biri, aklı başında bildiği bir insandan akıl dışı bir söz veya davranış gördüğünde, “En akıllımız değirmene yoğurt öğütmeye gidiyor” der.
Şu günler bizim bu sözü en sık tekrarladığımız günler.
Efendim, devleti yönetenler ellerindeki insan, bilgi, kapital, tarih, kültür ve servet envanteri ile dünya konjonktürünü toplayıp çıkartarak ülkeleri için bir “gelecek” plânlar ve “o geleceği inşa etmek” için gayret gösterirler.
Hesabı yanlış yapanlar, hesabı yanlış çıkanlar tarih kitaplarında ve hafızalarda “beceriksizler” olarak yer alabilecekleri gibi, kendilerini, ihtiyar tarihin daksillenemez sayfalarında “lanetli” yahut “hain” olarak da bulabilirler. Yönetenlerin “iyi niyetli” olmaları “kötü neticeler” almalarını engellemez. Geleceği doğru okumak, güzel ve faydalı neticeler elde etmek “üstün akıl ve ahlakların” yönettiği “kolektif ruhların” nasibidir. “Üstün akıl ve ahlak” ile “kolektif ruh” yan yana gelirse, Çanakkale gibi, Milli Mücadele gibi zirve sonuçlar ortaya çıkar. “Kolektif ruh” olmasına rağmen “Üstün akıl ve üstün ahlak” mahrumiyeti yüzünden ortaya çıkabilecek felâketlere en güzel ve en yakın örnek ise, İkinci Cihan Harbi’nde Almanya’nın başına gelenlerdir.
Savaş öncesi Almanya’sında imrenilecek bir “kolektif ruh” mevcuttu. Ve o günün Alman bürokrasisi, kendi milletleri adına, kendilerince, şüphesiz ki “çok iyi niyetli” idiler. Halk ve yönetim tepeden tırnağa Alman halkını, Alman milletini çok seviyor, bu halk, bu devlet ve milletin her şeyin en iyisine herkesten çok daha lâyık olduğuna bütün hücreleri ile inanıyorlardı.
Bu “kolektif ruh” ve “iyi niyet” Nurenberg mahkemelerinde idama mahkûm edildiklerinde...
General Jold:
“-Seni selamlarım benim Almanya’m!”
Seyss İnquard:
“-Almanya’ya inanıyorum!”
Dışişleri Bakanı Von Ribbentrop:
“- Son sözüm Almanya’nın birliğinin temin edilmesi Doğu ile Batı arasında bir ittifakın oluşmasıdır!”
Mareşal Keitel:
“-İki milyondan fazla Alman askerinin vatanları için öldüğünü gözlerimle gördüm. Şimdi ben de bu oğullarımın yanına gidiyorum. Her şey Almanya için!”
Demiş olmaları, yani Almanya ve Alman halkını düşürdükleri felâketten asla pişmanlık duymamaları ve Almanya’nın başına açtıkları felâketle idam sehpasında bile gurur duymalarında kendini göstermekteydi.
Dememiz o ki..
Almanya’yı İkinci Cihan Harbi’ne sürükleyenlerin canlarını Alman devlet ve milleti için vermeye hazır olmaları, katıksız vatan ve millet sevgileri Almanya için tam bir fiyasko olmuştur. İyi de, niye? Elbette ki, eldeki imkânlar ve konjonktür okumalarında yaptıkları “hesap hatasından” ürettikleri “yanlış gelecek inşası” yüzünden.
Bunca sözü niye ettik?
İçeride AKP-CHP-BDP, dışarıda AB ve ABD ve elbette İsrail el ele vermiş Türkiye için bir “gelecek inşası” hedeflemişler. Tuhaf olan, düşledikleri bu “gelecek inşasını” yakın geçmişimizin en “üstün akılları ve en asil ruhlarının doğru okudukları konjonktür” neticesi elde ettikleri Milli Mücadelenin “parlak neticesini” berhava etmek temeli üzerinde kurmakta anlaşmışlar.
Bu iç dinamiklerin en azından ikisinin niyetlerini bilemeyiz, üçüncünün niyeti zaten buram buram ihanet kokuyor. Dış dinamiklerin milletimiz üzerindeki süfli emellerinden ise asla şüphemiz yok. Buradan bakıldığında o meşhur türküde olduğu gibi ister aşağıdan ister yukarıdan bak, “yolun sonu görünüyor” ve tarihin daksillenemez sayfalarında yer almak üzere, “hesabı yanlış çıkanlar galerisine” Türkiye’den yeni isimlerin ekleneceği şüphe götürmüyor.
Durum bu kadar vahimken, en akıllımız, en vatanseverimiz bile ya “havanda su dövüyor” ya “değirmene yoğurt öğütmeye gidiyor” ya; insanı işte bu kahrediyor...
Bize gelen kitaplar
- Sosyolojiden İdeolojiye, Prof.Dr. Yümni Sezen, İz Yayıncılık.
Küreselleşme karşısında milli kimliği koruma mücadelesi veren Türkiye’nin çektiği sancıları yüreğinde hisseden Sezen Hocamız ehil bir kalem olarak mutlaka okumamız gereken bir kitap kaleme almış.
- Kültür ve Din, Prof.Dr. Yümni Sezen, İz Yayıncılık.
Yümni Sezen Hocamızın kaleme aldığı bu eserde de, genelde din ile kültür arasındaki, özelde Türk Kültürü ile İslâmiyet arasındaki çok yönlü sosyolojik ilişkiler masaya yatırılmış. Kitabı bitirdiğimizde yeni ve farklı şeyler öğrendiğimizi görmüş olmamızın gönül rahatlığı içerisinde eseri sizlere de tavsiye ediyoruz.