‘Vaka Örnekleri İle geniş çaplı Genomik Profillerin Klinikte Pratik Uygulamaları’ konulu seminer büyük ilgi gördü.
Onkoloji Koordinatörü Prof. Dr. Mutlu Demiray ve Moleküler Biyoloji ve Genetik Uzmanı Eylül Özgü, katılımcıları hem bilgilendirdi, hem de sorularını cevapladı. Oturum başkanlığını ise Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Nilüfer Avcı yaptı.
Prof. Dr. Mutlu Demiray şunları ifade etti:
“Türkiye''nin ilk kişiye özel kanser tedavi merkezini kurduğumu paylaşmaktan gurur duyuyorum. 8 yıllık tecrübe ve bin 200''den fazla geniş çaplı genomik profilleme tabanlı ulusal ve uluslararası hasta tedavisi ile hassas onkolojinin öncüsü olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Her insanın benzersiz olduğu gibi her tümör benzersizdir ve kişiye özel bilgiler içerir. Teknolojinin gelişmesiyle herkese aynı kemoterapi devri sona erdi. Amacımız tümör dokusunu moleküler düzeyde analiz ederek tümör biyolojisindeki değişimleri tespit etmek ve bu değişimlere yönelik kişiye özel tedavi tasarlamaktır. Günümüzde onkoloji pratiği, organ bazlı klasik yaklaşımlı tedavilerden moleküler tedavilere geçiş yaptığı bir dönemdedir. Artık her meme kanserinin aynı olmadığını biliyoruz. Ama klasik yaklaşımda meme memedir ve her meme kanseri aynı şekilde tedavi edilmelidir. Oysaki Japonya’da yaşayan meme kanserine yakalanmış bir kadın ile Afrika’da yaşayan bir kadının meme kanseri aynı olamaz ve aynı şekilde tedavi edilemez. Bunun için moleküler analiz ve değerlendirme yapılmalıdır. Dönem tümör agnostik çağdır ve kanserler orijin aldıkları organlara göre değil moleküler özelliklerine göre tedavi edilmelidir”
Kişiye özel kanser tedavisini gerçeğe dönüştürmek için ilk adım olarak geniş çaplı genomik profilleme (CGP) yapılması gerektiğini belirten Demiray şu ifadeleri kullandı:
“Bununla birlikte, moleküler analizin karmaşıklığı sebebiyle, CGP sonuçlarının yorumlanması bir onkolog için kabusa dönüşebilir. Sonuçların en iyi yorumu için preklinik bilimsel bir yaklaşıma ihtiyacımız var ve bu noktada moleküler tümör konseylerinin ayrılmaz bir parçası olarak kanser biyologlarına ihtiyacımız var. Bu yaklaşımı gözeterek kliniğimizde doktora seviyesinde eğitimi olan klinik kanser biyologları istihdam ediyoruz ve kanser hastalarının moleküler sonuçlarını birlikte değerlendiriyoruz”
Tümör biyolojisini anlamak için hastalara CGP testlerini uyguladıklarını belirten Demiray, ”İlkemiz, belirli bir hasta için sistemik bir tedavi planlıyorsak, tümör biyolojisini bilmeden tedaviye başlayamayız. Bazen ne yapmayacağını bilmek, ne yapacağını bilmekten daha önemlidir. Bir tümörün moleküler haritası, bir ormandaki habitata çok benzer. Bu habitatın özelliklerini anlamak için hayvanlar ve bitkiler arasındaki ilişkileri çözümlememiz gerekir. Ormandaki gizemleri bilmeden bu habitata yapılacak herhangi bir müdahale felaketle sonuçlanabilir. Benzer yaklaşımla, tümördeki moleküler değişiklikleri çözümlemeden yapılacak bir tedavi başarısızlıkla sonuçlanacaktır. Sun Tzu''nun Savaş Sanatı kitabında belirttiği gibi, "Muzaffer savaşçılar önce kazanır sonra savaşa girerler, mağlup savaşçılar ise önce savaşa gider sonra kazanmaya çalışır. “Kanser savaşçıları olarak CGP ile muharebe alanını kontrol etmemiz, ona göre strateji oluşturmamız ve ardından hedefe dayalı güçlü silahlarla sahaya çıkmamız büyük önem taşıyor” şeklinde konuştu.
Dr. Öğr. Üyesi Remzi Karşı ise, “Aslında biz tümörün genetiğini, kanserin organa ait değil direkt biyolojiye ait hücresel ve her tarafta görülebilen bir tür olduğunu dolayısıyla da yaklaşım tarzının farklı olması gerektiğini ortaya koyduk. Aslında biyolojik kanseri nasıl tanımlarız bunun yanında tanımladığımız kanseri hangi yöntemlerle tedavi etmemiz gerektiğini konuştuk. Tedavi sorumluluğunu bilimsel gerçeklerle birleştirerek yolumuza devam etmekteyiz. Doğru ellerde tedavi vermeye, hastalarımıza ulaşmaya devam edeceğiz” dedi.