İşi “geri zekâlı” demeye kadar vardırdılar. Hem de bir bakan söylüyor. Bölünme tehlikesinden bahsedenler geri zekâlı imiş. Bugüne kadar söyledikleri “vehim, kuruntu” gibi sözlerdi. Ülkenin bölünme tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu söyleyenler vehim ve kuruntu içindeymişler. En ağır sözleri ise “paranoyak” idi. Şimdi de geri zekâlılık çıktı.
Bakın kardeşim; siz herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsınız? Demokratik Toplum Partisi, her gün Öcalan’ın muhatap alınması gerektiğinden bahsetmiyor mu? İnsanlar sağır mı? DTP yetkilileri insanların sağır olduklarını düşünmüşler ki miting alanına kocaman da bir bez astılar. Bezin üzerinde kocaman harflerle “Onurlu barışın muhatabı sayın Abdullah Öcalan’dır” diye yazmışlar. Haydi siz bu yazıyı da görmediniz diyelim. Peki herkesi mi kör sanıyorsunuz? Mitinge katılanlar “PKK’ya uzanan eller kırılsın, Biji Serok Apo, Selam selam İmralı’ya bin selam” naraları atmadılar mı? Diyelim ki siz bunları duymadınız; herkesi de mi sağır sanıyorsunuz?
Diyarbakır mitinginde Ahmet Türk “Çözümün anahtarı sayın Öcalan ve PKK’nın elindedir” demedi mi?
Daha geçen gün Aysel Tuğluk “DTP üzerinden sorun çözülemez. Akıllı devlet, Öcalan’ı sürece katar.” “PKK’yı sürecin başında silahsızlandırmayı isterseniz, süreci tıkarsınız” demedi mi? “Demokratik açılım sürecinin tıkanması hâlinde, ayrılmanın bile tartışmaya açılabileceğini” söylemedi mi?
Bir de Emine Ayna’ya bakalım. Daha doğrusu “paranoyak, geri zekâlı” gibi nitelemelerde bulunanlar bu aynaya iyi baksınlar. 8 Mart Kadınlar Günü dolayısıyla Tunceli’de düzenlenen mitingde bakınız, Emine Ayna ne diyor: “Anayasa sadece Türkleri temsil ediyor. Beni etmiyor. Ben Kürdüm. Arap’ı temsil etmiyor, o anayasada Arap yok. Çerkez yok, Laz yok. Boşuna meydanlara çıkıp kardeşiz kardeşiz demeyin; o anayasa Türktür. Bu yüzden o anayasa tümden değişmelidir. Siz ilk üç maddenin dışında hangi değişikliği yaparsanız yapın gelir, ilk üç maddeye takılır.”
Ne diyorsunuz; bu ayna da mı gerçekleri göstermiyor? Adamlar demokratik özerklik diyor, ayrı meclis istiyor... Ve biz hâlâ paranoyak ve geri zekâlıyız öyle mi?
Şimdi gelelim işin püf noktasına. Sizin Başbakanınız, sizin İçişleri Bakanınız bunları söyleyen adamlarla görüşmeler yapmıyor mu? Sorun dedikleri konuyu çözmek için bunları muhatap almıyor mu? Allah aşkına, kim paranoyak, kim geri zekâlı? Yufka yürekli Başbakan Yardımcınız, “DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ‘Bu iş bir bitsin, ikinci günde Allah canımı alsın’ diyor. Bu söz çok önemlidir, çok manidardır. Böyle bir duayı hiç kimse kolay kolay yapmaz... Bir insanın bu feryadını, bu isteğini Türk milleti duymazdan gelemez” demiyor mu? Kiminmiş bu dua, bu feryat? “Çözümün anahtarı sayın Öcalan ve PKK’nın elindedir” diyen Ahmet Türk’ün. Vallahi şimdi zavallı Öcalan için de kalbimden ince bir tel kopacak ve gözlerimden yaşlar boşanacak. Hani Mecliste Başbakanı dinlerken bazılarının gözlerinden yaşlar boşandı ya, şimdi de ben ağlayacağım. Şaka bir yana, DTP’lileri ve onların söylediklerini söyleyen, onlar gibi Öcalan muhatap alınmalıdır diye yazıp duran yazar çizer takımını da Polis Akademisi’ne ben mi topladım? Bu Akademi İçişleri Bakanlığına bağlı değil mi?
Bütün bunlar her gün yetmiş milyonun gözü önünde cereyan ediyor. Her akşam televizyonlardan herkes seyrediyor. Her gün gazetelerde çarşaf çarşaf hepimiz okuyoruz. Hâlâ bizimki vehim ve kuruntu oluyor öyle mi? Bu gidişten endişelenenler hâlâ paranoyak öyle mi? Şimdi bir de geri zekâlı çıktı. Yahu biz bu memlekette bir ve tek ve yegâne ve biricik argo üstadı var zannederdik. Meğer başka argo üstatları da varmış!
Bir de şu var: Bütün bunlar herkesin gözü önünde cereyan ederken tabii ki insanlarımız üzülüyor, endişeleniyor. Tepkilerini çeşitli şekillerde, çeşitli yerlerde, özellikle şehit cenazelerinde dile getiriyor. Buna karşı da bir takım aklı evveller “İşte tehlike geliyor, işte korktuğumuz milliyetçilik tehlikesi” gibi laflar ediyorlar. Baykal bile milliyetçi olmuşmuş. Ne yani? Memleket baş aşağı yuvarlanırken bunu hissedenler, görenler tepkilerini ortaya koymayacaklar mı? Bizim de tepki göstermemize hiç olmazsa demokrasi adına müsaade eder misiniz beyler?
