Herkes AKP'ye çalışıyor!

Olup bitenlerin bu satırların yazarında bıraktığı his, “Erdoğan ve ekibi Kadir gecesinde doğmuş olmalı” dan başka bir şey değil.
Evet, Yargıtay Başsavcısı’nın “Türkiye’ye şeriatı getirmek istiyorlar!” diye özetleyebileceğimiz bir iddia ile, Anayasa Mahkemesi’nden AKP’nin kapatılması talebinde bulunmasından bahsediyoruz.
Önce sayın savcının hedef aldığı Abdullah Gül’ün, Dışişleri Bakanı iken yaptığı İslâm şeriatı ile bağdaşmayan onlarca icraatından iki örnek verelim.
O Gül ki, ABD Dışişleri Bakanı Powell ile 2 sayfa 9 maddelik bir plan üzerinde gizlice anlaştıklarını 25 Mayıs 2005 tarihinde Vatan’da itiraf eden bir siyasetçidir.
Dışişleri Bakanı’nın hükümetten, Meclis’ten ve milletten gizli olarak böyle bir anlaşma yapma yetkisi var mıdır? Gül’ün dokunulmazlığı kaldırılacaksa mesela bu suçtan dolayı o zaman kaldırılmalı değil miydi?
Çünkü bu anlaşmayla Türkiye Cumhuriyeti, PKK ile mücadele edebilmek için ABD’den izin alma taahhüdünde bulunmuştu. Kıbrıs’ta Denktaş’ın devre dışı bırakılması da bu anlaşmanın maddeleri arasındaydı. Bütün bunlar hayata geçirilmedi mi?
Yine bu anlaşma ile Güneydoğu belediyelerine özerklik ve federasyona geçiş vaat edilmişti. Şu anda Meclis’te bu yönde bir çalışma yok mu? Irak’ın kuzeyinde kurulan devletin tanınması da Abdullah Gül tarafından o metinde ABD’ye vaat edilmişti, Türkiye bugün işte bu çizgide değil mi?
Ve bu Gül, “ABD’nin Irak’taki başarısı, bizim başarımız olacaktır” diyen bir Gül’dür.
İşte Türk halkına deşifre edilmesi gereken Abdullah Gül, bu Abdullah Gül’dür, eşi baş örtülü olduğu için Atatürk’ün makamına oturdu diye hazmedilemeyen Gül değil.
Gelelim Erdoğan’a.
Kapatma davasından sonra Siirt’te yaptığı konuşmada Erdoğan, “AK Parti bu milletin vicdanından, aklından doğdu” diyor.
Hepimiz biliyoruz ki, AKP, 28 Şubat’a tepkinin bir ürünüdür. Ve Erdoğan’ın halk vicdanındaki kredisi, onun bu milletin değerleriyle mücehhez bir siyasetçi olarak algılanmasından kaynaklanmıştır. Doğrusunu söylemek gerekirse Erdoğan böyle bir intiba uyandırmak için elinden geleni yapmıştır. Mesela 1991 yılında ABD Irak’a saldırdığında küplere binmiş, “Körfez Savaşı, ABD’nin Emperyalizmi ve Siyonizm’i dünyaya hakim kılmak için yaptığı bir savaştır.(..)ABD, bütün dünyayı kendi emrinde tek bir devlet yapma kararı aldı. Böylece Siyonizm’in egemenlik planı yürürlüğe konuldu.” demişti.
Siyonizm ve ABD’den nefret eden Türk halkı da Erdoğan’ın bu ve benzer sözlerine alabildiğine bir kredi açmıştır.
Peki, Erdoğan millete verdiği bu sözü, iktidar koltuğuna oturduğunda, nasıl hayata geçirmiştir.
O, bir Siyonizm ve ABD projesi olan “Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eş Başkanlığını” kabul ettiğini gururla itiraf etmiştir. ABD’nin Türkiye’yi işgal etmesi için o malum ve meş’um tezkereyi Meclis’e sevk ettiren de Erdoğan’dır. Siyonizm, ABD ve masonlarla Erdoğan o kadar içli dışlı olmuştur ki, 2004 Ocak’ında Başbakan olarak ABD’ye yaptığı ziyarette, JİNSA tarafından kendisine “Cesaret Ödülü” verilmiş, o da, bu ödülü memnuniyetle kabul etmiştir.
Peki, JİNSA nedir?
Bunu da Fehmi Koru’nun Yenişafak’ta, Taha Kıvanç imzasıyla yazdığı 5 şubat 2004 tarihli yazısından aktaralım:
“Tayyip Erdoğan’a ’Cesaret Ödülü’veren kuruluş(...) Tehedore Herzl tarafından 19. yüzyıl sonunda kurulmuştu. (..) Dünya Musevilerini bir ’ulusal yurda’kavuşturma amacı ile kurulmuş ve İsrail ile amacını gerçekleştirmiş örgütün bir türevi.. Daha önce AJC tarafından 10 kadar kişi ödüle layık görüldü; bunlar arasında İsrailli veya Musevi olmayan tek kişi Recep Tayyip Erdoğan.”
Yani bu kadro halka ne dedi, iktidar olunca neler yaptı!
Millete anlatılması gereken Erdoğan, laiklik karşıtlığının odağı olduğu iddia edilen Erdoğan değil, Yahudilerle işte böylesine içli-dışlı olmuş, BOP’ta ABD görevlisi, misyonerlerin önünü açan, Türkiye’nin nesi var nesi yoksa satan, federasyoncu Erdoğan ve AKP olmalıdır, olmalıydı.
Mevcut haliyle yapılan suçlama AKP ve Erdoğan’ın sepetine oy ve itibar taşıma ile neticelenecektir.

................./

NOT: Vatanından, ebedî vatanı Ahret Yurduna teslim ettiğimiz Mehmet Gül kardeşime Rabbimden rahmet ve merhamet niyaz ediyorum. Kendisine Fatihamız hediye olarak gönderilmiştir, Yasinlerimiz de yoldadır inşallah.

Yazarın Diğer Yazıları