Her şeye rağmen çocuklar büyüyorlar…
Her şeye rağmen zaman geçiyor ve her kara gün gibi dün arkada kalıyor…
Her şeye rağmen; dün gece hayal kurduk çoğumuz ve hayallerimizde; özlemler, sevgiler, umutlar, beklentiler, yapılacak işler vardı…
*
Bu olanlar belki de güzel günlerin nedeni olabilir…
Tıpkı korkutucu şimşekler, yeri sarsan gök gürültüleri ve kara bulutlarla gelen yağmurun, bir gün sarı başaklara dönüştüğü gibi…
*
Bizler yıllardır "FETÖ diye bir örgüt var, devleti ele geçirdi" diye yazıp çizdikçe, her seferinde tehdit, küfür, hakaret yetmedi… Mahkemelerde süründük… Kimi arkadaşlarımız en güzel yıllarını hapishanelerde geçirdiler…
Ama artık "FETÖ yok" desen suç…
Az şey eğil…
(…)
Korkuyu atın…
Yüreğinizdeki yurt sevgisi küsmesin…
Çocuklar büyüyorlar…
Gözlerinizi kapatmayın; kapalı göz karanlığı size taşır…
Önce kendi siyasi ve sosyal eksikliklerimizi sorgulayarak… Mesela; adam gibi bir muhalefeti mutlaka isteyerek… Tüm bu rezaletlerin nedenlerini tartışarak ve herkese anlatarak… En azından paralelin iki ayağından birisinden kurtulmaktaki haklılığımızı ve payımızı unutmayarak…
*
Her şerde bir hayır vardır…
Bu gök gürültüleri, bu kara bulutlar, bu şimşekler…
Sarı başaklara dönüşür, emin olun…
Bekir Coşkun Sözcü
+++++++
GÜNÜN TAVSİYESİ
-----
MİT'in başına enişte geçsin.
Necati Doğru Sözcü
+++++
Ben o gece MİT Basın Müşaviri'ni de anlamadım
-----
O gecenin filmini geri sarıyorum.
Başbakan Binali Yıldırım "Bu bir kalkışmadır" açıklamasını yapmış. Televizyonlar durmadan bu cümleyi altyazı olarak geçiyor.
Biraz sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkmış, "Ben buradayım ve direneceğim" diyor. Her ikisi birden insanları sokaklara çağırıyorlar.
İşte tam o sırada MİT Basın Müşaviri'nin bir açıklaması geliyor: "Darbe girişimi püskürtülmüştür..."
Saatler boyunca bu iki cümle yan yana altyazı olarak geçiyor.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan "Tehlike devam ediyor. Haydi sokağa" diyor... MİT Basın Müşaviri ise "Darbe püskürtülmüştür" açıklamasını yapıyor...
Üstelik müşavir, aynı dakikalarda gazetecilerle konuşurken, arkasından saldıranların ateş sesleri geliyor.
Ben o gece MİT muammasını hâlâ çözebilmiş değilim…
Ertuğrul Özkök Hürriyet
+++++
Aradaki devasa fark
----
"BALYOZ" diye, "Ergenekon" diye, "darbeci" diye kendilerine iftira atılan ve kumpas kurulan subaylar, aslanlar gibi teslim oldular.
Bunlar ise ağlaşarak, eziklenerek falan köprüye çıkıp "Bak kendimi köprüden atarım ha" numarası çekiyorlar.
Hey Ahmet Altan!
Farkında mısın olayın?
Ahmet Hakan Hürriyet
++++
15 Temmuz darbe girişimi eski dostlar tarafından yapıldığına göre "dost - modern darbedir"…
Akif Kökçe Milliyet (Açık Pencere)
++++
Suikast şüphesi
-----
…verilen bir haber;
"Suikast girişimi şüphesi!
Hala Albay rütbesinde FETÖ'cü subayların bulunması nedeniyle darbecilerle mücadele eden üst rütbeli komutanların can güvenliğinden endişe ediliyor."
Öyle görünüyor ki daha uzun süre bu tür uyarı ve haberler sürecek. Ortada şöyle bir çelişki var, tehlikenin devam ettiği, silahlı darbecilerin tekrar ortaya çıkabileceği, suikastlar yapabileceği belirtilirken aynı anda sivil halk ısrarla sokaklara çağrılıyor.
Terör tehlikelerinin yanında "yeni bir darbe veya suikast" tehlikesi de varsa vatandaşları sokaklara çağırmanın, mitingler yapmanın içerdiği büyük risk de ortadadır.
Güngör Mengi Vatan
+++++
İçinden çıkılmaz hale gelmesin…
------
Darbe girişiminden bir hafta sonra komplonun hâlâ yarısı karanlıkta...
Emekli general Nejat Eslen soruyor:
- Darbe girişiminin beyni veya beyin takımı kimlerdi, kimler düğmeye bastı. Bu beyin takımı neden açıklanmıyor?
- Darbeyi 16:00'da Genelkurmay'a haber veren MİT Müsteşarı'nın gece boyunca Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nı aramamasının sebebi nedir? Saat 16:00'da MİT Müsteşarı tarafından ikaz edilen Genelkurmay Başkanı neden derhal karargâhın ve şahsının güvenliğini sağlayacak tedbirleri almadı? Neden Ankara dışındaki komutanları derhal Ankara'ya çağırmadı?
Avukat Fidel Okan soruyor:
- Darbeciler kimi başbakan yapacaktı? Hükümette kimler olacaktı?
Bu liste (tabii sahte değil sahici bir liste) bulunur ve açıklanırsa beyin takımına yaklaşılacaktır. Bundan öncesi karanlıkta dedik. Ya bundan sonrası?
Metin Münir meslektaşımız bir hesap yapmış... Yalnızca gözaltındaki asker ve yargı üyeleri sayısı 13 bin... Her birini sorgulamak üç saat sürse yalnızca sorgu 4.5 yıl ediyor...
Kaldı ki gözaltı sayısı bunun çok üzerindedir. Çözüm mü?
Metin Münir küçük başları bir kenara bırakmayı öneriyor; "Yapılması gereken üst düzey bürokratları ve rütbeli elebaşlarını süratle yargılayıp cezalandırmaktır... Hatırlayalım; Nazi rejimini yargılamak için kurulan Nürnberg Mahkemesi'nde sanık sayısı sadece 24 idi" diyor. Davaların içinden çıkılmaz hale gelmemesi gerekiyor.
Melih Aşık Milliyet
+++++
"Örgüt çözüldü" mü!
------
Bir haftada gözaltına alınanların sayısı 9 bin 194 kişiyi geçti.
Bu kadar kişinin sorgusunun kısa sürede tamamlanması mümkün olacak mı, gözaltı sürelerinin uzatılmasına ihtiyaç duyulacak mı?
Hükümet gözaltı süresinin 8 güne çıkarılmasını hedeflerken, savcılık ve emniyette sorgulamayı yapanların soruya verdiği yanıt net:
"Bugüne kadar bu örgütün varlığına ilişkin emareler vardı, deliller yoktu; şimdi delili de belgesi de ilişkileri de elimizde. Bizim için örgüt çözüldü."
Muharrem Sarıkaya Habertürk
+++++
"İstihbarat zafiyeti" diyerek kurtulamazsınız
-----
BAŞBAKAN Yardımcısı Numan Kurtulmuş, (…) bu olaydan sonra istihbarat örgütlerinin yeniden gözden geçirilmesinin de konuşulabileceğini söyledi. Yani Numan Bey'e göre, Fetullahçıların devletin önemli kurumlarının kılcal damarlarına kadar sızmış olmalarının sorumluluğu ya devletin yapısı ya da istihbarat örgütlerinin zafiyeti!
Meseleyi böyle ortaya koymak, belki Numan Bey'in gönlünü ferahlatıyor olabilir ama ben ona işin gerçeğini söylemek istiyorum:
(…)öyle istihbarat zafiyeti ve devlet kurumlarının yapısı gibi gerekçelerle, AKP yönetiminin bu işteki sorumluluğundan kurtulamazsınız.
Evet, karşımızda bir terör örgütü var, darbe girişimleri başarısızlığa uğratılan bir terör örgütü.
Ama geçmişte buna yardım ve yataklık edenlerin varlığını da unutmayalım. Ve uyanık olalım:
Geçmişte, böyle bir terör örgütü tarafından kandırılabilmiş bir iktidarı, başka örgütlerin kandırmacalarından nasıl koruyacağız?
Bunun yolu belli:
Ciddi bir kamu yönetimi reformu yapılacak. Devlette tayinler, terfiler objektif kıstaslara bağlanacak. "Bizdendir, alnı secdeye değiyor, imam hatiplidir, partili arkadaşımızın yeğenidir" gibi kıstaslar, artık devlet memuriyetine girişte ve yükselmede etkili olmayacak.
Kısacası Numan Bey, partizanlık denen illet devletten silinmedikçe bugün Fetullahçıların yaptığını yarın başka bilmemnecilerin yapamayacağının garantisi yoktur.
Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet
+++++
Mehdi ilan eden hakim
-----
"Daha demokratik bir ülkede yaşamak istiyoruz. Yargının bağımsız, tarafsız, güven, huzur verdiği, iç barışın olduğu zengin bir ülkede yaşamak istiyoruz. Atlattığımız tehlike hepimize ders olsun. Çocuklarımıza, bu ülkeyi bağımsız kılmak için can veren atalarımıza borcumuz var.İstediğiniz kadar güçlü ordunuz ve ekonominiz olsun. Eğer güven ve huzur veren bağımsız yargınız yoksa, birliği sağlayamaz, güçlü olamazsınız. 'Adalet Mülkün Temelidir'sözü, duruşma salonlarına asılmış bir süs değildir…"
* * *
Devam ediyor:
"Bunların yüzünde maske var. Hayatları boyunca maskeyle gezdiler. Hoşgörü de bu maskelerden biri. Gerçekten yargı bağımsızlığından yana olanların eylem ve söylemleri bunlara hep can simidi oldu. Tarafsızlığını yitirdikleri için güvenilmeyen, hatta hakim sıfatı bulunmayan bu grubu (FETÖ) tasfiye etmeden yargı güvencesini tam anlamıyla sağlamak mümkün değil…"
* * *
Sevgili okurlarım,
Hukukun üstünlüğünü ve yargının bağımsızlığını isteyen herkesin altına imzasını atacağı bu sözler, 2 bin 740 hakim hakkında soruşturma, 2 bin 735 hakim ve savcı için de açığa alma kararı veren Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili ve 2. Daire Başkanı Mehmet Yılmaz'a ait.
Yılmaz "Eğer 2007'den bu yana yaşadıklarımızdan ders almamışsak, söyleyecek başka bir sözüm olamaz" diyor.
* * *
Sonra da çok çarpıcı bir örnek veriyor:
"Bir hakim düşünün. Bu hakim, yargının idari izinde olduğu bir gün, zabıt katibini adliyeye çağırıp, Balyoz Davası'nda gerçeğe aykırı rapor düzenledikleri iddiasıyla bilirkişiler aleyhine açılan davada karar veriyor. Savunmaları bile almadan verdiği 578 sayfalık kısa kararda dava
dışında her şey bulunuyor.
Örneğin "Şimdiye kadar vurucu darbeyi yapmadık, inşallah şimdi yapıyoruz" diyerek Fethullah Gülen'i "mehdi" ilan ediyor, Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan için de "Erdoğan son İslam'ın büyük deccalidir" diyor."
Bu kişinin mehdi olduğuna inanmış bir yapıyla siz yargının bağımsızlığını ve yargıya güveni nasıl sağlarsınız?"
Uğur Dündar Sözcü
+++++
Erken YAŞ'ın nedeni
----
TSK, büyük bir sarsıntıdan geçiyor.
Yaşanan olaylar, silah arkadaşlarının emrindeki askerin ihanetine uğrayanlar, askerlerin kendi halkına silah sıkması.
Yüksek Askeri Şura, böyle bir ortamda toplanacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, YAŞ'ın ağustosun ilk haftasında değil, daha erken toplanabileceğini açıkladı.
Henüz net tarih belirlenmedi ancak önümüzdeki hafta, 27-28 Temmuz gibi bir tarihte YAŞ'ın toplanabileceği belirtiliyor. YAŞ'ın erkene çekilmesinde elbette yaşananların etkisi büyük.
Ancak bunun bir nedeni de gözaltı dalgalarından sonra özellikle Hakkari, Şırnak gibi terörle mücadelenin yoğunlaştığı kentlerdeki tugaylarda oluşan boşluk.
Genelkurmay karargahının bir an önce buralara atama yapılması gerekliliğini hükümete bildirmesi de YAŞ'ın erkene çekilmesinin nedenlerinden biri.
YAŞ'ta operasyonlarda gözaltına alınan isimler dışında, paralel devlet yapılanması bağlantısı önceden saptanmış, darbe sürecinde hareketsiz kalmış bazı komutanların da ihracı söz konusu olacak…
Serpil Çevikcan Milliyet