Ancak Türkiye öyle bir süreçten geçiyor ki, bugün bir gazetenin başına gelen olayın yarın bir televizyon kanalını etkilemeyeceğini kimse garanti edemiyor. Her şey birbirinin içine öylesine geçmiş durumdaki, en ufak bir siyasi hareketlenmede tüm medya sarsılıyor. Son örnekte olduğu gibi, Haliç Üniversitesi yönetimine YÖK’ün müdahale etmesi üzerine Yeni Yüzyıl gazetesinde taşlar yerinden oynuyor, yöneticiler istifa ediyor. Ya da bugünkü iktidara en muhalif gazetecilerden biri olan ve uzun süre Silivri’de ikamet etmek zorunda kalan bir ismin kurucusu olduğu bir televizyon kanalı bugüniktidara en yakın isimlerden birinin elinde bulunuyor. Peki, o kanalın kadrosunda o zaman olan ve ekran önünde görünen isimler şimdi de var. Onların psikolojisi ve inadırıcılığı kimi ilgilendiriyor ki?