Her şey ABD’nin yol haritasına uygun
Zor bir haftanın ardından burada paylaşmak üzere ’Sizden Gelenler’i seçmekte de hayli zorlandım açıkçası. Tekerrür eden öfkenin, acının etkisi en azından hukuken bir gazete köşesinde yer alması mümkün olmayan metinler çıkarmış ortaya... “Gönderiyoruz niye yayınlamıyorsun” diye soranlara topluca cevap vermiş olayım bu girizgahla...
Gelelim bu pazartesinin sizden gelen ilk yazısına. Cihangir Türkmen imzalı. AKP’nin “koalisyon taktiği”ne dair “AKP, komisyonların kurulması, görev verilmesi, Meclis Başkanlığı seçimi, bayram, birinci tur görüşme derken sarsıntı geçiren, çözülme eşiğindeki teşkilatlarını toparlamaya çalışıyor. Sn. Cumhurbaşkanı seçim gezilerine kısa bir aradan sonra hızla başladı. Görülecek ki çok uzlaşmacı tavırlarına rağmen AKP’nin koalisyon protokol taslaklarında pek çok kırmızıçizgileri olacak. Sn. Cumhurbaşkanı’nın ailesine ulaşamayacak ama sadece bir Bakana dokunacak şekilde kısmi bir yolsuzluk soruşturmasına kapı aralayabilirler. Adalet sistemi ile ilgili çok etkili olmayacak bir iki değişikliği kabul edebilirler. Bunlar tamamen seçmene “Bakın biz her şeye evet diyoruz ama bunlar uzlaşmacı değil” diyebilmek için esasa dokunmayacak propaganda amaçlı teklifler olacak. Kati olarak ortamı hazırlayıp erken seçime gitmek isteyecekler” diyor Türkmen.
Terör etkisine dair de söyleyecekleri var:
“(...) Terör olaylarındaki artışın ABD’nin çizdiği yol haritasına uygun bir Suriye politikasının uygulanması sonucu olduğunu halka anlatabilmek lazım. Şanlıurfa, Hatay gibi illerimizde IŞİD ve PKK ” Bu bölge bizim olacak “ mücadelesi veriyor. Şu anda devlet hâkim vasfını yitirdiğinden IŞİD’e yüklendiğinde PKK’ya yaramakta, PKK’ya yüklendiğinde IŞİD hâkimiyet alanını genişletmekte. Çünkü bölgede sınır güvenliği yok, bölgede yaşayanların bir kısmı terör örgütlerinin etki alanına girmiş ve devlet bunu takip edememekte. Doğru istihbarat alınamadığından doğru karar verilip harekete geçilememekte, bölge süratle kaosa sürüklenmektedir...”
Son tahlilde önerisi genel eğilimin aksi:
“Milli mutabakat çerçevesinde AKP-CHP-MHP koalisyonunun en kısa zamanda kurulması, AKP’nin hükümetteki ağırlığının azaltılması ve seçime öyle girilmesi...”
Seyreyleyin kıyameti...
A.A.Eren de “emperyalist oyunun sonucuna ulaşması” olarak değerlendiriyor geçtiğimiz hafta boyunca yaşadıklarımızı:
“...AKP’nin daha doğrusu Erdoğan’ın, Cumhuriyet’in Türk dış politika ve diplomasi geleneklerinin tam tersi yeni Osmanlı ham hayaliyle çılgın maceralara girişmesinin sonucu olacağı da buydu... Bölgeye yönelik ABD-NATO saldırılarının merkezi olduk. Şimdi seyreyleyin kıyameti. Ne kadarı gerçekten savaştan kaçan mülteci, ne kadarı terörist, ne kadarı ajan olduğu bilinmeyen 2 milyon Suriyeli... Daha vahimi başta büyükşehirler olmak üzere, bombalar ve ağır silahlarla teçhiz edildiği söylenen yüzlerce IŞİD hücresinin Türkiye’nin başına getireceği felaketleri bir düşünün... Artık hiç birimiz güvende değiliz ama AKP iktidarı ve yandaşları namlunun ucundadır. Türkiye acil olarak AKP’den kurtulmalıdır. AKP, kendi sonunu getirmekle kalmayıp ülkeyi de yıkıma götürüyor...”
Türkiye NATO’dan çıkabilir mi?!
MHP 23. Dönem Mersin Milletvekili Behiç Çelik 2. Dünya Savaşı sonrası oluşan düzenin değişerek yeniden Rusya, Çin gibi güç odaklarının da olduğu yeni bir dünya sistemine dönülmesine bağlıyor Amerikan saldırganlığını:
“ ...Dünya ekonomik potansiyelinin Asya-Pasifik bölgesinde temerküz etmeye başlaması Batı için sonun başlangıcı gibi algılanmaya başlamıştır. Bu arada ABD ekonomisinin 2009 Mortgage Krizi ve sonrası yaşanan büyük şirket iflasları, karşılıksız basılan dolarlar ABD ekonomisini düze çıkarmaya yetmemektedir. Sürekli güç kaybeden Batı Bloku, ekonomik etkinliğinden sonra sosyal ve siyasal etkinliğini giderek kaybetmeye başlamıştır. En son yaşanan Yunan Borç Krizi Batının ne büyük açmazlarla karşı karşıya kaldığının en önemli göstergesidir. Atlantik’ten Pasifik’e kayan sıklet merkezi dünya tarihinin farklı seyretmeye başladığının yeni ipuçlarını vermeye başlamıştır.
ABD’nin saldırganlığı ve savaşçı politikalar izlemeye başlaması ipin ucunun kaymaya başladığı endişesidir... Dünyada bundan sonra yeni paktlar, yeni ekonomik zonlar, yeni askeri ve kültürel işbirliği anlaşmalarının gerçekleşmesini beklemeliyiz.
Türkiye bu gelişmelere duyarsız kalamaz. Bir an önce dâhili birlik ve beraberliğini ne pahasına olursa olsun sağlamak zorundadır. Ardından yakın komşu ülkelerle yeniden kuvvetli ve barışçı bağlar gerçekleştirmelidir. (...) Bu bağlamda NATO ittifakını dahi gözden geçirebilir...”
Duygu Sömürüsü
Suruç’ta katledilen gençler için üretilen “insan hikayeleri” nden birinde “parka parası bulamadığı için fotoğrafını çektirdi” yazıyordu. “O öyle değil” diyor Mustafa Ozan Türkmen, o çocuğun lüks, fahiş fiyatla hizmet veren bir restoranda çekilmiş fotoğraflarına dikkat çekip, yapılanın “romantik söylemlerle gençlerin beynini yıkamaktan ibaret” olduğunu savunuyor.