Napoli’de geçirdiği zamanın büyük bölümünde halkın neredeyse tamamı kendisinden “Tanrı” diye bahsediyordu. Ancak 1990 Dünya Kupası yarı finalinde İtalya ile Arjantin arasında oynanan tartışmalı müsabakanın ardından İtalyan medyası onu bu kez “iblis” ya da “şeytan” diye nitelendirecekti.
Dahi futbolcu, kokain testinden geçemeyince en sonunda serseri olup çıktığını açıkladı; 86 bin kişilik bir kalabalık tarafından karşılandığı ve durmadan ilgiye boğulduğu Napoli kentini bir başına terk etti.
Bu, aynı zamanda “tekin olmayan harika çocuk Diego”nun, “hiç zayıflık göstermeksizin” hayatının “tüm istekleriyle yüzleşmek için” yaratılmış bir karakter olan “Maradona”ya tamamen dönüştüğü an oldu.
İşte Maradona'nın kendi ağzından pişmanlıklarını;
"Olduğumdan daha çok iyi hale gelebilirdim. Evet bu gerçekten doğru. Ben futbol için doğdum. Kim olacağımı biliyordum. Ama kokain kullanacağımı bilmiyordum. Anneme bir ev alacağımı, evlenip kendi ailemi kuracağımı dünyaya dolaşacağımı ve Arjantin’in Dünya Kupası’nı kazanacağımı biliyordum.
Bunu henüz şu kadarken söylemiştim, kasetlerde kaydı var. Onların hepsini biliyorum. Ama daha sonra olanlar. Bugün bile içimde kendimi suçlu hissettiğim öyle çok şey var ki. Çünkü insanlar benim iyi ya da eskisinden de iyi olduğumu söyleyebilirler. Ama içimdekileri bilemezler. Ama ben yaptığım hataları biliyorum. Ve onları düzeltemem" şeklinde ifade etmişti
Ne yaparsan yap, daima pişman öleceksin.
Belki yaptıklarından belki de yapamadıklarından – Dostoyevski
Papa'yı ve Vatikan'ı bu sözlerle yerden yere vuruyordu. Maradona'nın unutulmayan Papa sözü
UEFA açıkladı. Maradona için saygı duruşu yapılacak
Diego Armando Maradona hayatını kaybetti
Futbolun efsanesi Maradona hayatını kaybetti, en son bu haldeydi.
Diego Armando Maradona öldü mü? Maradona kimdir?
Diego Armando Maradona kimdir? Efsane ismin hastalığı ne, neden acil olarak ameliyata alındı
Meme kanserinde erken teşhisin önemi nedir?
Bebeklerde İshal hastalığının nedenleri nelerdir?
Nevşehir Avanos da siyanür paniği
Türkiye 1. Dünya savaşında tarafsız kalabilir miydi? Muhittin Nalbantoğlu anlatıyor
Türk gemisine baskın emrini kim verdi?