Oy, vatandaşın kendisini belirli süre temsil etmesi için bir parti lehine ortaya koyduğu irade beyanıdır. Özgür kararla bir yurttaşın verdiği oy için söylenecek hiçbir şey yoktur. Demokrasiler ancak insanların özgür iradeleri ve bilinçli tercihleriyle kurumsallaşırlar.
İradenin belirlenmesinde kin, nefret ya da karşıtlığın etkili olması ise demokrasi açısından olumsuz sonuçlar yaratır. Bu bakımdan şu veya bu gerekçeyle tamamen karşıt olunan bir zihniyete ya da partiye oy vermek çok farklı bir şeydir. Buna bir de bilinçsizliğin eklenmesi sonuçları daha vahim kılar.
İnsanlar ortaya koydukları irade beyanları veya verdikleri oylarla ya bir zihniyeti güçlendirir ya da zayıflatırlar. Bu bağlamda bakıldığında HDP'ye verilen oyların ne anlama geldiğini ciddi bir biçimde sorgulamak gereği vardır.
Lice'de mezarlığın kapısına üçgen kaide üzerinde elinde kalaşnikof silahıyla dev bir terörist heykeli dikiliyor. Heykeli dikilen kişi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı PKK adına ilk silahlı saldırıyı gerçekleştiren ve 1986 yılında askerle girdiği çatışma sırasında Gabar dağında ölen Mehmetçik katili Mahsum Korkmaz'dır.
Emine Ayna dünkü DTP'nin bugünkü HDP'nin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanıdır. O, 15 Ağustos 1984'te Eruh ve Şemdinli'de gerçekleştirilen hain eylemleri överek, "15 Ağustos zafer bayramınız kutlu olsun" diyor.
Orta yerde Mehmetçik katili bir terörist var ve onun heykelini birileri dikiyor, HDP'li Ayna buna "zafer bayramı" diyor. Birileri de bu zihniyete oylarıyla destek oluyor!
PKK terör örgütü mensupları Türkiye'ye karşı eline silah almış terör yapmakta, yol kesmekte ve cinayet işlemektedirler. Uzun namlulu silahlarla dolaşan teröristlerle yollarda HDP/DTP milletvekilleri kucaklaşıyorlar. Dahası HDP'nin eş başkanı Selahattin Demirtaş seçim öncesi "biz daha Başkan Apo'nun heykelini dikeceğiz, heykelini" diyor.
Demirtaş'ın "Heykelini dikeceğiz" dediği adam, Türkiye'nin başına terör belasını saran adamdır. Yolda kucaklananlar ise onun teröristleridir. Terörist başının heykelini dikme partisi haline gelen HDP'ye oy verenlerin kime, neye ve nereye oy vermiş oldukları açık değil midir?
Bu üzerinde durulmaya ve düşünülmeye değer bir husustur.
Diğer yandan seçim öncesi PKK'lılar Ağrı dağında temsili bir mezar kazıyorlar ve mezar taşına "T.C." yazarak, T.C.'ye gömülme töreni düzenliyorlar. Bu törene HDP milletvekilleri iştirak ediyorlar.
Bu durumda seçimlerde HDP'ye oy verenler, bu anlamda T.C.'nin mezarını kazmaya çalışanlara oy vermiş olmuyorlar mı?
HDP'nin eş genel başkanı Yüksekdağ "biz sırtımızı YPG'ye yaslıyoruz" diye açıklama yapmıştır. Yani PKK'nın Suriye uzantısı olana YPG'ye daha doğrusu PKK'ya sırtlarını yasladığını söylüyor. Figen ya da Selahattin istediği yere sırtını dayayabilir de acaba bu durumda ona oy veren vatandaşlar kime dayanak olmuş oluyorlar?
HDP milletvekili Burcu Çelik Özkan, köy korucularına, "o keleşi size çevirmesini çok iyi biliyoruz, bu memleketten defolup gideceksiniz" diyor. Burcu hanım, resmen etnik temizlik yapma peşinde olduklarını ilan ediyor. "Defolup buradan gideceksiniz" derken Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve güvenlik güçlerini kast ettiği açıktır. Bir başka HDP milletvekili Abdullah Zeydan ise güvenlik güçlerine meydan okuyor ve "PKK sizi tükürüğüyle boğar" diyor.
Adam 'teröristin heykelini dikiyor, devletinizin mezarını kazıyor, keleşi size çeviriyor, buradan defolup gideceksiniz' diyor. Siz de ona oy veriyorsunuz. Bu kadar gaflet biraz fazla değil midir? Birilerinin uyanması için adamlar daha ne desin?
Diğer yandan "bu iş silahla olmaz siyasetle olur" diyenlerin sağır kulaklarına ovadaki HDP'li siyasetçilerin yaptıkları küpe olsun!
Türkiye, çocuklarını teröre değil gerçekte gaflete, dalalete, hıyanete ve bilinçsizliğe kurban vermektedir.
