HDP'de ayrışma, CHP'de fırtına!..

Taşlar yerine oturacak mı, siyasette herkes özeleştirisini yapacak mı, başarısızlar geri çekilecek mi, yeni bir vizyon yeni bir strateji ve yeni bir örgütlenme yerel seçimler öncesi muhalefeti daha enerjik hale getirecek mi?..

Erdoğan'ın bir kez daha seçimleri kazanmasının ardından herkes muhalefette ve özellikle de "CHP içerisinde bir değişimin artık kaçınılmaz" olduğuna dikkat çekerken, cezaevine HDP Eş Genel Başkanı olarak giren Selahattin Demirtaş aktif siyaseti bıraktığını açıkladı...

HDP yönetimi Demirtaş'ın bu kararını, üzerinde çok durulacak bir olay gibi görmese de, cezaevindeki bir siyasetçiyi gözardı yaklaşımı, HDP ve PKK içerisindeki şahinler-ılımlılar ayrışmasının derinleştiğinin de işareti...

2018'de cumhurbaşkanı adayı olduktan sonra hem PKK, hem de HDP içerisinde bir kesimin tavır aldığı Demirtaş, daha sonraları da adeta yok sayıldı...

Hatta seçimden önce partisine gönderdiği üç sayfalık öneri mektubuna sadece teşekkür edilmekle yetinildi...

Bu arada Demirtaş'a yakın kadroların HDP'den tasfiye edildiği de uzun süredir konuşuluyordu...

Demirtaş tüm bu öteleyici yaklaşımlara rağmen partisinin yüzde 12'ye çıktığı 2018 seçimlerinde olduğu gibi, 14 Mayıs seçimleri ve daha sonrasındaki ikinci turda da "demokrasiden, bahardan, özgürlükten" söz ederek kendince ılımlı mesajlar vermeye çalıştı...

Ancak bırakın HDP ve PKK'nın buna desteğini, partilileri bile Demirtaş'ın sosyal medyadaki açıklamalarını paylaşmaktan kaçındılar...

HDP'nin cezaevindeki eski liderinin üzerinde bu kadar durmamızın tek nedeni, 14 Mayıs'ta yüzde 3 civarında oy kaybeden HDP içerisindeki şahinler, ılımlılar ayrışmasının derinleşecek olmasına dikkat çekmek değil...

DEMİRTAŞ, MOBİNG, EROZYON!..

"Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur" şeklinde, yaşamın her alanında hâkim olan o duyarsızlık, ilgisizlik ve pervasızlığın hiç kuşkusuz siyasette de acımasız bir hâl aldığını herkes bilir...

Herkes birbirini çok kolay hançerler siyasette... Hele de Brütüsler, Truva'ları bile kıskandırırken!!!

Asıl mesele; Demirtaş'ın geriye çekilmesi ile birlikte son seçimde oy kaybeden HDP'deki erozyonun süreceği konuşulurken, 14 Mayıs'a gidilirken cumhuriyeti ve ülke bütünlüğünü daha fazla hedef alan PKK'nın daha ne kadar sertleşeceği...

Demirtaş, geçmişte "Öcalan'ın heykelini dikeceğiz, HDP Öcalan'ın projesidir, PKK'lıların cenazesine gitmeyen milletvekillerini disipline veririm" şeklinde, toplumda tepki çeken sert açıklamalar yapsa da, cezaevinden verdiği son seçim mesajlarının PKK'nın önümüzdeki dönemde yürüteceği stratejiye tamamen zıt olduğu artık iyice anlaşıldı... İşte bu yüzden tasfiye edilmiş gibi bir hava da var Demirtaş çevresinde...

Demirtaş ile HDP arasındaki çekişmenin siyasi mobinge varması, Türkiye'deki operasyonların ardından Suriye'de sıkışan PKK'nın da önümüzdeki günlerde hem HDP'de değişimi zorlayacağı, hem de şiddeti dayatarak kazanım elde etme projesini daha da sertleştireceğinin işaretleri gibi...

Böylesi bir gidişatta, HDP'deki erozyonun sorumlusu gibi gösterilen, ancak partisinin başarısızlığını eleştirdiği için de siyasi mobinge maruz kalan Demirtaş gibiler (tıpkı eski HDP milletvekili Ayhan Bilgen'in parti kurması gibi) kendilerine yeni bir rota mı çizerler, yoksa CHP içinde Sezgin Tanrıkulu-Canan Kaftancıoğlu'nun temsil ettiği gruba mı katılırlar, onu da zaman gösterecek!!!

KILIÇDAROĞLU, İNFİAL VE PERVASIZLIK...

Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu'nu destekleyen HDP'de ayrışmanın giderek yoğunlaşacağı anlaşılırken, daha dört gün önce "bahar"ı müjdeleyen ana muhalefetin çevresinde ise değişim ve istifa sesleri daha çok yükseliyor...

"Partideki tüm stratejilerde tek karar vericinin Kılıçdaroğlu olduğu ısrarla göz ardı edilerek, 'MYK değişsin, kurultay yerel seçim sonrasına kalsın, Kılıçdaroğlu kalsın, diğerleri gitsin' şeklindeki görüşler acaba beceriksizliği, yenilgiyi örtbas etme çabası, ya da havanda su dövmekten ibaret mi?.."

"CHP örgütleri ve tabanı Erdoğan karşısında 12 seçim kaybeden parti yönetimine fazlasıyla destek vermişken, Kılıçdaroğlu'nun çevresindeki vizyonsuz-beceriksiz ekip, takım tutar gibi parti tutan bir güruhun 12 yıldır bıkmadan usanmadan dayattığı, 'CHP'yi eleştirirseniz AKP gitmez' şeklindeki o zavallıca yaklaşımın ardına daha ne kadar gizlenecek?.."

İşte yukarıdaki soruları soran CHP'deki deneyimli bir Parti Meclisi üyesi, "Taban ve örgütler 12 seçim öncesinde de parti zarar görmesin şeklinde ısrarla dayatılan, ancak partiye asıl zarar verenleri perdeleyen bir yaklaşımın tuzağında tutulurken, Erdoğan seçimi bir kez daha kazandı, hezimet bu kez de bahar teraneleriyle uyutulan kitleleri hayal kırıklığına uğrattı" dedi...

Evet; CHP tabanından mesajlar da yağıyor... Sosyal medyada ise "artık yeter" diyen milyonlarca paylaşım yapılırken, Kılıçdaroğlu'nu istifaya çağıran Bolu Belediye Başkanı ile bazı eski milletvekillerinin isyanı da çok tartışılıyor...

Adana'daki bir ilçe başkanı ise "Kol kırılır yen içinde kalır" yaklaşımının partiye zarar verdiğine dikkat çekerken, "toplumu daha ne kadar AKP ile korkutarak uyutacaklar, partiyi daha ne kadar küçük olsun benim olsun yaklaşımına mahkûm edecekler" diye sordu ve "parti yönetimi tamamen değişmezse, tabanın başka partilere yönelmesi durdurulamaz" dedi...

Evet; bir yandan Kılıçdaroğlu'nun 12 seçim kaybetmesinin yarattığı yılgınlık, diğer taraftan hem parti içinde, hem de belediye başkanlarının perde gerisindeki genel başkanlık mücadeleleri CHP'yi kilitlemeye devam ederse, hiç kuşku duyulmasın ana muhalefet yerel seçimlerde de çok sarsıcı bir "fırtına"ya maruz kalabilir...

Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimindeki olası yenilgiyi aylar öncesinden gören ve gafiller hayal kurarken, yaşamsal uyarılarında haklı çıkan biri olarak, demedi demeyin...

Yazarın Diğer Yazıları