"Hayır" mı diyeceksiniz, duyulmuyor?
Nasıl duyulacak ki, bu kadar gürültünün içinde?
Murat Boz gibi, Rıdvan gibi, Arda gibi dünya çapındaki siyaset bilimci ve sosyologların 'evet' çağrıları arasında siz 'kuvvetler ayrılığı'nın önemine atfen "hayır diyeceğim" mi dediniz?
Duyulmuyor…
Yaklaşan ateş topundan kurtardığı G.O.R.A gezegeninde Prenses Ceku ile yaşadığı aşk dillere destan olmuş ve tüm galaksilerin kahramanı Nihat Doğan'ın 'Menderes'in ruhu için, Özal'ımın hatrı için, demokrasi aşkı için evet, evet, evet…' sözleriyle yaptığı beste ile Dünya Müzik Ödülü'nü Monaco Prensi'nin elinden 160 ülkedeki canlı yayında bir milyar kişinin izlediği törende alan ve ardından dünyanın en prestijli müzik ödülü olan Beethoven Ödülü'nü de Fazıl Say'ın elinden kaparak Alman Cumhurbaşkanı'nın elinden alan ve dahi Almanları İstanbul'daki en büyük 3. Havalanı kıskançlığından sonra tekrar kıskançlık krizine sokan Nihat Doğan'ın "evet.. evet..evet" çığlıkları arasında siz yoksa 'yargı bağımsızlığı' falan gibi gerekçelerle "hayır diyeceğim" mi dediniz?
Duyulmuyor…
Antropolojinin varlık sebebi olan ve insanlığın en büyük ve çözülememiş sorusu olan ontolojik varlık sebebini çözen, Batı ve Doğu felsefelerinin, antik Yunan filozoflarının, Roma İmparatoru stoacı filozof Marcus Aurelius'un ve Buda'nın ve Konfiçyus'un ve İbn-i Rüşd'ün çözemediği 'varlık sebebi sorunsalı'nı, Uğur Işılak'ın referandumda evet çağrısına olumlu cevap vererek "Büyük ve güçlü Türkiye için yoksam, ben niye varım?" diyerek ve referandumda "evet" demekle var olduğunu keşfeden Serdar Tuncer'in felsefî bombarbımanı arasında siz 'tek adam sultası' falan diyerek "hayır diyeceğim" mi dediniz?
Duyulmuyor…
Referandum kampanyalarının başlamasın ramak kala, Nagehan Alçı'nın "Kampanyalarda MHP ve AKP kendisini nasıl birbirinden ayıracak" sorusunun dayanılmaz ağırlığı altında inim inim inlerken iki partinin kurmayları, siz 'boş bidonlar' olarak, câmi avlusına terk edilmiş evlâtlar olarak "hayır diyeceğim" mi dediniz?
Duyulmuyor…
"Referandumda evet çıkarsa terörün sesi kısılır" diyen Başbakan yardımcısının tevil kabilinden "Hayır diyenler yoksa terörle mücadele istemiyor mu?" şeklindeki açıklamasıyla hâlâ kendinize gelemeden, sersemlik, şaşkınlık, hayret, taaccüb içinde siz "denetleme sorunu var" falan diyerek "Hayır diyeceğim" mi diyorsunuz?
Duyulmuyor…
Rektörler, kaymakamlar, YSK il müdürleri, Kâbe'de umre yapan mü'minlere 'evet duası' yaptıran Diyânet görevlilerinin, hemen hemen tüm televizyon kanallarında yüzlerce uzmanın evet avazaları arasında siz "ama.. ama.. bölünme riski var" falan diyerek "hayır diyeceğim" mi diyorsunuz?
Duyulmuyor…
Ve galiba duyulmayacak ta…
Ses o kadar yüksek ki, dünya desibel rekorlarını alt üst ediyor... Üstelik gücü elinde bulunduranların sesleri.
Fakat, ben sizi iyi tanıyorum, 2010 referandumunda "evet" diye en çok bağıranların, Ergenekon ve Balyoz dâvâlarında "Vesâyet bitiyor" diye en çok ses yükseltenlerin, Oslo'da "Şehirlere silah yığınağı yaptığınızı biliyoruz" diyenlerin, Habur'da "pişmânlık oyunu" oynayanların, "Öcalan ölümü değil, hayatı seçti" diyenlerin, "Türk ırkı diye bir ırk yoktur" diyenlerin, "Türk olmaktan kurtulduk" diyenlerin, andımızı okullardan, T.C. ibâresini kurum tabelâlarından kaldıranların "evet" dediği bu referandumda siz "doğru dürüst Fatiha da okursunuz", sessizce "hayır" da dersiniz…