Hayır, devlet teröristle görüşemez
Hayır, devlet teröristle görüşemez. Hayır, devlet Türk yargısının idamla cezalandırdığı bir suçlu ile görüşemez. Hayır, devlet Türkiye Cumhuriyetine isyan bayrağı kaldırmış bir asi ile pazarlık yapamaz. Sizin görüştüğünüzü, sizin pazarlık yaptığınızı ileri sürenlere “şerefsiz” diyecek kadar öfkelisiniz. Siz devletten daha üstün müsünüz ki “teröristle görüşüyorsunuz” diyenlere öfkelenip onları şerefsizlikle suçluyorsunuz; fakat “devlet görüşür, devletin görüşmesi normaldir” diyorsunuz. Eğer görüşme iddialarına “şerefsiz” diyecek kadar öfkeleniyorsanız sizin çok üstünüzde olan ve adına “devlet” denilen varlığın terörle görüşmesini çok daha vahim kabul etmelisiniz. Madem ki terörle görüşme iddiaları haysiyetinize bu kadar dokunuyor, o zaman devletin terörle görüşmesi niçin haysiyetinize dokunmuyor? Devletin onuru sizin onurunuzdan daha mı aşağı?
Gerçek şudur. Devlet, bağımsız bir milletin teşkilatlanarak oluşturduğu maddi ve manevi varlıktır. Tarihten geleceğe yürüdüğü, geçmişin birçok mirasını sakladığı, millet için mutlu bir geleceği ülkü edindiği ve bağımsızlığı temsil ettiği için de kutsal bir varlıktır. Dolayısıyla “devlet” sözünü kullanırken son derece dikkatli ve duyarlı olmak gerekir. Devlet teşkilatının günümüzdeki şu veya bu makamı için “devlet” terimini kullanmak yanlıştır. O hâlde teröristle görüşen, teröristle pazarlık yapan devlet değildir; devlet teşkilatının bir birimi veya o birimdeki kişilerdir. İddia sahiplerini şerefsizlikle itham edecek kadar haysiyet kırıcı bulduğunuz “teröristle görüşme” onursuzluğunu, “devlet”in kutsal varlığına yakıştırmayınız. Hangi devlet birimi, o devlet birimindeki hangi görevliler teröristle görüşüyor, pazarlık yapıyorsa onu söyleyiniz; “devlet” kavramına sığınmayınız. O birim ve o görevliler kime bağlı, onu söyleyiniz. Size bağlı ise bunu açıkça söyleyiniz. Size bağlı oldukları hâlde sizin bilginiz veya talimatınız dışında hareket etmişlerse onu da açıkça söyleyiniz. Söylemekle kalmayınız; o görevlileri hemen açığa alınız; çünkü “haysiyet kırıcı” bir iş yapmışlardır. Yapılan iş size göre de haysiyet kırıcıdır; çünkü bu işin yapıldığını iddia edenleri şerefsizlikle suçluyorsunuz.
Türk Cumhuriyeti, devlete isyan bayrağı açan terörist karşısında yenilgiye mi uğramıştır ki şu veya bu birimin elemanları teröristle görüşüp pazarlık yapıyor? Öcalan, Türk yöneticilerinin gözünde bir idam mahkûmu mudur, yoksa legal bir kuruluşun temsilcisi midir? PKK, yüzlerce hatta binlerce eylem gerçekleştirmiş, binlerce cana kıymış bir terör örgütü müdür, legal bir kuruluş mudur? Öcalan hapishanede midir, yoksa legal bir kuruluşun başı olarak yöneticilerin kendisine tahsis ettiği bir konuk evinde midir? Eğer PKK legaldir; Öcalan da bu kuruluşun başıdır, diyorsanız o zaman emrinizdeki Türk Silahlı Kuvvetleri niçin bu örgütle silahlı mücadele ediyor? Yok, PKK bir terör örgütüdür; Öcalan da bir idam mahkûmudur diyorsanız, o zaman durdurun şu görüşme maskaralığını! Yahut da...
Yahut da milletin karşısına çıkınız ve açıkça, yiğitçe, hani şu topluluklar karşısında gösterdiğiniz ve kendinize göre hiç şüphesiz yiğitçe bulduğunuz o tavır var ya işte o tavırla açıkça, dobra dobra söyleyiniz. “Biz koskoca bir devletin yöneticileriyiz ama PKK terörünü önleyemedik. Evet PKK bir terör örgütüdür ve bugüne kadar binlerce insan öldürmüştür. Ancak bundan sonra biz bu örgütü legal kabul edeceğiz ve masaya oturup onunla müzakere edeceğiz. Öcalan her ne kadar bir idam mahkûmu ise de o, bu örgütün lideridir ve müzakereleri onunla yürüteceğiz” deyiniz. Zaten yandaş yazarlarınız arasında bu gibi düşünceleri ileri sürenler de var.
Evet, milletin karşısına çıkınız ve bunları açıkça söyleyiniz. Yok, bunları söyleyemiyorsanız veya yanlış buluyorsanız o zaman arkalardan dolanıp “devlet görüşüyor, devlet zaten eskiden beri görüşürdü, bu normaldir” gibi mazeretlere sığınmayınız. Hele hele, tekrar ediyorum, size bağlı birimlerin yaptığı işi “devlet” kavramının üstüne asla yıkmayınız.