Artık sizinleyim... İçinizden biri olarak, siz fark etmeden konuştuklarınıza kulak misafiri olacağım... Bazen bir otobüste, vapurda veya metroda... Bazen de bir kafede, pazarda hemen yanı başınızda kim bilir... Burada yazılanlar sokağın sesi olacak.. Yalın haliyle yani... Bakalım kimler, nerede, ne zaman, nasıl ve ne konuşuyorlar, ne anlatıyorlar...
Hava güzel, Bakırköy Meydanı'ndayım. Müzik sesleri... Referandum çadırlarında "Evet" çiler ve "Hayır"cılar propaganda yapıyor. Gelip geçenlere broşür uzatırken aynı zamanda birbirlerinin sesini bastırmak için bağırıyorlardı...
- Ülken için, geleceğin için, kendin için Evet de...
Hemen öte yandaki..
- Evlatlarınız için, baskılardan kurtulmak ve özgürlük için Hayır de...
Yaşlı bir amca kasketini düzeltirken yanındaki gençle yüksek sesle konuşuyor.
- Evet desem ne olacak, Hayır desem ne olacak. Herkes koltuk peşinde, olan vatandaşa oluyor. Menderes zamanını bilirim. Çok kötü günlerdi... Allah bir daha yaşatmasın. O günleri yeniden yaşamak istemem. Rahat konuşsak susturuluyorsun. İnsanlarda korku, stres var. Benim çok şükür kimseden bir beklentim yok. 8 ay köyde 4 ay buradayım. Özgür olmak insanlığın en önemli göstergesi. Korku var! Korku olmasa insanlar daha rahat olacak. Konuşacak. Özgüven kırıldı. Herkes kulaktan kulağa fısıl fısıl... Biz geldik gidiyoruz.
Yaşlı adamın kolunu tutan genç araya giriyor
- İyi güzel anlattın da sonuç!
Etrafa göz gezdiren yaşlı amca kısık sesle cep verdi
- Torunlarım için sandığa gideceğim...
Kalabalık, bir öğrenci grubu sohbet ederek geliyor.
- Evet ve Hayır'dan yemin ederim soğudum. Benim için "Evet" sevdiğim kıza evlenme teklifi yaptığımda alacağım cevap olacak..
Arkadaşları gülüyor.
- Hayır derse yandın oğlum desene...
- Demez oğlum. Seviyorum. O da seviyor. Ortaya karışık aşk var oğlum aşk...
Dürümcüde duruyorlar. Okuldan derslerden konuşup, gitmeyi planladıkları filmin konusunu tartışıyorlar. Garson yanaşıyor...
- Acılı dürüm versene, ayran da olsun.
- Abi bana da kola, hamburger bol ketçaplı....
Ortamdan ayrılıyorum. Alışveriş merkezine yaklaştım. Carusel'deyim. Tuvalete doğru ilerliyorum. Sıra bekliyorum. Bir yandan da ellerimi yıkarken, aynada saçlarını toplayan iki küçük kız öğrencinin konuşmalarına kulak misafiri oluyorum.
- Kaçta çıkıyorsun.
- Dörtte..
- Biz de..
- Kaçıncı sınıf senin
- 6. sınıf. (12-13 yaş grubu)
- Saçların boya mı?
- Evet ama bitkisel boya... Hem de 15 gün garantili.
- Gerçekten mi?
- Evet
- Nerden biliyorsun ..
- Annem kullanıyor. Senin saç rengin ne renk?
- Açık kumral kestane
- Hadi gidelim
- Dur az bekle
- Ne oldu...
- Ruj sürecem.
Öğrenciler gidiyor... Tuvalet sırası bende çok şükür... Ancak bu kez temizlik görevlisi hanım araya giriyor...
- Bir dakika bekleyin kağıt bitmiş...
Tuvaletin sifonuna basarken söyleniyor.
- Bunlar evlerinde nasıl acaba? Hayret bir şey! Sifona basmaktan acizler...
Kağıdı yeniledi, paspası yaptı ve gitti...
Üst kata çıktım... Cafede teyzeler oturmuş. Neşeli halde sohbet ediyorlar. Konu düğün ve çeyiz...
- Bizim zamanımızda böyle miydi? Yoktan var ederdik. Şimdiki gençlik çok şanslı her şey bolluk.
- Gelin hanım iyi yere gitmiş sırtı yere gelmez...
- Valla orasını bilemem. Gerçi kız da çok iyi, güzel huylu diyorlar.
Konu referanduma geliyor.
- Ak Parti'den memnunum. Marmaray ve metro ile daha önce gidemediğim yerlere şimdi rahatça gidiyorum. Belediye de bedava gezdiriyor.
- Ben Hayır diyeceğim. Görmüyor musunuz? İşsizlik almış başını gidiyor. Ben evlenirken Evet dedim yandım, sonra hep muhalefet!.. 2 yıl sonra biliyorsunuz eşimi de boşadım. Yani kendimden örnek veriyorum. Kafama yatmıyorsa bir şey Hayır diyorum.
Onların sohbeti giderek koyulaşırken eve dönmek için, oturduğum yan masadan kalkıp, hesabı ödeyerek çıktım...
e-posta: gulaytuncel@gmail.com