Devlet Planlama Teşkilatı''nda başlayıp 35 yıl süren bürokrasi hayatına ilaveten ANAP''ta başlayıp AK Parti''de noktaladığı 10 yıllık siyasi hayatı boyunca yaşadığı tecrübeleri kaleme aldığı bu kitapla paylaşıp tarihe not düşen Vahit Erdem şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Bu kitap bir Cumhuriyet çocuğunun ana hatlarıyla hikâyesidir. Dolayısıyla Cumhuriyet''in bir yönüyle aynasıdır. Cumhuriyet, kuruluşundan itibaren eğitimde, devlet ve iş hayatında bütün vatandaşlara fırsat eşitliği sağlamıştır. Bu sayede köyden ve kentten, Türkiye''nin her köşesinden insanlar okuma fırsatı bulmuşlar, devlet ve iş hayatında yer almışlar, ülkeye her alanda hizmet etmişlerdir. Fırsat eşitliğinin devamı insan kaynağı israfını önlemek açısından çok önemlidir. Hak edene hak ettiğini vermek için kapıların açık tutulması ve ülkenin liyakatli çocuklarının feda edilmemesi böyle sağlanabilir. Çünkü en büyük sermaye bu yetişmiş insan gücüdür.
Okulu olmayan bir köyde doğdum. Evet, 1940''larda Ankara''nın çoğu köylerinde okul yoktu. Uzun savaş dönemlerinde her şeyimizi harcayarak sadece bugünkü sınırlar içinde kalan vatan topraklarını kurtarabilmiştik. Cumhuriyet, harap olmuş bir vatan parçasını ve savaşlardan yorgun düşmüş bir toplum devralmıştı. Maddî varlıklarımız yanında, insan kaynaklarımızı da uzun süren savaşlarda kaybetmiştik. Yeni kurulan Cumhuriyet her şeye baştan başlamak zorunda kalmıştı. Cumhuriyetin ilk nesilleri, böyle pek çok şeye sıfırdan başlayan bir Türkiye''de doğmuşlardı, biz de ikinci nesildik.
Bu zor şartlarda köyün okuyan ilk çocuğu olmuştum. Yükümün ağırlığını her zaman üzerimde hissediyor, ilk ve örnek olmanın sorumluluğunu taşıyordum. Öğrencilik hayatımda gösterdiğim çaba ve gayretin önemli etkenlerinden biri de bu olmuştur.
İstanbul Teknik Üniversitesi''nden mezun olduktan sonra kitabımda anlattığım gerekçelerle devlette çalışmaya karar verdim. Nitekim Devlet Planlama Teşkilatı''nda başlayan bürokrasi hayatım 35 yıl sürdü. Uzman yardımcılığından başlayarak önemli mevkilere yükselme imkânını buldum ve yeni kurumların kuruluşlarında ve yönetimlerinde rol aldım. 10 yıl süren siyasi hayatım oldu. önemli bir tecrübeydi. Bürokrasi ve siyaset, ikisi de kamu görevi olsa da, bazı bakımlardan apayrı alanlardır. İki alanda da bulunmak, düşünce ufkumu ve bakış açımı genişletmiş ve zenginleştirmiştir. Siyasetle birlikte devlet hayatım 45 yıl sürdü. Türkiye Cumhuriyeti Devleti''ni çeşitli yönleriyle yaşayarak anlama ve öğrenme imkânı buldum. Siyasi hayatımda halkımızı daha yakından tanıdım. Bürokrat olarak tanımakla aynı değildi. Türkiye''deki siyaset tarzının halk üzerindeki etkilerini çok zaman şaşırtıcı örnekleriyle gördüm. Dış görevlerim apayrı bir tecrübeydi. Dünyayı ve özellikle Batı Dünyası''nı yakından tanıma ve anlama fırsatı elde ettim. Türkiye''nin dış dünya ile ilişkilerini inceledim, doğru ve yanlışları sorgulamaya çalıştım.
Gözlemim o ki Türkiye halkıyla, yetişmiş insan kaynağıyla, kurum ve kurallarıyla dinamik bir yapıya sahiptir. Yeniliğe ve hızlı gelişmeye açık bir toplum ve ülkedir. Türkiye''yi yönetenler ülkenin bu dinamizmini daima zinde tutmanın sorumluluğunu taşımalıdırlar. Türkiye, iyi yönetildiği dönemlerde hızlı kalkınmayı başarmıştır. Maalesef bu iyi yönetim dönemleri sürekli hale getirilememiştir."
Boğaziçi Yayınları Tel:(0212) 520 70 76
***
Sayesinde matbaa ile tanıştık
Kitaplar hakkındaki kitaplar, en güzel kalem verimlerindendir. Batı üniversitelerinde kitap tarihi ile ilgili kürsüler, "kitap tarihi profesörü" unvanlı akademisyenler bulunurken, ülkemizde bu konuya gereken önemin verildiğini söylemek maalesef zordur. Son yıllarda dikkate değer birkaç akademik eser yayımlanarak uzun yılların ihmali telafi edilmeye başlanmıştır. "Müteferrika''nın İzinde / Kitap ve Matbuat Tarihi Yazıları" da Yahya Erdem''in 1993''ten bu yana muhtelif dergilerde çıkan kitap tarihiyle ilgili incelemelerinin bir araya getirilmesinden oluşmakta. Türkçe kitapların yanı sıra Batı''da Türkiye hakkında çıkmış kitaplar da çeşitli yazılarda ele alınmıştır. Kitap ve matbuat tarihine ilgi duyanlara hitap etmek, kitap kültürüne katkı sağlamayı amacıyla Ötüken Neşriyat''ın başlattığı "KİTABİYAT" dizisinin ilk kitabı olan bu çalışma hakkında yazarı Yahya Erdem şu bilgiyi veriyor:
"Elinizdeki kitap uzun süren bir emeğin neticesidir dersem çok da yanlış söylemiş olmam. Yirmi sekiz yıl önce yazmaya başladıklarımın bir araya getirilmesinden oluşuyor zira. 1993''te İstanbul''da Müteferrika ve 1995 yılında Ankara''da Kebikeç dergilerinin çıkmasıyla, hayatımda bir dönem açılmış oldu. Kitaplara sevgim nedeniyle onlar hakkında araştırmalar yapmayı keyif edindim. Bunlar zamanla çoğaldı ve bir kapak altında toplanacak hacme ulaştı. Çalışmamda on sekiz makale yer alıyor ve her iki dergide yayınlanan incelemelerimi kapsıyor. İbrahim Müteferrika''nın izinden giden matbaacılarımız günümüzde ileri teknolojiyi yakalamış ve Batıdaki gelişmelere ayak uydurarak onlarla yarışacak duruma gelmiştir. Müteferrika''nın izini bir başka manada şahsen de sürdüğümü söyleyebilirim. Önce bir kitapsever olarak onun bastığı eserleri toplamaya gayret ettim. Aradım, buldum, bir şekilde değerlendirdim. Zaman içinde beş tanesi geçti elime. Hepsinin bir hikâyesi var, bulunma sevinci var. İlk matbaacımızla alakalı diğer keşfim, matbaasının daha o hayatta iken yapılmış bir resmi oldu.
Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50
***
HAFTANIN KİTABI
Milli kültüre adanan ömür
Kültür sanat hayatımıza katkı veren önemli isimler arasında yer alan M. Uğur Derman, daha önce 3 cildi okurla buluşan "Ömrümün Bereketi" dizisinin 4. kitabıyla hâtıralarını nihayete erdiriyor. Asıl mesleği eczacılık olmasına rağmen yazı hayatında 60 yılı geride bırakan M. Uğur Derman, "Ömrümün Bereketi" dizisinin diğer ciltlerinde olduğu gibi bu eserde de yazıların konuları özenle seçip, zengin bir içerikle okurlarına sunuyor. "Bence, Ömrümün bereketi kitapları toplama değil; yenileme, zenginleştirme ve konuları bugüne taşımadır" diyen M. Uğur Derman, akıcı dil ve üslubuna ilaveten kitaba ilave edilen resim ve fotoğraflarla eseri görsel bir şölene dönüştürüyor. Makaleler, kongre ve sempozyum bildirileri, konferans metinleri, hâtıralar ve gelenekli sanatlara dair yazılanlar; bir bütün olarak sanatla geçen ömrünün hikayesini anlatan M. Uğur Derman, sanat hafızamızın tarihini, unutulanlarını da gün yüzüne çıkartıyor.
Kubbealtı Neşriyat Tel:(0212) 516 23 56
***
Sır cinayetler gün ışığında
Gazeteci Fethi Yılmaz, "Katli Vacip" kitabıyla 1960''lardan günümüze dini cemaatlerle ilişkili cinayetlerin perde arkasını gündeme taşıyor. Kitabı, "Sır gibi gizlenen bu cinayetlere ışık tutmak" için yazdığını belirten Fethi Yılmaz şu bilgiyi veriyor:
"6 bölüm halinde okuyacağınız bu cinayetleri seçme sebebim şuydu;
Cinayetler kimi zaman cemaat dışından birini hedef alırken, kimi zaman ise cemaat içi güç kavgasından kaynaklandı.
Bazen politik karşıtlıktan ölüm emri verilirken, bazen ise yaşanan bir ''yasak aşk'' cinayet sebebi oldu.
Ancak her durumda bu cinayetler bir sır perdesi arkasına saklanabildi."
Kırmızı Kedi Yayınevi Tel:(0212) 244 89 82
***
KÜTÜPHANEMDEN
Atatürklü yılların ışıltılı panoraması
Hayatı her dönem herkes için büyük merak konusu olan Atatürk''ü anlatan sayısız kitap yayınlandı bugüne kadar. Elimdeki kitap da bunlardan biri, ancak muhtevası bakımından diğerlerinden farklı. Kitabı farklı kılan özelliği, Atatürk''ün tüm hayatını değil, hayatının 19 yıllık bir bölümünü mercek altına alması. Milliyet Yayınları Yakın Tarih Dizisi''nin 2. kitabı olarak 1975 yılında yayımlanmış olan "Atatürk Dönemi / 19 Altın Yılın Öyküsü" adlı kitap Türk milletinin kaderinde de dönüm noktası olan 1919-1938 yılları arasındaki zaman diliminde Atatürk''ü değerlendiriyor. Kitabın yazarı, uzun yıllar Atatürk''ün İçişleri Bakanı Şükrü Kaya''nın Özel Kalem Müdürlüğü görevinde bulunmuş olan Nejat Saner. Atatürk''ün ölümüne kadar bu görevini sürdürmüş olan Nejat Saner''in bu önemli eserini Milliyet Yayınları şu sözlerle okura takdim ediyor:
"Tarihi, olayların içinde yaşayanların anıları oluşturur. Yakın tarihimizin tarihi de giderek kişilerin anılarından, çeşitli anıların birbirini tamamlamasından veya düzeltilmesinden ortaya çıkacaktır. Özellikle Atatürk dönemi konusunda her anının bir ayrı kıymeti ve fonksiyonu vardır. Bu dönemde başrollerde bulunanların anılarından başka perde arkasında fakat kilit noktalarında bulunanların görüp işittikleri dönemin gerçek tarihini tamamlayacaktır. İşte Kurtuluş Savaşı''nın başından beri önemli ve duyarlı görevlerde bulunup, birçok olayı görmek durumunda olan Nejat Saner''in ''Atatürk Dönemi'' adı altında topladığı anıları, birçok olayın içyüzünü ortaya koyduğu ve yeni bir bakış açısı getirdiği için çok önemli bir yapıttır."
(Ahmet Yabuloğlu)