Hayat emekliye zulüm oldu

Hayat emekliye zulüm oldu

Türkiye Emekliler Derneği Başkanı Kazım Ergün, "Akademisyenlerle yaptığımız araştırmada Türkiye'de neredeyse 3 milyon 300 bin emeklinin evi yok. Emeklinin ömrü vitrinleri seyrederek geçiyor"dedi

Fatih Erboz / YENİÇAĞ

Emeklinin bir ayağı hastanede, bir ayağı eczanede olduğunu belirten Ergün " 4 milyonun üzerinde Suriyeli sığınmacıya bakıyorsunuz, ilacı bedava, doktoru bedava, ülkenin emeklisi üvey evlat mı?"diye sordu

Türkiye'de emekliler çalışanlardan daha dertli.  Türkiye Emekliler Derneği Başkanı Kazım Ergün "Doğal gaza yüzde 15, elektriğe yüzde 58 zam yapıp emekliye yüzde 5 zam vereceksiniz allahtan korkun. Bunun izahını yapacak birinsan arıyorum. Emeklinin cebine para girmeden aldın gittin"dedi. 

Ergün, "Şimdi 300 liraya 16 günlük gaz alıyorsunuz. Emeklinin ne kadar fukaralaştığı bir tek doğal gazdan ortaya çıkar. Elektrikten, şekerden, çaydan, kömürden ortaya çıkar. Emekli kasaptan 150-200 gram kıyma alır duruma düştü. Çok acı bir şey. Emeklide insan rahatlıkla gidip etini, tavuğunu, balığını alıp yiyebilmeli. Ömrünün son dönemlerini insanca yaşamak istiyor. Sağlıklı beslenemeyen insanın sıkıntılı hayatı olur. Bir çok şeyi seyrediyor, vitrinleri seyrederek geçiyor" dedi. 

Emeklinin evi yoksa ev kirası ödüyorsa okul çağında çocukları varsa, askerliğini yapmış işsiz çocuğu varsa, gelinlik çağa gelmiş kızı varsa bu insanların tamamının büyük bir bunalımın içine girdiğini belirten Ergün, şunları söyledi: " Aybaşı çabuk geliyor, kira emekli için önemli bir harcama, çünkü gelirin nerede yarısını oraya ödemek zorunda kalıyor. Yaptığımız araştırmalarda uzman arkadaşlarımızla çalışıyoruz. Emeklinin hayatını incelerken, akademisyenlerle çalışıyoruz. Yaptığımız araştırmada her dört emekliden birinin evi yok. Bugün Türkiye'de neredeyse 3 milyon 300 bin emeklinin evi yok. Devleti yönetenlere diyoruz ki öyle bir proje üretin ki emekli hayatını kaybetse bile eşi ve çocuklarının ödeyebileceği taksitlerle emekliyi konut sahibi yapın. Bir kısmı da evde oturuyor ama ev demeye bin şahit lazım. Varoşlarda, imkanlardan yoksun, bin bir sıkıntıyla hayatını sürdürüyor."

Emeklilerin sağlık sorunlarının da bulunduğunu kaydeden Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü: " yaş ile ilgili gelen sağlık sorunları var. Yaptığımız araştırmada emeklinin bir ayağı hastanede, bir ayağı eczanede. Her ay emekliden muayene ve katkı payı adı altında para kesiliyor. Gittiği hastaneye göre oluyor bu. Özel hastanelerin belirlenen fiyatların 200 katı ilave ücret alma yetkisi de var. 4 milyon üzerinde sığınmacıya bakıyorsunuz, ilacı bedava, doktoru bedava, ülkenin emeklisi üvey evlat mı? Ülkenin emeklisi, ülkenin annesi babası. Promosyon bize 10 yıl gecikmeyle ve de eksik veriliyor. Muayene ve katkı paralarının üzerimizden kaldırılması gerekir. "

"130 BİN KİŞİNİN DEVLETTEN ALDIĞI BİN LİRANIN ALTINDA "

Asgari ücretle emekli olanlara 850-900 lira civarında bir maaş bağlandığını kaydeden Ergün, şunları belirtti: " Yaklaşık 130 bin kişinin bin liranın altında maaş alıyor ancak dul ve yetimleri de katarsanız bu rakam yaklaşık 850 bin olur. Ev kirası bin lira emekliye veriyorsunuz 800 lira Allah'tan korkun. Maaş ev kirasını yetmiyor. Burada bizim sesimize kulak verdiler. Emeklinin hayatı dünya kriterlerini yakalayamadığınız müddetçe düzelmez. 1 emekliye 4 çalışan bu kriter. 3 milyon memur, 3 milyon esnaf 16 milyon 500 bin sigortalısı var. 100 kişide 33-34 kişi kayıtsız çalışıyor. Kayıt dışını kayıt altına alırsak Türkiye kurtulur. Bu sorunu aşarsak emekli de kurtulur. Türkiye'nin sorunu işsizlik, vergi, prim kaçağıdır. Sistem adil değil. Emeklinin bin lira, iki bin lira, üç bin lira değişen maaşı var yüzde 10 zam alıyor biri 100 lira, diğer 200 lira, öbürü 300 lira alıyor. Bu sistem fakiri fakir, zengini çengin yapıyor. Emekli aynı hayatın içinde. Aynı pazara gidiyor, aynı otobüse gidiyor. Adil dağılım yapmazsanız huzursuzluk artar." 

"ASGARİ ÜCRET ALTINDA MAAŞ OLMAZ"

 Türkiye'de emeklilerin sorunları  bir türlü dinmek bilmiyor. Yeniçağ Gazetesi'ne açıklama yapan DİSK'e bağlı Emekli-Sen'in Başkanı Cengiz Yavuz, "Objektif değerlere uygun bir intibak yasası çok önemli bu anlamda. Olmazsa olmazlarımızın başında. Hemen ardından yine emeklilerin yaşadığı sıkıntıların başında vergiler geliyor. Özellikle acil ihtiyaç dediğimiz, gündelik ihtiyaçlarımız adını verdiğimiz, ekmek başta olmak üzere temel gıda ihtiyaçları, bunun yanı sıra elektrik, su doğal gaz gibi tüketim mallarındaki vergi oranlarının tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor. Mümkün olduğu kadar da düşürülmesini talep ediyoruz" dedi. 

İşçi, memur, Bağ-Kur emeklilerinin ve bunların hak sahiplerinin sorunlarının ciddi bir anlam taşıdığını kaydeden Yavuz, şunları söyledi: " Başından beri söylüyoruz, en düşük emekli ücreti asgari ücretin altına düşmemeli. Dul ve yetimler de buna dahil, ki bunu talep ediyoruz. Asgari ücretin altında bir ücreti kabul etmemiz mümkün değil. İkinci olarak 1998 yılında çıkan bir yasayla emekli aylığı bağlanma oranları düşürülmüştü. Dolayısıyla o günden bugüne kadar eşit şartlarda emekli olan, aynı dönem ve süre çalışmış, prim gün sayısı eşit olan ve buna benzer bir çok kriterin eşit olduğu iki emekli arkadaşımızın maaşları arasında önemli farklar oluyor. İntibak yasası dediğimiz yasa var o nedenle bu oluyor yani. Objektif değerlere uygun bir intibak yasası çok önemli bu anlamda. Çok sayıda emeklinin bin liranın altında maaş aldığı için ikinci bir işte çalışmak zorunda olduğunu belirten Yavuz, " Bugün pazarda, çarşıda mal satan, taksicilik yapan arkadaşlarımızın bir çoğuna baktığımızda emekli olmuş ama mecburen bir ikinci işte çalışmak zorunda kalıyor. Böyle bir sıkıntı yaşıyoruz. Türk-İş, Hak-İş, DİSK güzel bir açıklama yaptı, üçü için de söylüyorum umarım arkasında dururlar. Gerek asgari ücret tespit komisyonunda, gerekse Meclis'teki bütçe görüşmelerinde, çalışanların, emeklilerin hakkını savunacak, iktidara geri adım arttırabilecek etkinlikleri hayata geçirmelerini istiyoruz" dedi. 

İlgili Haberler