Hayaller, gerçekler ve gidişat...
Türkiye yangın yerine dönmüşken, piyasa vurgunculuğu milleti iyice açlığa sürüklemişken ve denetimsizlikle meydanlar boş bırakılmışken siyasilerin ekonomi ile ilgili hesapsız kitapsız açıklamaları Türkiye''nin içinde sürüklendiği darboğazı ne yazık ki örtemiyor...
1984''ten bu yana en büyük belası terördü Türkiye''nin...
Ancak AKP''nin iktidara geldiği 2002''den bu yana Türkiye''yi daraltan sıkıntılar son 10 yılda iyice büyürken, yüksek enflasyon sadece vatandaşın nefesini kesmedi, aynı zamanda devletin kaynaklarının da kahredici biçimde heba edilmesine yol açtı...
Evet; dünya ülkelerinin birçoğu da sarsıntıda ama; enflasyon, hayat pahalılığı, piyasa vurgunculuğu ve piyasa denetimsizliği kıskacında yangın yerine dönen bir ekonominin (ne yapılırsa yapılsın) ayakta duramayacağının en çarpıcı işaretlerini şüphesiz en çok Türkiye veriyor...
Bir de sanki gidişat çok olumluymuş gibi bir tuhaf hava yaratılırken, AKP ve yandaş medyasının perdeleme faaliyetleri hem milyonlarca insanı neredeyse açlığın cenderesinde tutan fahiş fiyat politikalarını kapatamıyor, hem de devletteki sarsıcı israfın mide bulandırıcı boyutlarını...
Devletteki utanç verici israf sadece kamudaki araç, makam-mevki savurganlığından kaynaklanmıyor...
Başta belediyeler olmak üzere, devletin bütün kurumlarındaki liyakatsizlik-torpil ilişkisinden kaynaklı personel bolluğu, ihalelerin yandaş müteahhitlere adeta peşkeş çekilmesi, yap-işlet-devlet rezaletiyle kamu kaynaklarının her geçen yıl daha fazla heba edilmesi ve akla ziyan, anlamsız-gereksiz (havaalanı vs.) yatırımlarla millî ekonominin adeta yerle bir edilmesi de cabası...
Dünya ülkeleri içerisinde belki de en çok Türkiye enflasyonun bir girdap halinde, her yıl daha fazla insanı içine çekmesi açısından kahredici bir manzara sunmaya devam ediyor...
Peki, iktidarın hayalperest iddialarına ve yoksulluğun paslı kıskaca dönüştüğü vahim gidişat karşısında, toplumun bir kesimindeki tuhaf sessizliğe, duyarsızlığa ve hatta yandaş medyadaki gibi gaflet şakşakçılığına ne demeli?..
UMUDU ÇÜRÜTEN İDDİALAR...
Ülke enflasyon ateşinde kavruluyor da; bu sıkıntılı ve giderek işkenceye dönüşen çarpık ve beceriksiz ekonomi politikaları dövize zirve yaptırırken, vurgunculuk en çok da gıda maddelerini fahiş oranlara yükseltirken (hiçbir şey olmamış gibi) ahval ve şeraiti izlemekten başka bir şey yapmayan AKP iktidarı ne diyor acaba?..
Maliye Bakanı Nureddin Nebati''nin son olarak (toplumun yüzde 90''ının anlamını bile bilmediği tuhaf ekonomik terimlerle, ne dediği anlaşılmayan) bir konuşma yapması bir tarafa, Erdoğan''ın o kadar net söylediği sözler var ki, bunlar da ne yazık ki umut vermezken, milyonlarca insanı şaşırtmaya devam ediyor...
Üstelik sadece umutsuzlukla da tarif edilemiyor Erdoğan''ın enflasyonla ilgili önceki gün söyledikleri...
"Hesap kitap nasıl tutacak, bu gidişat nasıl olacak" şeklinde milyonlarca insanın kafasında sorulara da yol açıyor AKP liderinin hayal gibi gelen ekonomiyle ilgili acayip iddiaları...
Yabancı ülkelerin yüksek faiz politikasından yakınıyor cumhurbaşkanı...
Ve Erdoğan bir taraftan da enflasyonu düşüreceklerini iddia ediyor, "tüketicisine savaş açılan tek ülkeyiz" diyerek, iktidarın ekonomi politikalarını (dış müdahale iddiasıyla) haklı çıkarmaya çalışıyor...
Üstelik Erdoğan''ın bu sözleri; "Tüketici dostu dönem başladı", "Enflasyonu şaşırtıcı hızla düşüreceğiz", "Özgün modelle enflasyonu yeneceğiz", "Yeni ekonomik modelin doğruluğu ispatlandı" ve "Enflasyonu yine biz düşürürüz" şeklinde, ülke gerçekleriyle adeta alay eden tuhaf başlıklarla yandaş medyaya yansıdı...
Oysa toplumun büyük bölümünün neredeyse makarna bile alamaz hale geldiği bir dönemde; AKP iktidarının umut iddialarının, yandaş medyanın toz pembe manzaralar çizmesinin, ekonominin düzeleceği ile ilgili hayali manşetlerin nafile çabalar olduğu çarşıdan-pazardan, bankalardaki kredi bataklarından, icra dairelerindeki milyonlarca dosyadan çok net anlaşılıyor...
Bir de muhalefetin ve muhalefet medyasının dile getirdiği sarsıcı raporlar, gerçekler var ki, bir yandan AKP''nin iddialarını kökten çürütüyor, bir yandan da ekonomideki gidişatla ilgili umutsuzluğun nasıl derinleştiğine dikkat çekiyor...
ASIL TABLODA YIKIM VAR...
AKP karşıtı medyaya yansıyan raporlar, açıklamalar, haberler bir yandan ülkedeki sosyo ekonomik çarpıklığa ayna tutuyor, diğer taraftan da derinleşen kaosun vahim gerekçelerine dikkat çekiyor...
İşte "Bankalar kredi musluklarını kapattı" şeklindeki haberler dün yine gazete manşetlerindeydi...
AKP iktidarındaki vahim israfa dikkat çeken bir haber ise "Sarayın sağlık giderleri yüzde 2160 oranında arttı" başlığıyla yansımıştı bir gazeteye... Bu arada yabancıların sağlık giderleri için harcanan yüz milyonlarca liranın da bütçeyi sarstığı yazılmıştı dün...
İşte TÜİK''in 2022 Ağustos ayına ilişkin "Hizmet-Üretici Fiyat Endeksi"nin bir ay öncesine oranla yüzde 4.89, bir önceki yıla göre de yüzde 97.20 arttığına dikkat çekilmişti gazetelerde...
Ve bir başka habere göre, Türkiye''nin dış ticareti Ağustos ayında 11.2 milyar açık vermiş...
Sanayicinin gazına son 6 ayda yüzde 216 zam yapıldığına ilişkin haberler de sıradanlaşmıştı dünkü gazete sayfalarında...
Ve yılın ilk 8 ayında dış ticaret açığı, geçen yıla göre, yüzde 146 artarak 73 milyar dolara çıkmış...
Medyaya sürekli olarak yılbaşından itibaren elektriğe-doğal gaza büyük zamlar geleceğine ilişkin haberler yansırken ve kış ayına girerken gıda maddeleri ve özellikle et fiyatlarında büyük artışlar yaşanacağına vurgu yapılırken, muhalefet medyasına da yansıyan raporlar ışığında sormak gerekiyor;
Dövizin zirve yaptığı, enflasyonun durdurulamadığı, piyasa vurgunculuğunun engellenemediği, ihracatta açığın büyüdüğü ve zamların yağmur gibi yağdığı bir ülkede, umutsuzluk giderek artarken enflasyon nasıl düşürülecekmiş acaba?..
Enerji Bakanlığı''nın, "Duş alırken kum saati kullanın, saçlarınızı kurutma makinesi yerine havluyla kurutun, 4 dakikadan fazla duş almayın" gibi komik tavsiyeleriyle enflasyon düşürülecekse, vah bu ülkenin haline!..
Velhasıl yalnızca yalanlar, saçmalıklar, tuhaflıklar, hayaller ülkesi olmadı Türkiye, aynı zamanda komediler memleketi de oldu ki, buna sebep olanlar halen iktidarda, toplumun bir kesimi ise halen gaflette...