Bahar yorgunluğunun sıcak havaların yeni başladığı dönemde, güneşli günlerde hissedilen tembellik veya huzursuzluk hali olarak tanımlayan İstanbul Topkapı Üniversitesi Psikoloji bölümü Dr. Öğr. Üyesi ve Uzman Psikolog Nesrin Duman, bahar yorgunluğunun etkilerini ve çözüm önerilerini anlattı.
Bahar yorgunluğuna dair bilinmesi gerekenleri anlatan Dr. Öğr. Üyesi ve Uzman Psikolog Nesrin Duman, en çok da kadınlarda görüldüğünü belirtti.
Duman, “Sabah kalkmakta zorlanıyor, gün içerisinde enerjinizin düştüğünü hissediyor, eklem ve kas ağrıları mı yaşıyorsunuz. O zaman siz de bahar yorgunluğu yaşayanlardan olabilirsiniz” dedi.
‘KADINLARDA DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR’
Psikolojik bakış açısıyla bahar yorgunluğunu, çatışan duyguların bir kombinasyonu olarak tanımlayan Dr. Öğr. Üyesi Duman, “İnsanlar bu mevsimsel geçiş sürecinde rahatlık/konfor, sıcaklık ve yenilenme duygusu ile cana yakınlık ve gayret eksikliği duyguları arasında çatışma yaşayabilir. Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu (SAD) olarak adlandırılan bir klinik tanı kategorisi bulunuyor. Büyük çoğunluğu kadın olan SAD hastaları için bahar yorgunluğu özellikle belirgindir. Bu veriye göre bahar yorgunluğu kadınlarda daha çok görülür diyebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
6 AYDAN FAZLA SÜRERSE DİKKAT!
Bahar yorgunluğunun depresyona dönüşmesi süreci hakkında da bilgiler veren Dr. Öğr. Üyesi Nesrin Duman, “Kış aylarında hepimiz kolektif bir hüzün hali içerisinde oluruz. Bahar geldiğinde her şeyin iyileşeceğine inanırız. Ama bu hemen olmadığında insanlar mutsuzluğa düşerler hatta hüsran yaşarlar. Çevredeki kişilerin güzel havanın tadını çıkardığını gördüklerinde, artan bir yalnızlık ve umutsuzluk duygusu hissederler. Bu duygular depresyon ile karıştırılabilir. Depresyon tanı kriterleri ve depresyon tanısı için süre (6 ay) farklıdır. Karıştırılmamalıdır. Bu ayrımı yapabilmek için kendinizi gözlemlemeli, değişimleri fak etmelisiniz” diye konuştu.
‘YAPMAK İSTEYİP DE YAPAMADIKLARIMIZ ENERJİMİZİ DÜŞÜRÜR’
Dr. Öğr. Üyesi Nesrin Duman, bu alanda yapılan araştırmalara dikkat çekti. Duman, “Değişen mevsimle birlikte biyolojik dengemiz ve hormonlarımız değişir. İşlerimizle daha az ilgilenmek isteriz. Bunun yerine gezmek, keyif yapmak isteriz. Bunları yapabilmek uyumlanmamızı artırır. Ama yapamamak adaptasyon sürecimizi zorlaştırır” ifadelerini kullandı.
‘NİSAN AYINDA OLUMSUZLUKLAR PİK YAPIYOR’
“Nisan ayında depresyon ve alkolizm oranlarının pik yaptığı, riskli bir ay” diyen Duman “Bu geçiş sürecinde zorluk yaşayan kişilerin yalnız olmaması önemlidir. Aile ve arkadaşlarınızla yaşadığınız duyguları paylaşın. Kendinize, yaşamınıza ve geleceğinize dair katastrofik yani yıkıcı düşüncelere kapılmayın. Uzmanlarla iletişime geçin, sorularınızı sorun. İntihar düşünceleri var ise, alkol-madde kullanımı baş gösteriyorsa bu acil durum işaretidir. Lütfen vakit kaybetmeden destek alın” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Nesrin Duman’a göre geçiş sürecini kolaylaştırmanın bazı yolları:
“Kendimizle organize olmalıyız, kendimizi daha iyi anlamalıyız ve kendimize stratejik yaklaşmalıyız.
Eğer siz bu geçiş dönemlerinde endişe veya kargaşa yaşama eğiliminde biriyseniz; yılın bu zamanında kendinize nasıl, özellikle iyi bakacağınız konusunda kişisel bir plan/takvim yapın. Egzersiz rutininizi sağlıklı olacak şekilde yönetmeyi planlayın.
Bu süreci tek başınıza yönetemeyeceğinizi düşünüyorsanız, destek alın. Kendiniz için destek almak gerçekten de güçlü bir adımdır.
Duygu takvimi oluşturabilirsiniz. Sabah, öğle, akşam hangi duygu durumunda olduğunuzu emojileri kullanarak haftalık takvimde işaretleyebilirsiniz. O duyguya neden olan bir olay varsa bunu da yazabilirsiniz. Farkındalık kazanmanız için duygu takvimini karşınızda görmek iyidir. Böylece kendinizi sakinleştirdiğinizde, her yıl mevsim geçişlerinde yasadığınız bu kalıbı tanırsınız ve neden bu şekilde hissetme eğiliminde olduğunuzu anlarsınız.”