Havadan inen terör ve Mersin saldırısı!!!
PKK''nın eylem için şehre indiği son olay iki yıl önce yaşanmıştı...
O dönemde iki militanı İskenderun şehir merkezine sevk eden terör grubunun bölgeye gelişi de çok şaşırtıcıydı...
PKK ilk kez kara ve deniz yolunu kullanmadan ulaşmıştı Amanos''lara!!!
Bu sızma güvenlik güçlerini bile çok şaşırtmıştı...
Çünkü teröristleri Suriye''den İskenderun''a ulaştıran bir tuhaf araç örgüt tarafından ilk kez kullanılmıştı...
PKK''nın eylem tarihinde ilk kez bir grup terörist 28 Eylül ve 10 Ekim 2020''de ikişer kişi taşıyan "paramotor" adlı hava araçlarıyla Suriye''nin Münbiç kentinden havalanarak Amanoslar''a inmişti...
Bu durum sadece PKK''nın akıllara durgunluk veren sızma taktiklerini değil, devletin o bölgede kara ve deniz yolundan sızmalara karşı nasıl etkili önlemler aldığını da ortaya koymuştu...
Peki; PKK''nın Amanos ısrarının arkasında ne vardı ve örgüt oraya nasıl gelmişti?..
1991 yılında Erzin ilçesi kırsalında dolaşan köylülerin ormanda bulduğu bir "sırt çantası"nda ele geçirilen CD ve notlar PKK''nın Amanoslar''daki varlığını ilk kez ortaya çıkarmıştı...
Amanoslar''a sızan militanlar bölgede onlarca eylem yapmış, askerleri, polisleri şehit etmiş, köylüleri (hatta ajan oldukları gerekçesiyle kendi arkadaşlarını) öldürmüş, yol kesmiş ve şantiyeler basmıştı...
Örgüt bölgede yoğunlaşınca, Amanos Dağları''nı sadece yaralı teröristlerin tedavi ve dinlenme alanı olarak değil, Akdeniz Bölgesi''ndeki eylem zincirinin merkezi olarak da kullanmaya başlamıştı...
Bölgede 1991 yılından 2020''ye kadar sürdürülen operasyonlarda 100''den fazla PKK''lı etkisiz hale getirilmiş en az 200''ü de yakalanmıştı...
İşte Paramotor''la uçarak indikleri Amanoslar''da barınan son iki terörist de, 27 Ekim 2020''de İskenderun merkezinde bomba patlatarak panik yaratmış, uzun bir kovalamacanın ardından çıkan çatışmada etkisiz hale getirilmişti...
"SIRT ÇANTASI" VE OLAYLAR...
PKK işte bu olaydan iki yıl sonra (28 Eylülde) örgütün bir zamanlar yoğun taban bulduğu Mersin''de harekete geçti...
Akşam saatlerinde Mezitli ilçesindeki Tece Polisevi''ne yaklaşan 2 kadın terörist kapıdaki polislere uzun namlulu silahlarla ateş açtı...
İki polis memuru ve bir bekçi ile çatışan PKK''lılar''dan biri yaralanınca, ikisi birden "sırt çantası"da bulunan patlayıcıları infilak ettirerek olay yerinde parçalanarak öldüler...
PKK''nın geçmiş yıllarda çok sayıda eylem yaptığı ve neredeyse her ay örgütün şehir birimleri ve KCK yapılanmasına yönelik operasyon düzenlenen Mersin''deki bu saldırısı çok sarsıcıydı...
Çatışma sonrası üzerindeki bombayı patlatarak parçalanan teröristlerden Dilşah Ercan''ı "tutuklu gazeteciler" arasında gösteren bir raporun bundan 8 yıl önce CHP tarafından hazırlanmış olması Mersin saldırısından sonra tartışma yarattı, yandaş medya CHP''yi hedef aldı...
İşte o raporda, Ercan''la birlikte ele geçirilen "sırt çantası"nın güvenlik birimleri tarafından "suç aleti" olarak yazıldığına da dikkat çekilmişti...
Sarsıcı bir rastlantıdır ki, Dilşah Ercan''ın ölümüne de sırtındaki çantadayken patlattığı bomba yolaçmıştı...
Ancak Tece saldırısındaki asıl sarsıcı olay çanta üzerinden üretilen bağlantı değil...
PKK''nın sıklıkla operasyona uğradığı bir kentte rahatlıkla eyleme girişmesinin ardındaki gelişmeler sorgulanmalı...
Çünkü sadece metropollerde ve Güneydoğu''da değil, Kuzey Irak içlerinde, hatta Suriye sınırında yaklaşık 4 yıldır yoğunlaştırılan operasyonlarda PKK''nın nefes alamaz hale geldiğini yalnızca İçişleri Bakanı Süleyman Soylu değil, örgütü yöneten Murat Karayılan''ın gazetelere yansıyan telsiz konuşmalarındaki ifadeleri de ortaya çıkarmıştı...
Karayılan, yoğun operasyonların örgütün militan yapısını erozyona uğratırken, aynı zamanda eylem kabiliyetini de önemli ölçüde engellediğinden yakınmıştı...
Peki; PKK, Mersin gibi bir kentte polisevine saldırı gibi oldukça riskli eyleme nasıl ve neden girişti?..
TECE NİÇİN HEDEF SEÇİLDİ?..
Aslında Mersin saldırısı, eylem açısından sıkıntı çeken örgütün, bir yandan ayakta durduğunu ifade etmeye çalışması diğer yandan da tabana moral vermek istemesinden de kaynaklanmıyor...
Asıl mesele, devletin Doğu kırsalından Suriye''ye kadar yürüttüğü terörle mücadelenin yanı sıra, istihbarat birimlerinin katılımıyla sürdürülen nokta operasyonlarında PKK''ya vurulan darbeler...
Son 4 yılda 50''den fazla üst düzey PKK''lı nokta operasyonlarında ya öldürüldü ya da yakalanarak Türkiye''ye getirildi...
İşte PKK''lılar Mersin saldırısıyla bir yandan halen Türkiye içerisine sızabildiklerini ve en riskli eylemleri yapabildiklerini ifade etmeye çalıştı, diğer yandan da sınır ötesindeki nokta operasyonlarına misilleme yapmak istedi...
Oysa örgütün "özel kuvvetler" olarak bilinen ve "fedai grubu" olarak da tanımlanan elemanlarının azaldığı bir dönemde, PKK''nın Mersin gibi bir kente, çok riskli bir eyleme kadın militanları yönlendirmesi, aslında eylemsellik ve kadrolaşma açısından zayıflamaya başladığını da gösterdi...
Polis Mersin ve çevresinde son 5 gündür iki militanın şehre nasıl sızdığını, eyleme nasıl sürüklendiğini, perde gerisinde hangi başka planlar-bağlantılar olduğunu çözmek için operasyonlarını sürdürürken, 50''den fazla kişiyi gözaltına aldı...
Bu gözaltılar sadece Suriye''den planlandığı saplanan Tece saldırısının nasıl gerçekleştirildiğini değil, başka saldırı ihtimallerini de ortaya çıkartacak...
Hiç kuşkusuz geçmiş deneyimler ve örgütün benzer eylemlerde zincirleme yöntemlere başvurmuş olması da gösterdi ki, PKK''nın Tece Polisevi''ne yönelik saldırısı münferit bir eylem olarak kalmayabilir...
Çünkü hem Doğuda, hem de Irak ve Suriye içerisinde iyice sıkışan PKK''nın sansasyon yaratacak benzer eylemlere başvurmaktan başka çaresi kalmamış görünüyor...
Türkiye Cumhuriyeti''ne sürekli "T.C" diyen bir örgütün, adı "Tece" olan bir polis birimini hedef alması da, devlete kafa tutma çabasının "özel seçilmiş" bir ironik yansımasından başka bir şey değil!..