Hasan Pulur ve Orta Doğu teşhisi
Aslında üstad Hasan Pulur’un, Milliyet’te yayınlanan köşe yazısı, son kitabım “Orta Doğu’nun Kara Kutusu” hakkında Yeniçağ’daki köşemde bahsetmeme kararımı bozmuş bulunuyor.
Çünkü Pulur, kitabın eleştirisini değil Türk dış politikasının içine düştüğü çaresizliği dile getiriyor.
Üstad Hasan Pulur’un yazısı gerçekten de her şeyi ifade ediyor.
“Orta Doğu’nun Kara Kutusu”nun haberi başlangıçta Yeniçağ, Habertürk ve Hürriyet’te fotoğraflı olarak kullanıldı.
Ayrıca; Rauf Tamer, Yalçın Doğan, Yalçın Bayer, Arslan Bulut, Metiner Sezer ve Doğan Heper gibi yazarlar, “Orta Doğu’nun Kara Kutusu”nu özenle işliyordu.
Babıali Magazin dergisinde; Akkan Suver, Engin Köklüçınar, Muzaffer Baca, Doğan Pürsün ve Zafer Atay’ın yazıları “Orta Doğu’nun Kara Kutusu”nun yanı sıra, yazarı Kenan Akın’ın değişik yönlerini de dile getiriyordu.
Bu arada, 24 Ekim 2014’te Milliyet Gazetesi’ndeki köşesinde “Orta Doğu’nun Kara Kutusu” başlığı altında yayınlanan üstad Hasan Pulur’un, olup bitenleri tam olarak teşhis eden değerlendirmesine de, “aynen” yer vermemiz gerekiyor:
“Kenan Akın, bizim kuşağın bir kademe aşağıda meslektaşımızdır.
Arap dünyasıyla o kadar çok içli dışlı olmuştur ki lakabı “Arap”a çıkmıştır.
Hangi Kenan?
- Arap Kenan.
* * *
Kenan Akın’ın kitabının adı “Orta Doğu’nun Kara Kutusu”ydu. Yaşadığımız günlerin hemen her ülkesine gitmiş, devlet liderleri ve halkla görüşmüştür.
Rahmetli Kaddafi’den Esad’a kadar rejimin adı ne olursa olsun Kenan Akın için önemli olan bu rejimin başındakilerdir.
* * *
Kenan Akın’ın kitabı 2013’te çıkmıştır. O tarihte “Türkiye’nin dış politikası kesinlikle rayından çıkmış” demektedir yani bugünün felaketlerini çok önceden görmüştür.
Bakın neler diyor:
“Arap Baharı safsatasıyla birlikte tehlikeli ve dikkatleri çektiğimiz buhran günbegün derinleşiyor. Özellikle Suriye ile olan gerginliğimizin boyutları her an daha hassas hale geliyor. Her şeyi bir yana bırakalım sayıları dokuz yüz bini bulan sığınmacıların durumu bile başımızı şimdiden ağrıtmaya yetiyor. Nitekim mayın tarlasında ölen mültecilerden tutun da ’askeri kamp’iddialarına kadar birçok gelişme Türkiye’ye hem fatura ediliyor hem de huzurunu bozuyor. Bu tür tehlikeli haberlerin doğru olmadığını temenni etmekle beraber uyarı olarak yayımlanması bile Türkiye’ye büyük zararlar verebiliyor. Aslında Suriye’deki iç çatışmanın daha aylarca sürebileceği sanılıyor. Yani hem mülteci dalgaları hem çeşitli suçlamalar veya iddialar Türkiye’yi bekliyor.”
* * *
Kenan Akın perşembenin geleceğini çok önce görmüş ama sözünü dinletememiş ki.
Tehlikenin rehavetine dikkatleri çekmeye çalışmış ama dinleyen kim?
O gün ki Esad dostluğu bugün ne hale geldi.
H H H
Kenan Akın’a göre en önemlisi, “Irak’ın kuzeyindeki Kürt oluşumunun alacağı mesafe, bu arada PKK’ya sağlanacak gücün karşımıza çıkışının hesap edilmesi gerekir”.
Böyle diyor Kenan Akın.
H H H
Tabii Irak’ta ve Suriye’de mezhep çatışmaları çok büyük bir sorun.
Üstelik uluslararası anlaşmalar sığınmacıları kabul etme yükümlülüğü getiriyor.
Ne var ki bazı Suriyelilerin başımıza bela olduğu gerçeği karşımıza çıkıyor.
Kenan Akın “Mısır’daki ihtilal, katliam ve çatışmalardan sonra Suriye daha önem kazanıyor” diyor.
Arap dünyasında ne kadar bilgili olduğu bu kitabın her satırında kendini gösteriyor. Demek ki kitabın adını seçmek çok isabetli olmuş:
“Orta Doğu’nun Kara Kutusu.”
Bir yıl önce gerçekleri böyle görüp yazana Arap demezler de ne derler?”
Üstad Hasan Pulur’un, gerçekçi tespitleri ve bunları korkusuzca kaleme alması, onun ne denli önce “gazeteci” sonra “yazar” olduğunu adeta ispatlıyor.
Hasan Pulur üstadın, sayfa ve satır aralarından, gerçekleri bulması ve fotoğrafını çekip kamuoyuna sunması çoğu meslektaşlarımıza bir “ders” niteliğini de taşıyor.