Haritada şekillenen Suriye!
Ilan Pappe “Ortadoğu’yu anlamak” eserinde Orta Doğu’da haritanın belirlenmesine ışık tutmaya devam ediyor:
“İngilizler ayrıldıktan sonra Filistin mandası (1918-1948) 3 ayrı jeopolitik yapıya bölündü: İsrail, Ürdün’e katılan Batı Şeria (1952) ve Mısır’ın kontrolüne giren Gazze Şeridi. Suriye toprakları, bir yandan Fransız İmparatorluğu’nun böl ve yönet politikası, öte yandan farklı etnik ve dinî grupların yerel istekleri yüzünden bölündü ve sonradan yeniden birleşti.
Lübnan ve Suriye’nin son sınırlarına, 1925’te Suriye’nin bağımsızlığı adına sahneye konulan, ama daha çok ülkedeki Dürzi cemaatin lideri Sultan el-Atraş’ın mezhepsel özlemleri yüzünden başlayıp başarısızlıkla sonuçlanan isyanın ardından karar verildi. Sonuç olarak, Suriye’nin batısı Sünni nüfusuyla birlikte, Hıristiyan, Dürzi ve Şiilerin çoğunluğu oluşturduğu Lübnan’a katıldı.
Toprakları eksilmiş Suriye’de Sünniler çoğunluk olmaya devam etse de Aleviler gibi diğer gruplar, Fransız otoriteler tarafından tercih edildiler ve azınlık statüsünde olmanın telafisi olarak sömürge yöneticilerinden en sonunda devlet olma hakkını devraldılar.
Filistin ve Suriye parçalanıp yeniden bölünürken, İran ve Türkiye bağımsızlık ve bütünlüklerini sağlamlaştırıyorlardı.
Birleşik Devletler, bağımsızlığa giden yolda kılavuzluk yapması gereken güç olarak, Suriye, Irak ve Filistin’de yaşayanların isteklerini anlamak amacıyla bir komisyon kurulmasını önerdi. Suriye yüzünden daha önce araları bozuk olan Fransızlar ve İngilizler, Orta Doğu’ya herhangi bir heyetin gitmesine engel olmaya kalkıştılar, İngilizler ve Fransızlar, Paris ve Londra’da sert tartışmalara devam ederken, King-Crane Komisyonu olarak atanan Amerikan heyeti, orada yaşayanların tercihlerini öğrenmek üzere Orta Doğu’ya doğru yola çıktı.
Komisyon, Filistin’deki Araplar ve Yahudilerin yanı sıra Suriye ve Lübnan’da yaşayanlarla da görüştü ama Irak’a gitmedi.
Komisyon görüşmeler sonucunda, Lübnan ve Filistin’i de kapsayan Büyük Suriye Arap Devleti kurulmasını, Faysal’ın kral olmasını ve Birleşik Devletler’in ya da ikinci seçenek olarak Büyük Britanya’nın manda yetkisini alması gerektiği sonucuna vardı.
Komisyon üyelerinin çoğu, Siyonist programın Arap devleti içinde yayılmış Yahudi cemaati ile sınırlı kalacak şekilde önemli ölçüde kesintiye uğramasına destek verdi.
Rapor, Ağustos 1919’daki Barış Konferansı’na sunuldu ama diplomatların İngiliz ve Fransızların amaçlarına ters düştüğü yönündeki düşünceleri yüzünden yayınlanmadı.”
Orta Doğu gerçekten de çok karışık bir yapı arz ediyor.