Hangi kelimeler Türkçedir?
Cumhuriyet tarihinde bir öz Türkçe-yaşayan Türkçe tartışması yaşanmıştır. Özellikle 1960-1980 yılları arasında bu tartışma çok şiddetlenmişti. Pek çok konuda olduğu gibi dil konusunda da aydınlar ikiye ayrılmıştı. İstisnaları olmakla birlikte, kendilerini milliyetçi veya muhafazakâr olarak kabul edenler yaşayan Türkçeci idiler. Buna karşılık -yine istisnalar olmakla birlikte- kendilerini solcu, sosyalist veya devrimci olarak kabul edenler öz Türkçeci idiler. 1980'den sonra bu tartışma gittikçe hızını kaybetti. Artık aydınlarımız bu konuda kavga etmiyor. Kullanılan dilde de belli ölçüde bir istikrar ortaya çıktı.
Fakat son zamanlarda bazı aydınların ve gençlerin konuyu yeniden tazelemeye çalıştıklarını görüyorum. Bazı çevrelerde yeniden, sadece öz Türkçe sözlerden oluşan denemelere girişiliyor. Herhangi bir zorlama olmadığı sürece elbette herkes ve her çevre istediği sözleri kullanabilmelidir. Bir yazarın veya şairin ilk defa kullandığı bir kelime toplumda genel kabul görürse dilin malı olur.
Bu tür denemeleri görünce, "Türkçe" kavramından ne anlaşılması gerektiği üzerinde durmak ihtiyacını duydum.
Dil bilimine göre bir kelimenin, herhangi bir dilin malı sayılması için o kelimenin, o dilin sahipleri tarafından kullanılıyor olması gerekir. Yani "köken" değil, "kullanım" esastır. Bu kuralı Türkçeye uygularsak, evde, sokakta, iş yerinde Türkçe konuşan insanların kullandığı her kelime, kökeni ne olursa olsun Türkçedir. Tabii birkaç kişinin veya bazı dar çevrelerin kullandığı kelimelerden bahsetmiyorum; çoğunluğun kullandığı kelimelerden bahsediyorum. Söz gelişi bu paragrafta kullandığım "kelime, mal, sahip, taraf, sokak, insan, her, tabii, bazı, bahsetmek, paragraf" kelimeleri kökence Türkçe olmamalarına rağmen Türkçenin malıdırlar, Türkçedirler.
Dil biliminin bu ilkesini açıklamak çok kolaydır. Elinize herhangi bir İngilizce-Türkçe sözlük alınız; "pencil, book, table" kelimelerinin Türkçe karşılıklarını arayınız; sırasıyla "kalem, kitap, masa" kelimelerini göreceksiniz. Yahut bir Fransızca-Türkçe sözlüğe bakınız; "crayon, livre, table" kelimelerinin Türkçe karşılıklarını arayınız; yine "kalem, kitap, masa" kelimelerini bulacaksınız.
Elinizdeki sözlüklerin adlarına bir daha bakınız; adlarının "İngilizce-Türkçe" veya "Fransızca-Türkçe" olduğunu göreceksiniz. Eğer "kalem, kitap, masa" sözleri Türkçe olmasaydı bu sözlükler İngilizcedeki, Fransızcadaki veya herhangi bir dildeki o kelimelerin Türkçe karşılıklarını "kalem, kitap, masa" diye verirler miydi?
Bir deneme daha yapalım. Mesela bir İngiliz'e "kalem, kitap, masa" kelimelerinin Türkçe karşılıklarını "yazgıç, betik, durut" diye öğretelim. Türkçeyi öğrendiğini düşünen İngiliz de İstanbul'a gelse ve "Ben betiklerimi yazgıçla durutta yazıyorum." diye bir cümle kursa bunu Türkler anlayabilir mi? Peki, Türklerin anlamadığı bir dile Türkçe diyebilir miyiz?
Tekrar söylüyorum. İnsanlar "yazgıç, betik, durut" gibi kelimeleri kullanmakta elbette serbesttir. Bu kelimeler zamanla çoğunluk tarafından kullanılmaya başlanabilir, böylece dilin malı hâline de gelebilir. Nitekim böyle kelimeler vardır. Mesela benim bu yazıda kullandığım "kural, ilke" gibi kelimeler böyledir. Üstelik bu kelimeler Türkçenin kurallarına aykırı olarak türetilmiş kelimelerdir. Ancak sözünü ettiğim dil bilimi ilkesi, "köken"e bakmadığı gibi "kural"a da bakmaz, "kullanım"a bakar. Nitekim 19. yüzyıl sonlarında yazılmış birçok "galat" (yanlış) sözlükleri vardı. Ölçünlü (standart) Türkçeyi kullanan insanlar, hiç düşünmeden bu sözlüklerdeki yüzlerce "galat" kelimeyi dillerinin malı olarak rahatça kullanıyorlardı. Bugün de özgün biçimleri "mümkin, müşkil, mahabbet" olan kelimelerin, "galat" sayılan "mümkün, müşkül, muhabbet" biçimlerini kullanmaya devam ediyoruz. Dil bilimine göre doğru biçimler artık bunlardır.
Türk'ü düşünmek, Türkçeyi düşünmek güzeldir. Türkçe için denemeler yapmak da güzeldir. Ama Faruk Nafiz'i anlamak, Şehriyar'ı, Bahtiyar Vahabzade'yi, Süleyman Çolpan'ı anlamak da güzeldir. Ve sanıyorum ki Türk'ü, Türkçeyi düşünenler için onları anlamak gereklidir de. Onların kullandığı kelimeleri Türkçe değildir diye dilden atarsak onları nasıl anlayacağız?