HALKIN İÇİNDEN GELEN LİDER: ATATÜRK

HALKIN İÇİNDEN GELEN LİDER: ATATÜRK

Çıktığı ulusal bağımsızlık yolculuğu sırasındaki ilk amacı halkı kazanmaktır

Selanik’ten Manastır idadisine geçtiği yıllarda azınlıkların kaynaşması vardı. Azınlıklar bağımsızlık istiyorlardı. Mustafa Kemal Manastır Askerî İdadisi’ndeyken 1897 Türk-Yunan savaşı da patladı. Savaşın Manastır’daki yankıları Mustafa Kemal’de de heyecan uyandırdı ve tartışmalara katılarak hitabetini ve edebiyata ilgisini geliştirdi.
19 Mayıs 1919’da Samsun’dan başlayan özgürlük yolculuğu sırasında Mustafa Kemal zaman zaman bindiği Mercedes-Benz marka otomobilden inerek halkla, çiftçilerle söyleşir, sorular sorar. Bu söyleşiler kurtuluş savaşı stratejilerinin ilk verilerini oluşturmaktadır. Onun ulusal bağımsızlık yolculuğu sırasındaki ilk amacı halkı kazanmaktır. Çünkü ulusal bağımsızlık hareketi bir halk hareketi olacaktır. Bunun için öncelikle ulema, tarikat şeyhleri, eşraf gibi halkın önde gelenlerini kendi amacına inandırmaya yönelir.
Amasya’da halkı, hem İstanbul hükümetine hem de işgalcilere karşı ayaklanmaya çağırır. Çünkü o günkü koşullar bunu gerektirmektedir. Böylece Milli Mücadele’nin ilk halk direnişi Amasya’da başlar. Direnişin ilk prensipler belgesi de Amasya Kararları adıyla kaleme alınır.
Kuvayı Milliye hareketinin iki yönünden biri bir örgütlenme düşüncesi ise, diğeri de bir halk hareketi oluşudur. Mustafa Kemal bu düşünceyi ilk kez Erzurum Kongresi beyannamesinde dile getirir: “Kuvayı milliyeyi amil ve iradei milliyeyi hakim kılmak esastır.” Mustafa Kemal’in hedefi yalnızca halkın egemenliğidir. Halktan oluşan ordu ile silâhlı halk grupları olan çeteler birbirinden çok farklıdır. Bu nedenle Mustafa Kemal halkı örgütleyip, düzenleyip disipline ederek sömürgecilere karşı konulabilecek orduyu elde etmeye çalışmıştır. Tokat’tan Sivas’a geçerken ordudan azledildiğini öğrenmesine karşın onun halkı kavrayan gücü, halkın çarıkla ülkenin son kayasını savunmak için yollara dökülmesine yetmiştir.
Mustafa Kemal’in halkla olan iletişimi ve onlarla kullandığı ortak dil o kadar güçlüdür ki; iletişim süreçlerinin yoğunluğu ve yöntemlerin çokluğu işgalcileri bile şaşırtmakta, telaşlandırmaktadır. Samsun’da görev yapan İngiliz yüzbaşı Hurst, 12 Haziran 1919’da Mustafa Kemal hakkında verdiği raporda şunları söylemektedir: “Çevredeki kasabalar ve ötesiyle kurduğu telgraf iletişimi öylesine büyük boyutlu ki, neredeyse telgrafhaneyi tekeline almıştır.” 
Kendisinin de bir parçası olduğu halkı en duyarlı noktasından kavrayabilen Mustafa Kemal, kendi çabasıyla bir halk önderi olduğu gibi, halkın içinde de halktan bir önder olarak efsaneleşmiş, her gittiği yerde halk tarafından coşkuyla, içtenlikle, görkemli törenlerle karşılanmıştır. Sivas Kongresi’nden sonra Ankara’ya gelirken Ankara’dan kilometrelerce önce onu, saf saf dizilmiş halk toplulukları karşılamıştır. (Devam edecek)