Halk mahkemesi kurun o zaman!

İşimize gelmediğinde "yargıyı rahat bırakın, siyaset yargıya müdahale etmesin", işimize gelince, gönlümüzden geçeni ifade edince, duygularımızı okşayınca da "biri buna dur demeliydi", "isabet oldu" olmaz.

Yargı, yargılananın kimliğinden, suçun niteliğinden, konjonktürden ve hatta milletin hislerinden ayrı olarak her durumda bağımsız olmalıdır.

***

Bu girizgâha ihtiyaç duymamın nedeni, Başbakan Binali Yıldırımın dün aslen çoğumuzun duygularını okşayan konuşması.

Yıldırım, 15 Temmuz ihanetiyle ilgili olarak Adalet Bakanı'na hitaben "görüntülerde insanları öldüren, insan üzerine bomba atanlar, bunun itiraf edenler, her türlü delili elde olanlar ayrı bir paket halinde neden yargılanamaz, vatandaş bana soruyor. Ben de size soruyorum" derken bana göre de haklıydı.

"Milletin vekili" sıfatıyla da, hükümetin başı olarak da böyle bir "soru sormak" da hakkı.

Lakin sonraki cümleleri, "Bunları ayrı yargılayın, bunlarla ilişkili olanları da ayrı yargılayın vatandaşın bir yüreği soğusun. Vatandaş idam idam diye niye diyor. Sonuç görmek istiyor" derken kullandığı emir-talimat kipleri sakıncalı.

O gece milletini kurşunlayan, bombalayan katillerin derhal ve ayrı yargılanması, Başbakan'ın verdiği örnek üzerinden gidersek idam edilmeleri şahsen beni de memnun eder, ama bir hukuk devletinde, mahkemeler, sırf beni memnun etsin diye vermez, veremez hükümlerini.

Toplumun adalet talebinin karşılanması önemlidir, verilen hükmün kamu vicdanında karşılığını buluyor olması mühimdir. Fakat, bir hukuk devletinde "vatandaş idam idam diye inliyor diye" bunu tatmine dönük vermez, veremez mahkemeler hükümlerini.

***

Vatandaş sonuç görmek isteyebilir.

Ancak, sırf vatandaş sonuç görmek istiyor diye mahkemeler soruşturmalarını eksik bırakamazlar, sırf vatandaş sonuç görmek istiyor diye mahkemeler kalem kıramazlar…

Bunlardan da tehlikelisi, sırf vatandaşın sonuç görmesi bir kısım siyasi için hazine değerinde propaganda malzemesi olacak diye mahkemeler bu tip politik talimatların gereğini yerine getirmezler!

Böyle olacaksa hukuk mahkemelerine ne gerek var;

Kurun halk mahkemelerini millet çeksin istediğinin ipini, soğusun yüreği!

Hiç olur mu!

***

Hani derler ya "bir elime geçirsem" herhalde en ağırı neyse o cezayı vermek isterim devlet içinde devlet yapılanmasına gidip Cumhuriyetin bütün kurumlarını çürütenlere; en ağırı nasılsa öyle muamele etmek isterim. Ama benim isteklerim değil yasalar üzerinde yükselir hukuk devleti.

Bugün "gönlüme göre" diye yargıya müdahaleye ses etmezsem, yarın başkalarının gönlüne göre olan müdahaleleri de eleştiremem, yüzüm olmaz.

Bu sebepten dolayı;

Vicdanen aynen sizin gibi hissediyorum Sayın Başbakan…

Ve fakat bütün diğer yargılamalar da, "FETÖ" eksenli yargılama da milletin hislerinden önce Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve evrensel hukuk ilkelerine sonuna kadar uyularak, "adil", "şaibesiz" yürütülmeli ki, hukuksuzluk-adaletsizlik kısırdöngüsünde yarınlarda daha beter incinmesin milletin hisleri.

***

Geç kalan adalet, adelet değildir

-------

Başbakan doğru söyledi;

"Geç kalan adalet adalet değildir."

O nedenle…

Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu'nun şiirindeki gibi;

"Adalet gecikmez tez verilmeli!"

İktidar madem "geç" de olsa (şu an itibarıyla "hadi" dese bile "adil" olamayacak aslında) bunun idrakine varabildi, sormak isterim:

- 5 yıldan uzun süren…

- Kimi sanıkları 5 yıla yakın cezaevinde kaldıktan sonra pardon ile, kimi sanıklarıysa ölüme tahliye edilen…

Ergenekon namlı Ümraniye Davası'nda yeniden yargılama için ne bekleniyor?

Terör gibi adaletin seyrini, kimin payına hangi hükmün düşeceğini de referandum sonucu mu belirleyecek yoksa!

***

En gösterişli mezar yeri

--------

Söylerken de, dinlerken de gurur verici:

"Biz çocukken adalet mülkün temelidir diye sağda solda gördüğümüzde 'demek adliyeleri bu yüzden bodrum kata yapıyorlar' derdik. Ama Allah'a şükür bugün adliye sarayları bulundukları ilin, ilçenin en gösterişli binaları haline geldi."

De…

Geldi de ne oldu?

"Adalet" eksenli bütün diğer şikayetleri bir yana bırakayım, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir savcısı, Rahmetli Mehmet Kiraz, o "bulunduğu ilin en gösterişli binası"nda katledildi.

***

Saygıya değer

-------

Dünya "Evet" diyen ünlülere güzel; gelsin işler-güçler. Onlar artık görünmez bir dokunulmazlık zırhına sahipler.

"Hayır" diyeceğini ilan eden ünlülere gelince…

Bana göre onlar, bu süreçte maddi-manevi başlarına gelebilecek her şeyi göze alma cesareti gösterebildikleri için bile (Sıla örneği var neticede önlerinde) saygıya değerler…

Ve onların bu "iradi duruşu"na saygı duymak için "hayırcı" olmaya gerek yok "insan" olmak kafi!

Yazarın Diğer Yazıları