Bugüne kadar yazdığı kitaplar, hazırladığı radyo-TV programları, kaleme aldığı radyo tiyatroları ve söyleşilerle halk bilim ve kültürüne çok değerli katkılarda bulunan Ahmet Özdemir kalıcı eserler vermeyi sürdürüyor. Özdemir 1948 yılında Sivas'ın Şarkışla ilçesinde doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Düzeltmenlikten genel yayın müdürlüğüne kadar gazetecilik mesleğini icra etti. 1989 yılında Basın İlan Kurumu'na geçti. Çeşitli ödüller kazandı. Çoğunluğu TRT'de olmak üzere "Folklor Penceresi", "Cönklerden Günümüze Halk Şairlerimiz", "Cumhuriyetimiz Şiirimiz", "Bir Şiirdir Yaşamak", "Geleceğimizi Aydınlatanlar", "Bir Türküdür Yaşamak", "Radyo Sanatçıları Halk Konserleri", "Türkü Sevdalıları" gibi birçok radyo, TV programları ve dizilerinin metin yazarlığını yaptı. 2010 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetimi'ne seçildi. 2011'de Basın İlan Kurumu Genel Kurul Üyesi oldu. Halen köşe yazarlığı ile birlikte, çeşitli gazete ve dergilerde yazın hayatını sürdürmekte. Özdemir'in halk kültürümüze armağan ettiği 5 kitabını şöyle sunuyor:
Dadaloğlu: Gavurdağı ve Ahır Dağı yörelerinde yaşamış olan Dadaloğlu Çukurova'yı, Toroslar'ı, Orta Anadolu'yu dolaştı. Orta Anadolu'da bitmek bilmeyen aşiret kavgalarını ve aşiretlerin Osmanlı Devleti ile savaşlarını duru ve yalın bir dille, şiirlerinde anlattı, içinde yaşadığı toplumun sözcüsü oldu, onların duygularını, düşüncelerini yansıttı. Dadaloğlu, 1865 yılında yerleştirme (iskân) politikasına karşı, Türkmenlerin ayaklanışını destekledi. Bununla birlikte, duygu ve aşk konularını da aynı başarıyla işledi. Onda, Karacaoğlan'ın aşk ve doğa şiirlerindeki üstün yeteneği ile Köroğlu'nun yiğit ve kavgacı anlatımını birlikte görebiliriz.
Gevheri Hayatı, Sanatı, Şiirleri: Gelişim sürecini tamamlayan "âşık edebiyatı", 17. yüzyılda altın çağını yaşadı. Osmanlı topraklarında binlerce âşık yetişti. Halk şairleri "âşık", "kul", "öksüz" gibi sıfatlarla anılmaya başlandı. Bu dönemde, halkın sanat kültür zevki ve düzeyi de değişmişti. Şairler, kendilerini anlayacağına inandığı kitlenin gereksinimine göre şiirler yazma çabasına düştü. Bundan dolayı, halk şairlerinin divan şairlerinden, divan şairlerinin de halk şairlerinden etkilenmesi doğaldı. Bu etkilenişlerin ilk örneklerinden olan ve günümüze kadar varlığını koruyan sanatçılarından birisi Gevherî'ydi. Klasik Türk müziğiyle de ilgilenmişti. Nitekim Gevherî'nin kendi adıyla anılan bir müzik makamı olmuştu.
Dertli: II. Mahmud, âşıkları korumuş İstanbul'da halk şiirinin gelişmesi açısından, uygun bir ortam oluşmuştu. Bir ara gerileme gösteren âşık edebiyatı 19. Yüzyıl İstanbul'unda açılmaya başlanan semaî kahvelerinde yeniden canlanmıştı. Semaî kahvelerinde, başka müzik ve gösteri türleriyle birlikte, ünlü âşıklar da mâni, destan, koşma, dîvan, semaî, kalenderi gibi türlerde söylemekte, muamma çözmekte, atışmaktaydı. Bir dönem bu âşıklardan biri de, Bolulu Aşık Dertli olmuştu. Dertli, yaşadığı zamanlarda, bir yandan klasik edebiyat içinde yöreselleşme akımı artarken, öte yandan halk şiiri klasik Divan edebiyatı etkisine girerek, halktan ve halk zevkinden kopmaya başlamıştı.
Radyo Tiyatroları: Türk radyoculuğu 1927'de başladı. İlk radyo oyunları; İstanbul Şehir Tiyatrosu sanatçılarının naklen yayınlanan temsilleri veya mikrofon için hazırlanan temsillerdi. Radyo çok önemli bir iletişim aracıydı. Kısa bir süre sonra, radyolarla birlikte radyo tiyatrosu da düzenli yayınlanır oldu. Giderek radyo oyunu, radyo dinlemenin amacı haline geldi. Günlük haberlerin ve hafif müzik yayınlarının önüne geçti. Artık radyo için özgün oyunlar yazılmaktaydı. 1960'lı yıllarda radyo tiyatrosu, radyo yayınları içinde önemli yer tuttu.
Bir Uzun İnce Yol ki: Biyografik roman olarak 2006'da yazılan "Bir Uzun İnce Yol ki", Hasan Süzer'in Anadolu'nun bir köyünden başlayıp Süzer Holding patronluğuna uzanan yolculuğunun hikayesi. Biyografik romanın yazılmasını rahmetli Hasan Süzer arzu ediyordu. Kendisinin özel olarak alınmış ses kayıtlarını, çeşitli gazetelerin koleksiyonlarını ve arşiv taramalarını esas aldım.
Hasan Süzer'in kültür, eğitim, turizm, sağlık, spor, sosyal alanda yaptığı hizmetler, bıraktığı eserleri yerinde inceledim. İki dosyamın da bastırılarak Hasan Süzer'in Hakk'a yürüyüşünün birinci yıldönümü nedeniyle 2006 Kasım ayı içinde yapılacak anma töreninde sevenlerine, ananlarına dağıtılmasını arzu etmiştim. Ancak, nasip olmadı. Aradan on yıl geçti. Daha fazla bekletmeden "Bir Uzun İnce Yol ki" adlı biyografik romanı, yayınlatma kararı aldım. Umarım "Boşa Çiğnemedi Yalan Dünyayı" adlı "Hasan Süzer'e Armağan" kitabı da yayınlanma imkânı bulur.
TURA Yayınları Tel:(0212) 528 03 91
***
Kahramanların yazdığı destan
Abdullah Ağar, yeni kitabı "Özgür Şehit"de meskûn mahallerde, dağlarda ve Fırat Kalkanı'nda savaşan Mehmetçikleri anlatıyor.Komando tugaylarında ve Özel Kuvvetler'de yıllarca komutanlık yapan, sayısız çatışmaya giren ve Irak dağlarında belinden üç kurşunla vurulan Abdullah Ağar, yıllar sonra tekrar bölgeye gitti. Tam 4 yıl, 1 gün, 7 saat terör ateşinin kasıp kavurduğu, kızılca kıyametin koptuğu bu topraklarda, çöllerde yaşadı. Türkiye'ye döndüğünde de, IŞİD ile ilgili en kapsamlı saha kitabı IŞİD ve Irak'ı yazdı.
Ardından uzun süre görev yaptığı Güneydoğu'ya tekrar gitti. En uçlarda en sert mücadeleleri yapan Mehmetçiklerle, görev yerlerinde konuştu. Ek olarak Fırat Kalkanı bölgesi... Er-Rai, El-Bab, Dabık... İşte "Özgür Şehit" böyle ortaya çıktı. Kitabın adı, yazara anlattığı çatışmalarının hemen ardından şehit düşen Özgür Çevik Yüzbaşı'dan geliyor ancak Özgür Şehit, vatanın özgürlüğü için şehit olan ve "mutlak özgürlüğe" kavuşan tüm Mehmetçikleri anlatıyor. Bu kitap, "ölüm"den, ölümün üstüne giderek kaçan Mehmetçiklerin hikâyesidir. Cumhuriyet döneminde karşı karşıya kaldığımız bu en büyük badireyi göğüslemek için "meskûn mahaller"de, 15 Temmuz
sonrası can havliyle sarıldığımız "taarruz ruhu dönemi"nde dağlarda ve Fırat Kalkanı'nda verilen olağanüstü mücadelelere dair tarihe düşülen kısa bir nottur.
Remzi Kitabevi Tel: (0212) 282 20 80
***
Gençler okumalı
Araştırmacı yazar Taner Ünal'ın 12 cilt olarak planladığı "Türk Gözüyle Türk Tarihi ve Milli Meselelerimiz" dizisinin 1. cildi "Türksüz Anadolu'ya Hayır" çıktı. Kitapta bir yandan Türk tarihinin çeşitli dönemlerinde gezintiler yapılırken diğer yandan da bugünü ilgilendiren milli meseleler mercek altına alınıyor. Çalışmayla gençlerin tarih okuma merakı edinmesini hedeflediğini belirten Taner Ünal, "Dileğim, milli meselelerimize, milli kültürümüze duyarlı, yüksek Türklük şuuruna sahip, Atatürk'ün Türk Gençliğine hitabının idrakinde bir gençlik yetişmesine katkı sağlayabilmek" diyor.
İletişim Tel: (0535) 924 28 40
***
Kadın- erkek halleri
Eşik ve Gözlerini Kaçırma romanlarıyla tanınıp dikkatleri üzerine çeken Irmak Zileli, edebiyattaki yürüyüşünü daha önce girmediği sokakları keşfederek sürdürüyor. Irmak Zileli, "Gölgesinde" adlı yeni kitabında kadınlığı da erkekliği de birer insanlık hali olarak ele alıyor; parçalarına ayırıp onları yeniden ve yeniden keşfetmemiz için çaba harcıyor. Okur, bir yanda, bir erkeğin dört duvar arasında, aynadaki yansımasıyla karşılaşmaya dayanamayıp parçalanışına tanık oluyor. Bir yanda ise başkalarının hikâyelerinde kendi hikâyesini yeniden kuran bir kadının ilginç yürüyüşüne.
Everest Yayınları Tel: (0212) 513 34 20
***
Yenerer: Karşımızda iki ABD var
Terör konusunda ciddi araştırmalara imza atan deneyimli gazeteci Vedat Yenerer yeni kitabı, "İhanet İttifakı" ile PKK-FETÖ-ABD işbirliğini mercek altına alıyor. 15 Temmuz darbe girişiminin Amerikan resmi kurumlarının değil, derin devletinin darbesi olduğunu düşündüğünü belirten Yenerer şu tespitlerde bulunuyor:
Bu derin devlet, ABD Başkanı Barack Obama yerini halefine bırakmaya hazırlandığı bir dönemde bunu gerçekleştirmiştir. Çok açıkça görünüyor ki karşımızda iki ABD vardır. Bir tarafta seçilmiş başkan "Beyaz Saray" diğer tarafta da CIA ayrı ayrı politikaları ABD adına dünyanın değişik yerlerinden uygulamaya koymaktadır.
Bu kitapta bir gazeteci olarak pek çok kez şahit olup yaşadıklarımın yanı sıra yaşanmış olayları ve ortaya çıkan ihanet gerçeklerini okuyacaksınız. Özellikle ABD ile işbirliği içinde olan FETO'cülerin PKK ile nasıl bir işbirliği içinde olduğunu somut örneklerle göreceksiniz. Kuşkusuz FETÖ'nün ihaneti bununla sınırlı değildi. Bir taraftan operasyonda olan güvenlik birimlerinden istihbarat bilgilerini saklarken diğer yandan teröristlere yapılacak operasyonların istihbarat bilgilerini önceden PKK'ya bildirmiştir. Güneydoğu'da birçok operasyon, FETÖ'cü asker ve polislerin PKK'lı teröristlere bilgi sızdırmasıyla maalesef boşa düşmüştür. Bunun yanı sıra HDP'nin bölgede siyasal hegemonya kurmasında FETO'cülerin çok büyük katkısı olmuştur. Türkiye, Doğu ve Güneydoğu'da en kapsamlı operasyonları FETÖ'cü ihanet çetesine rağmen yaptı. Şehit sayısının bu kadar fazla olmasının en büyük nedeni FETÖ'cülerdi.
Destek Yayınları Tel:(0212) 252 22 42
***
KÜTÜPHANEMDEN:
Türk siyasi tarihinin son yüzyılına bakış
Yakın tarihimizin özellikle günümüzün 100 yıl gerisinden başlayan bölümü, hala üzerinde çok şey söylenip tartışılan bir dönem. Bu dönem ile ilgili pek çok olay ve konu üzerinde mutabakat sağlanmış değil. Tarihi hakikati ortaya koymak adına farklı bakış açılarıyla yapılan farklı yorum ve farklı değerlendirmeler bu dönem üzerindeki tartışmalara katkı sağlıyor. Bu konudaki çalışmalardan biri de Süleyman Kani İrtem'in tefrika ve hatıralarından yola çıkarak Osman Selim Kocahanoğlu tarafından yayına hazırlanmış olan "Meşrutiyet Doğarken / 1908 Jön-Türk İhtilali" adlı eser. Üzerinde hala merakla araştırmalar sürdürülen İttihad ve Terakki'nin siyasi ve örgütsel mücadelesinde bilinmeyen bazı hususlar bu kitap ile biraz daha aydınlatılmaya çalışılıyor. Kitapta kullanılar pek çok belge ve bilginin bu konuda daha önce yayınlanmış eserlerin hiç birinde yer almadığı dikkate alındığında eserin önemi daha da iyi anlaşılıyor. 1999 Temel Yayınları'ndan çıkan kitabın asıl dikkate değer tarafı ise, yazarının Meşrutiyet öncesindeki ihtilalci eylemlerin içinde bulunmuş gizli bir İttihatçı olmasıdır. Aynı zamanda Balkanlar'daki çeşitli kazalarda Abdülhamid yönetiminin kaymakamlık görevlerinde de bulunan yazar hakkında Osman Selim Kocahanoğlu şu bilgiyi veriyor:
"İttihad ve Terakki Cemiyeti, 1908 öncesinde gizli faaliyetlerini Selanik ve çevresinde yoğunlaştırır. Genç subaylar ve mülkiye memurları arasındaki taraftarlarını hızla artırmaya başlarken Süleyman Kani de bunlardan biri olur... Gizli ittihatçılığı onu 1918'de İstanbul Valiliği'ne kadar yükseltmiştir. Meşrutiyet sancısının doğurduğu toplumsal olayların perde arkası Süleyman Kani Bey'in sürükleyici kaleminden ilgiyle okunacak ve bazı yazarlar, bu konudaki eserlerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalacaklardır..." (A.Y.)