Halife, Erdoğan mı?

Geçen gün okumuştum. Orta Doğu’da çıkan karışıklıklar, birçok masumun canına mal olmasına rağmen, AKP’nin gizli emellerini ortaya çıkarıyor diye. Hiç de haksız olmadıkları, Tayyip Bey’in, oğlunun da katıldığı, Mısır protestolarında kabak gibi ortaya çıktı. Acaba bir mesaj mı vermek istediler mahdum Erdoğan ile?
“Kahrolsun Demokrasi, geliyor hilafetin sesi” , “Demokrasi küfür sistemi”, “Ne demokrasiden ne darbeden, biz hilafetten yanayız”. Bunlar en hafifleri, daha, neler, neler. Maçlarda, Çarşı afişlerini inceleyen savcılar, elinde Türk bayrağı taşıyanlara tepki gösteren emniyet görevlileri nerelerdesiniz? Hilafet isteyen afişleri, görmemiş olabilirsiniz, ama gazetelerde çıkan çarşaf çarşaf resimleri de görmediniz mi? İşine gelince demokrasi, uyduramadık şeriat. Ne iş?
Bir yandan Mısır’da olanlara kızacaksın, öte yandan Suudi Arabistan’ın peşinde para diye dolanacaksın. Şeriat için, kol, kafa kesen, kadınları taşlayıp, ellerinden en masum hakları alan, Suudi Arabistan bile Mursi’nin yanında demokrat kaldı. Başbakan sesleniyor, “Kardeşim yapacaktı, bekleyemediler, tahammül edemediler” . Allah’tan beklemediler. Allah’tan tahammül etmediler. Mursi’nin bugüne kadar yaptıkları, ilerisi için öylesine korkutucu ki dünya, bu vahşeti sessizce izlemeyi tercih ediyor.
Başbakan’ın, dört parmak açık, başparmak kapalı Rabia işareti ile desteklediği Mursi, ölen eşle, gömülmeden önce 6 saat içinde seks, 9 yaşındaki kızların evlendirilmesi, kadınların denize girmesini önleme, kadınların kocalarından izinsiz boşanma davası açmalarını önleyen yasa tasarıları, hep Mursi’nin izin verilirse yapacakları. Seçim zaferi de ne hikmetse AKP’nin bir türlü anlaşılamayan seçim zaferi gibi. Ah, bir Mursi’ye tahammül etselerdi, göreceklerdi, başlarına gelecekleri.
Eğer sen, başkaları tarafından, ülkenin başına, bir takım işlere alet edilmek üzere getirilirsen, gene başkaları tarafından, götürülürsün ve itiraz etme hakkın yoktur. Bugün, ABD vatandaşı Mursi’nin başına gelenler, hem de ikinci anavatanı ABD tarafından düzenlenen darbeyle alaşağı edilmesi dikkat çekici.
Daha önce de yazmıştım, Müslüman Kardeşler, Mısır’da İngiltere’nin M16 istihbarat örgütü tarafından 1928 yılında kuruldu. Örgüt, yalnızca Sünniler ve Sünni hâkimiyeti için mücadele ediyor. Bu örgüt, Arap milliyetçisi Baas partileri tarafından yasaklanmasına karşılık ABD kontrolü altındaki ülkelerde serbest. Örnek mi, Ürdün. Dikkat edin Arap Baharı ne hikmetse hep Baas partileri tarafından yönetilen Arap ülkelerinde yaşandı. Suriye’de 1982 yılında Müslüman Kardeşler Hama ve Humus’ta ayaklanma düzenlemiş, ama baba Esad kanlı bir şekilde bastırmıştı. Peki, biraz önce yazdıklarım kulağınıza nasıl geliyor?
Siz, Mısır’ı, oradaki çatışmaları bırakın, sınırınızda oynanan oyunlara bakın. İmralı’daki ticani, Ankara’ya ‘kabak tadı verdiniz’ mesajı veriyor. Bizzat hükümet, silah bırakıp gideceklerini açıkladığı, açılım süreci kahramanı teröristlerin, Türkiye içinde kalıp yerlerini sağlamlaştırdıklarını açıkladı. Ne diyelim, günaydın mı, vah vah mı?
Arkadaşlar, nereden bakarsanız, kimi dinlerseniz dinleyin, Türkiye, hızlı şekilde, Kürt devletinin kuruluşuna doğru koşuyor, konuya itirazı olabilecek kişileri de susturuyor. İşte Balyoz, işte Silivri’nin altında yatan gerçek bu. Bırakın laf ebeliğini, dönün topraklarınıza bir bakın. Nasıl satılıp onlara nasıl destek olduğunuzun farkına varın.
Neyse yeni konu; birden bire iktidar yalakası gazetelerde, Fethullah Gülen’in, ABD’deki malikânesi diye adlandırılan bina ile ilgili resimler yayınlanmaya başlandı. Yalaka basın, o kadar olayın farkında değil ki, ne diyeyim. Bir kere, yayınlanan resimlerdeki çok katlı bina, bir malikâne değil, bir kasaba oteli. Odaların durumu açıkça gösteriyor. Tansu Çiller’in ABD’deki oteline benziyor. Neymiş Hoca Efendi bir odada kalıyormuş. E tabii nerede kalacaktı 100 milyara yakın parası olan bir tarikatın lideri, demiryolu istasyonunda mı?
Bu otel ve yanındaki müştemilat binaları, buranın tarikat üssü olduğunu ve bu bina da birçok mürit veya konuğun ağırlandığını gösteriyor. Önemli olan o binalarda kimlerin kaldığı. Amerikan istihbaratı biliyordur da, ya siz?

Yazarın Diğer Yazıları