HALEP SOKAK MUHAREBELERİ (20 Haziran 2013)

HALEP SOKAK MUHAREBELERİ (20 Haziran 2013)

HALEP SOKAK MUHAREBELERİ

Halep’te taş üstünde taş, gövde
üstünde baş bırakmam

Edip Kızıldağlı’nın 1960 yılında Antakya’da yayınlanan Son Haber Gazetesi’ndeki, "Atatürk’ün Halepliler’e Son İhtarı" başlıklı yazısında da; M. Kemal Paşa, Halep’e Arap Devleti tarafından tayin edilen Valiye haber göndererek: Osmanlılar’a ait ne kadar para ve kıymetli evrak varsa derhal teslim edilmesini emretmişti. Vali emrini dinlememiş. Bunun üzerine de M. Kemal ertesi sabah Hükümet Konağı’na gidip, valiyi haşlamış ve Ziraat Bankası, Belediye, Maliye hususi muhasebe kasalarındaki kıymetli evrak ve parayı alarak otele dönmüştü.
Ayrıca M. Kemal Paşa anılarına şunları da eklemiştir: "Ertesi gün, yine rahatsız olarak karargahta uzanmış yatıyordum. Bir aralık Halep şehrinin içinde bir ateş koptu; balkona çıkıp sokağa baktım: Herkes heyecan içindedir ve bir kalabalık otele hücum halindedir; herkes bana doğru geliyor... Vaziyeti kavradım; kırbacımla evvela kalabalığı otel haricine çıkardım. Alt kattaki taraçaya indiğim vakit, Halep kumandanı heyecandan okuyamadığı bir raporu bana tevdi etti; sükunetle okudum. Rapordan anlaşılıyordu ki, Halep hücuma maruz kalmıştı. Bulunduğum otelin kapısından sağa saparak yüründüğü zaman bir dörtyol ağzına tesadüf olunur, o noktaya kadar geldim. Bütün yolları tutturmuştum; düşman tayyaresinden atılan bombalara bazı damlardan atılan bombalar inzimam ediyordu. Bu beni güldürdü. Çünkü ben Halep’i muhafaza etmeği düşünüyordum".
Yine M. Kemal Paşa olayları şöyle nakletmeye devam etmektedir: “Akşam vakti idi; bulunduğum yerden ilerde, birçok adamların yere serildiğini görüyordum; bunlar, beni yalnız sanarak hücum eden zavallılardı. Ben Halep şehrinde tam deyimiyle bir sokak harbi yönettim. Saldıranlar, tamamen yenilmiş ve bozguna uğramış olarak atıldılar ve kovalandılar şehirde duruma tamamen hakim olduk ve sükunet kuruldu". Meydana gelen bu olaylardan sonra, M. Kemal Paşa Halep’te daha uzun bir süre kalmanın anlamsız olduğunu farkederek, Bab-el Faraç’ta Saat Kulesi yanında Halepliler’e; yapılan savaşlar neticesinde Halep’ten ayrılacaklarını belirttikten sonra kendilerine hitapla; “...Askerlerimden birisine müdahale ederseniz, Halep’te taş üstünde taş; gövde üstünde baş bırakmam! İtidalinizi muhafaza ediniz. Akıbetinizin ne olacağını bilmiyorum. Sizi gene Allah’a emanet ediyorum.” diyerek, saat kulesinin yanına gelmiş olan İngiliz generali ile vedalaştı. Atına bindi ve askerleri ile beraber muntazam bir şekilde aynı emniyet tertibatı altında Sebil mevkiindeki karargaha doğru şehirden çekilirken hain bir kurşun patladı. Derhal Türk mitralyözleri cevap verdiler. İngiliz Kolonel vurularak yerlere yuvarlandı. Artık kimse Türk’le şaka yapılamayacağını anlamıştı. Sebil karargahına çekilen askerin karşısındaki Alman kışlasını İngilizler işgal etmişlerdi. Türkler onun etrafını çevirdiler ve İngilizler’e; Eğer bir daha kurşun sıkarlarsa kışlayı olduğu gibi uçuracaklarını bildirdiler. Öldürülen İngiliz Koloneli için de özür dilediler. Bu hadise istenmeyerek olmuştu."

(Devam edecek)