Hakkı Öznur şehit Ali Bülent Orkan'ın Muhsin Yazıcıoğlu'na gönderdiği gizli notu açıkladı

Hakkı Öznur şehit Ali Bülent Orkan'ın Muhsin Yazıcıoğlu'na gönderdiği gizli notu açıkladı

Ülkücü yazar Hakkı Öznur, şehadetinin 39. yıl dönümünde şehit Ali Bülent Orkan’ı anlattı. Orkan 13 Ağustos 1982 günü idam edilmişti.

Hakkı Öznur''un yazısı şu şekilde;

12 Eylül 1980 öncesiydi. Zor ve fırtınalı yıllardı. Ölüm kol geziyor, kızıl namlular kan kusuyordu. Ali Bülent Orkan, Ankara’da mücadeleci yapısıyla, duruşuyla, tavrıyla, yiğitliğiyle Ülkücü gençlik hareketinde çok sevilen, sayılan, saygı duyulan yiğit bir ülküdaşımızdı. Her gün şehitler verdiğimiz o zor ve fırtınalı yıllarda, kavga günlerinde en önde dövüşenlerdendi. Ankara sokaklarında namluların, kurşunların, bombaların, taşların, sopaların üzerine korkusuzca, yiğitçe nasıl gittiğinin dönemin ülkücüleri tanığıdır.

Ankara’nın her semtinde, mahallesinde can Ali Bülent Orkan’ınımızın izi vardır. Okulları işgal eden, mahalleleri kızıl kurtarılmış bölgelere çevirmek isteyen, terör estiren, her türlü komünist örgütlerin karşısında Ali Bülent Orkan, Orkan gibi gardaşlarımız, yiğitlerimiz , dava arkadaşlarımız vardı.

Komünistlerin silahlı, bombalı saldırılarına karşı ölümüne bir kavga veriliyordu. Ali Bülent Orkan, Keçiören’ de, Etlik’te, İncirli’de, Esertepe’de, Yükseltepe’de, Ayvalı’da, Yıldırım bölgede mücadeleci kimliğiyle her yerde adından söz ettiriyordu. Yiğitliğiyle, mertliğiyle, delikanlılığıyla ülküdaşlarının gönlünde taht kurmuştu. Ankara’nın her yerinde ölümüne mücadele veren can ülküdaşlarına yardıma da koşuyordu.

Ali Bülent Orkan ismi tanınan ve bilinen bir isim olmuştu. Bu yüzden komünist terör örgütlerinin ve onların devlet içindeki uzantıları POL-DER adlı kızıl polis örgütünün hedefi olmuştu. Komünist örgütler ve POL-DER adlı kızıl çete, Ali Bülent Orkan’ı öldürmek için çok pusular kurmuşlardır.

"YEZİD ZİHNİYETLİ POL-DER’Lİ ÇETELER TARAFINDAN ARANDIKLARI DÖNEMDE ALİ BÜLENT ORKAN “HÜSEYİN” EROL TÜRKMEN İSE “HASAN” İSMİNİ KULLANIYORDU"

Şehidimiz Ali Bülent Orkan can ülküdaşı, çok yakın arkadaşı olan yiğit dava arkadaşlarımızdan Erol Türkmen ile Ankara’da mücadelenin en ön saflarındaydılar. Her iki canımız, gardaşımız Hasan ve Hüseyin gibiydiler. POL- DER’li çeteler tarafından arandıkları dönemde, Ali Bülent Orkan ülküdaşımız “Hüseyin” ismini, Erol Türkmen ülküdaşımız’ da “Hasan” ismini kullanıyordu. Cennet Gençlerinin serdarı Hz.. Hasan ve Hz. Hüseyin efendimiz gibi haksızlara, zulümlere ve tüm yezid zihniyetlilere karşıydılar.

İkisi de, ülkücü mücadelenin sembol isimlerindendir. Her iki ülküdaşımız da, Muhammedi bir sevdaya, hüseyni bir duruşa sahiptiler. Hüseyni duruş ahlaktır, ilkeli olmaktır, cesur olmaktır, adamlıktır. Geleceği yezidler değil , hüseyni duruşa sahip Ali Bülent Orkan’lar yazacaktır.

Her iki yiğidimize özellikle arandıkları dönemde, POL-DER’li çeteler yakalamak için birçok özel operasyonlar yaptılar. Ali Bülent Orkan yakalandığında çok ağır işkenceler gördü. Bu işkenceler idam edildiği günlere kadar devam etti.

"C-5’TE, TECRİT’TE, DARAĞACINDA, İŞKENCECİLERE MEYDAN OKUDU ZALİMLERE BOYUN EĞMEDİ"

12 Eylül döneminde ülkücü hareketin lider kadroları başta olmak üzere ülkücü gençler, Mamak Askeri Cezaevi’nde korkunç işkencelerden geçirildiler. Mamak Cezaevi’nde kurulan C-5 adlı işkence merkezinde, asker-polis karışımı zalimler, ülkücülere korkunç işkenceler yaptılar. Arkadaşlarımızı işkencehanelerde şehit ettiler. Özellikle idam cezası alan ülkücülere yönelik cezaevi yönetiminin insanlık dışı zalim uygulamaları vardı. İdam cezası alanlar, A blok Tecrit 2 Ön’de bulunan 35 ve 36 numaralı hücrelerde yatardı.

12 Eylül darbesinden 1 ay sonra yakalanan Ali Bülent Orkan, önce Mamak cezaevine getirilmiş ardından C- 5 adlı işkence merkezinde günlerce işkenceye maruz kalmıştır. Direnişçi kimliğiyle C-5 te Mamak’ta sembol olmuştu. Zalim, yezid ruhlu Raci Tetik, denen alçak ona kafayı takmıştı. Sürekli “komutanım diyeceksin” diyordu. Ama Ali Bülent’imiz demiyordu. Kuduruyorlardı. Acımasızca dövüyorlardı, saldırıyorlardı, yetmiyor, tabutluklara atıyorlardı.

Ali Bülent Orkan, zalim Raci Tetik’e ve cezaevi yönetimine asla boyun eğmemiş, onların keyfi uygulamalarına zulümlerine karşı çıkmış ve tavır koyarak karşılık vermiştir. Zalim Raci Tetik ve cezaevi yönetiminin ezberini bozmuştur.

Cezaevi sürecinde ülküdaşlarıyla, dava arkadaşlarıyla görüştürmemek, irtibatını kopartmak ve onu cezalandırmak için tam bir psikolojik baskı uygulanıyordu. Raci Tetik kendisine boyun eğmeyen, dik duran Ali Bülent Orkan’a büyük zulümlerde bulundu. Ama yiğidimiz Ali Bülent, zulme rıza göstermedi, zalimlere boyun eğmedi.

Ali Bülent Orkan, hem C-5 adlı işkence merkezinde hem hücresinde aslanlar gibi durdu. Eğilmedi, bükülmedi, teslim olmadı. “Yaptıklarınızın hesabını soracağız” dedi. Raci Tetik başta olmak üzere bütün şerefsizlerin sinirlerini bozmuştu. Zalim cezaevi yönetiminin Ali Bülent Orkan’a neler yaptıklarını C-5 işkence merkezinde işkence gören ülkücüler Mamak Cezaevi’nde yatan ülkücüler, ülküdaşları çok iyi bilir.

Yiğit Ali Bülent Orkan yiğitliğiyle Mamak’ta destan yazmıştır. Zalimlere “komutanım” demedi. Yapılan işkence süresince “zalimler, iblisler, şeytanlar” diye haykırdı. Alayına meydan okudu. Ali Bülent Orkan direnişin sembolü olmuştu.

"MUHSİN BAŞKAN’A GİZLİCE GÖNDERDİĞİ NOT"

Ali Bülent Orkan Mamak’ta, C- 5 te, direnişin sembolü olmuştu. 13 Ağustos 1982''de, sabah ezanıyla, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’nde asılarak şehit edilen ülküdaşımız, Ali Bülent ORKAN, idamı bir hafta ertelenince, yan hücrelerde bulunan Muhsin Başkan’a bir yolunu bularak, gizlice bir not gönderir… Der ki:

“Başkanım cezam bir hafta ertelendi. Çok sevinçliyim… Lakin sevincim cezamın bir hafta ertelenip, ömrümün bir hafta uzamış olmasından değil. Kuran-ı Kerimi hatim ediyordum, bir cüzüm eksik kalmıştı, Rabbime şükürler olsun ki, hatimim eksik kalmayacak, onu tamamlayacağım sevincim bundan”…, Bu not, şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun kaldığı hücrede, okuduğu Kur’anı Kerim’in yasin suresinin arasında bulunur.

12 Eylül öncesi “Ülkü Ocakları Derneği” (ÜOD) ve “Ülkücü Gençlik Derneği” nin (ÜGD) Genel Başkanlığını yapan, Ülkücü Gençliğin lideri Muhsin Başkan Ali Bülent Orkan’ı, Orkan ülküdaşımız da, Muhsin Başkan’ı çok seviyordu. Muhsin Başkan 12 Eylül öncesi onun Ankara’daki yapmış olduğu mücadeleyi, cesaretini, mertliğini çok iyi biliyordu. Şimdi, iki şehidimiz Ali Bülentimiz , Muhsin başkanımız ötelerin ötesinde o kutlu beldede beraberler.

"DARAĞACINDA BİR YİĞİT, BİR BAYRAK, : ALİ BÜLENT ORKAN"

Ali Bülent Orkan, idama giderken bile başı dikti. Ölümü, vuslat olarak görüyordu. İnanmış, iman etmiş ve hüseyni ruha sahip bir alperendi. İnfaz memurlarının ve savcının sorduğu “sağlığın nasıl?” sorusuna her türlü eziyeti görmesine zulümlere uğramasına rağmen, sağlık sorunları olmasına rağmen, “çok şükür Rabbime hamdolsun çok iyiyim” diyordu. İdam edilmeden önce namazını kılmış, duasını etmiş ve sehpaya başı dimdik şekilde çıkmıştır. Endişe yok! korku yok! Darağacında bile zalimlere, zulmedenlere meydan okuyordu.

Şehadetine şahit olan bir iman , idam edilen şehitlerimizin hayatlarını anlatan, “ölümsüz bozkurtlar ,idam edilen ülkücü şehitler” kitabının yazarı, aynı zamanda, kendisi de
cezaevlerini, zindanları, taş medreseye, Medrese-i Yusufiye’ye çevirenlerden olan, uzun yıllar başta Mamak cezaevi olmak üzere bir çok cezaevlerinde yatan çilekeş, cefakar, fedakar, güzel insan, gönül insanı, dava adamı, rahmetli ülküdaşımız Mehmet Öztepe’ye idama giden ülkücüleri şöyle anlatmıştı:

“Emin olun bu kadar itikate rağmen, karşıda duran yağlı urgana ,ölüme, tekbirlerle giden insanların yaptığını ben yapamam. Dik duruşlarını ve onurlu yürüyüşlerini yapamam.”

"SER VERDİ SIR VERMEDİ MAMAK’TA DESTAN YAZDI"

Dava adamları hasbidir, hesabi değildir. Hesap adamları ise korkaktır namerttir, ilkesizdir, omurgasızdır. Çıkar ve menfaat adamlarıdır. Hesap adamları ölümden korkar. Dava adamları ise inandıkları hak davaları için ülküleri için canlarını feda etmekten asla çekinmezler.

adamları, zulme rıza göstermez, zalimlere boyun eğmez. Yezid ruhlu, zalimlerin işkencecilerin üzerlerine korkmadan, cesaretle yürürler, alayına meydan okurlar. İdam sehpalarına, darağaçlarına tekbirlerle, sloganlarla yürürler, giderler. İdam sehpalarına başları dik, alınları açık yiğitçe çıkarlar ve şehadete yürürler.

Yiğit dava adamı , şehidimiz Ali Bülent Orkan, Mamak’ta destan yazdı. Ser verdi sır vermedi. Zalimlere boyun eğmedi, eğilmedi. Dik durdu. Ali Bülent Orkan, “sevmedim ülküden başkasını” diyordu. Ülküsüne, davasına, milletine, vatanına, bayrağına sevdalıydı. “Davamızın adı Nizam-ı Alem i’lay-ı kelimetullah davası” derdi. Bu kutlu yolda, bu mübarek yolda şehit düştü.

Tarih boyunca nice yiğit dava önderleri, dava mensupları, âlimler, i''layı kelimetullah uğruna canlarını feda etti. Zalimlerin ve iş birlikçilerinin idam ettikleri Ali Bülent Orkan gibi yiğit ülküdaşlarımız, tarihe damga vurmaya devam ediyor.

Ali Bülent Orkan, Şehit düştükten sonra Mamak Cezaevi’ndeki ülkücüler, hücrelerde ve koğuşlarda Kur’an okudular. Aziz ruhuna yasinler, fatihalar gönderildi.

"NURETTİN SOYER VE RACİ TETİK ÜLKÜCÜLERE HER TÜRLÜ ZULMÜ YAPTILAR"

Türkiye’nin dört bir yanından Ankara Mamak Askeri Cezaevi’ne C-5 adlı özel işkence merkezine getirilen Ülkücülere, Başbuğ Türkeş ve Muhsin Başkan başta olmak üzere Ülkücü hareketin önde gelen isimlerinin aleyhine ifade vermeleri için büyük baskı ve işkenceler yaptılar.

İdam edilen Mustafa Pehlivanoğlu, Fikri Arıkan, Ali Bülent Orkan gibi ülküdaşlarımızı hücrelerinden çıkartıp tekrar işkenceli sorgulara almışlar ve “Türkeş’i ve Yazıcıoğlu’nu suçlayın, idamınızı engelleriz” gibi alçakça tekliflerde bulunmuşlardır.

Ülkücülere, idam edileceklerini bildikleri halde bu kirli oyunu oynayan, Hava Hakim Albay Nurettin Soyer’in içinde bulunduğu çetede cezaevi komutanı Raci Tetik de vardı. İdama gidenleri hücrelerinden çıkartıp dövdüler, insanlık dışı eziyetlerde bulundular.

"MAMAK CEZAEVİ’NDE BİRÇOK ÜLKÜDAŞIMIZ İŞKENCE İLE ŞEHİT EDİLDİ"

Ankara Mamak’taki 4. Kolordu Komutanlığı 28. Mekanize Piyade Tümeni içerisinde bulunan C-5 adlı işkence merkezinde yapılan işkencelerle ve cezaevindeki insanlık dışı uygulamalar sonucunda, bazı Ülküdaşlarımız, dava arkadaşlarımız şehit düştü. Sadece Ankara C-5’te değil Türkiye’nin dört bir yanında askeriyeye ve emniyete ait işkence merkezlerinde on binlerce Ülkücü hareket mensubu işkencelerden geçirildi.

Milletin adamı, şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu başta olmak üzere, binlerce Ülkücü, Mamak Askeri Cezaevi’nde özellikle C-5 adlı özel işkence merkezinde işkencelerden geçirildi.

"YEZİD RUHLU RACİ TETİK MAMAK’I ZULÜMHANEYE ÇEVİRDİ"

“Bizim Çocukları” olan Faşist Kenan Evren’in başını çektiği “Beşli Konsey” “Özel Harp” elemanlarından olan işkenceci Raci Tetik’i Temmuz 1980''de Mamak Askeri Cezaevi Komutanı olarak atadı. Beşli çetenin ve NATO merkezli gladyonun özel elemanlarından olan Raci Tetik, özel yetiştirilmiş ekibi ile uzun yıllar Mamak Askeri Cezaevi’ni zulümle yönetti. Cezaevini işkencehaneye, zulümhaneye çevirdi.

Gladyo tarafından yıllarca korunan, himaye altında olan Raci Tetik, sadece Mamak Askeri Cezaevi’nin komutanı değil, o dönem Mamak’ta işkenceci biridir. Ankara Mamak Askeri Cezaevi’nde İşkence görmeyen, zulüm görmeyen ülkücü yoktur

Sadist Albay Tetik''in uygulamalarından biride banyo işkenceleriydi. Tutuklular, banyoda saatlerce tazyikli suda işkencelerden geçilirdi. Mamak Askeri Cezaevinde “tabutluk” denen yerler vardı. ‘Tabutluk’ diye tabir edilen yerler A blokta bulunan zemin 1, 2, 3 diye bilinen koğuşların altındaki yerlerdi. ‘Tabutluk’ denilen yer Raci Tetik döneminde uygulamaya sokulmuştur. En küçük itaatsizlikte siyasiler toplu dayaktan geçiriliyor, tabutluklara kapatılıyordu. İşkencelere direnen, keyfi uygulamalara karşı çıkan Ülkücüler Raci Tetik ve ekibi tarafından ‘tabutluk’ denen yere sokulmuş ve birçok kişi günlerce, haftalarca bu karanlık yerde kalmıştır.

Ankara Mamak’taki 4. Kolordu Komutanlığı 28. Mekanize Piyade Tümeni içerisinde bulunan C-5 adlı işkence merkezinde işkencelerden geçirilen Ülkücüler daha sonra A Blok’ta “kafes” denen Kenan cehenneminde dayaktan geçiriliyorlardı. C-5 ve kafesten sonra dayaklar götürüldükleri hücre ve koğuşlarda da devam ediyordu. Toplu dayaklar, falakalar, tabutluklar bir Mamak gerçeğidir.

"YOLUMUZ ALLAH YOLUNDA ŞEHİT DÜŞENLERİN YOLUDUR"

Aziz dava arkadaşlarımız Mustafa Pehlivanoğlu 7 Ekim 1980, Cevdet Karakaş 4 Haziran 1981, Fikri Arıkan 27 Mart 1982, Cengiz Baktemur 2 Mayıs 1982, Ahmet Kerse, 31 Ocak 1983, Halil Esendağ, 5 Haziran 83, ve Selçuk Duracık’da 5 Haziran 1983 tarihinde darağaçlarında Şehitlik mertebesine ulaştılar.

12 Eylül Cunta rejimin emriyle, cuntacıların emrinde olan faşist mahkemenin verdiği karar ile İdam sehpasında şehit edilen, aziz dava arkadaşımız, yiğit ülküdaşımız, can Ali Bülent Orkan’ımızı şehadetinin 39. yılında bir kez daha rahmetle, minnetle anıyoruz.

Bu aziz millet kendisine hizmet edenleri, şehitlerini, kahramanlarını asla unutmaz. Tüm şehitlerimizin ruhları şad mekanları cennet olsun. Yolumuz, Allah yolunda şehit düşenlerin yoludur.

İlgili Haberler