Hakikat balyoz gibidir
1. Hakikat balyoz gibidir. İnkâr edeni silindir gibi ezer geçer.
2. Türklük, insanlık tarihinin en büyük hakikatlerinden biridir. Türklüğü yok etmek ve silmek isteyen herkesin ve her grubun üstüne Türklük kahredici bir kuvvetle gelir. Tarih boyunca böyle olmuştur; bugün de yarın da böyle olacaktır.
3. Sadece Tanrı ve kanun nazarında eşitlik vardır. Bunlar dışında eşitlik bir masaldır. İnsanlar yaradılış bakımından asla birbirine eşit değildir. Öyle olsaydı çocukların IQ’leri ölçülmez, üstün zekâlı çocuklar diye bir kavram olmazdı. Ancak kanun karşısında da Tanrı katında da insanların beden veya zihin yeteneklerine, zenginlik veya yoksulluklarına, hangi soydan geldiklerine bakılmaz.
4. Millet de insanlardan oluşan sosyolojik bir hakikattir. İnsanlar nasıl yaradılış bakımından eşit değilse milletler de eşit değildir. Bunun böyle olduğunu anlamak için tarihe kabaca bir bakış yeterlidir. Milletler eşit olsaydı tarihte hepsi de aynı derecede rol oynardı. Oysa tarihe yön veren milletlerin sayısı 15’i geçmez. Türkler de bunlardan biridir.
5. Irk da ilmî bir hakikattir. Böyle olmasaydı yüzlerce yıldan beri yazılan on binlerce eserde ve araştırmada beyaz ırk, sarı ırk, brakisefal, dolikosefal gibi terimler geçmezdi. Antropoloji denilen bilim, ırkları sınıflandırmak için çeşitli ölçütler kullanmıştır ve kullanmaktadır. Kafatası bu ölçütlerden sadece biridir; tek başına bir insanın ırkını belirlemek için kâfi değildir; ancak bilim yine de bu ölçütü kullanır. Bugün çok daha güçlü bir ölçüt ortaya çıkmıştır: genler. Bununla uğraşan genetik de gelişmiş dünyanın en gözde bilimidir.
6. Irk ve soyların benzerlik ve farklılıklarıyla ilgilenmek başka bir şey, ırkçılık başka bir şeydir.
7. Sosyolojik anlamda millet yanında siyasi/hukuki anlamda bir millet kavramı da vardır. Anayasada her vatandaşın Türk sayılması bu anlamdadır. Yoksa hiç kimse, azınlık statüsünde olan Rum, Ermeni, Yahudi vatandaşlarımızın sosyolojik olarak da Türk olduklarını iddia etmiyor. Elbette siyasi/hukuki anlamda millet kavramı, ülkenin hâkim milletinin adıyla ifade edilir. Bu aynı zamanda yüzlerce yıllık tarihin tabii bir sonucudur. Siyasi/hukuki anlamda Türk, statü olarak elbette herhangi bir etnik grup adından yüksektir.
8. Sosyolojik anlamda millet, esas olarak mensubiyet duygusuna dayanır. Elbette mensubiyet duygusunu yaratan birçok ortaklık vardır. Tarih, kültür, dil, din, soy, vatan, ortak ülkü, ortak menfaat gibi. Bunlardan bazen biri bile insanın kendisini bir millete mensup sayması için yeterlidir. Ayrı soy veya dilden insanların diğer ortaklıklardan hareketle, kendilerini Türk saymamaları için hiçbir sebep yoktur. Yine de kendilerini sosyolojik anlamda Türk saymamakta serbesttirler. Ancak eşitlik adı altında devlete ve ülkeye ortaklık iddia edemezler.
9. Milliyetçilik, fikir sistemi olarak belli bir şuuru ve kültür seviyesini gerektirir. Ancak bugünlerde yaygın olarak kullanılan milliyetçilik kavramı, milleti sevme ve koruma duygusunu ifade ediyor. Bu duygu, milliyetçilik fikir sisteminin de esasını teşkil eder.
10. Türk toplumunda şuurlu ve kültürlü bir milliyetçilik yaygın olsaydı bugün yaşananlar yaşanmazdı. Bugün gelinen noktada, halkta yaşayan millî duygu son kurtarıcı halkadır. Milliyetçilik kavramını aşağılayanlar, duyguların patlama istidadı gösterdiğini unutmamalıdırlar.
11. İmralı’daki terörist başı “devletin elinde tutsaklar var. PKK’nın elinde tutsaklar var” diyerek bir savaş olduğunu açıkça beyan etmiş ve PKK’yı Türk devletinin karşı tarafına koyma küstahlığını göstermiştir. Bu durumda teröristbaşı düşman tarafın başı olmaktadır. Düşmanın tutsak kumandanının mesajları dışarıdaki düşman karargâhlarına devlet görevlileri eliyle ulaştırılmıştır. Türk milleti bu zilleti kabul edemez ve elbet gerekeni yapar.
12. Düşman kumandanı ve karargâhlarıyla iş tutanlar Türklüğün ve milliyetçiliğin gazabından korkmalıdırlar.