Dışişleri Bakanı Fidan, İçişleri Bakanlığı'na yönelik bombalı saldırı girişimiyle ilgili, "2 teröristin Suriye'den geldikleri, burada (Suriye) eğitim gördükleri açıklığa kavuşmuştur. Bu vesileyle Irak ve Suriye'de PKK/YPG'ye ait olan bütün altyapı-üstyapı tesisleri, enerji tesisleri bundan sonra güvenlik güçlerimizin, silahlı kuvvetlerimizin, istihbarat unsurlarımızın topyekun meşru hedefidir. Üçüncü tarafların PKK/YPG'li tesislerden ve şahıslardan uzak durmasını tavsiye ediyorum" dedi.
Bakan Fidan'ın bu sözlerinin hemen ardından Milli Savunma Bakanlığı'ndaki olağanüstü toplantı akıllara 'Suriye'ye 5. kara harekatı yolda mı?' sorusunu getirdi.
MSB'DE KRİTİK ZİRVE
Öte yandan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak ve MİT Başkanı İbrahim Kalın Milli Savunma Bakanlığı'nda bir araya geldi. Bu toplantı ile birlikte '5. kara harekatı mı geliyor?' sorusunu da akıllara getirdi. Bakan Fidan, 'Üçüncü tarafların PKK/YPG’li tesislerden ve şahıslardan uzak durmasını tavsiye ediyorum' cümlesi ne anlama geliyor? Terörle mücadelede yeni bir döneme mi girildi?
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NA SALDIRI BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA OLDU
Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, Milliyet.com.tr'den Sercan Dinç'e dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu:
Şimdiye kadar Türkiye, başta ABD ve Rusya ile yapmış olduğu mutabakatlar ve bölgedeki hassasiyetler nedeniyle YPG/PKK örgütünün terörist unsurlarını nokta atışlarıyla vurdu. Ama bir diğer tarafıyla oradaki diğer faaliyetlerin yani 30 km derinliğin ötesindeki faaliyetlerin küresel ve bölgesel hassasiyetler nedeniyle farklı şekillerde ele aldı. Meseleyi muhattap olduğu ülkelerle çözme neticesinde hareket etti.
Ancak en son İçişleri Bakanlığı'na yapılan saldırı bardağı taşıran son damla oldu. Doğrudan doğruya Ankara'nın devlet kurumlarının hedef alındığı ve siyasetin, siyasi iradenin ve egemenliğin bir şekilde hedef alındığı gözüküyor. Yani eylem derinleşmedi, söndürüldü ama böyle bir niyeti olduğu gözüküyor. Bu Suriye'den geldi.
TÜRKİYE ÇOK NET OLARAK BİR ŞEY SÖYLÜYOR: ZARAR GÖRMEYİN!
Şimdi ABD'nin özellikle Barış Pınarı Harekatı sırasında yapılan mutabakatlar çerçevesinde bunlar silahlarını, her şeylerini alıp 30 km ötede aşağısına çekilip gideceklerdi ve Türkiye, YPG/PKK/PYD üzerinden kesinlikle bir tehditle karşı karşıya kalmayacaktı. Ama bu zaman içerisinde gerçekleşmedi. Bir diğer tarafıyla da Suriye merkezli, Türk devletinin aklını manipüle etmeyi amaçlayan, iradesini, egemenliğini manipüle etmeye çalışan bir eylemle karşı karşıya kaldık.
UZAK DURUN UYARISI KİME?
Böyle olunca Türkiye çok net olarak bir şey sölüyor; 'Bundan sonra şu ana kadar vurduklarımın ötesine daha farklı hedefleri de vuracağım ve bunlardan siz zarar görmeyin!' Zarar görmeyin dedikleri kimler? YPG/PKK/PYD terör örgütüyle iş tutanlar. Bunlar kimler? Söyleyelim...
1 - Amerika Birleşik Devletleri
2 - İngiliz Özel Kuvvetleri
3 - Fransa Özel Kuvvetleri
Sadece bu mu? Hayır sadece bu değil. Bir diğer tarafıyla da rejim unsurları ve Şii milisler. Bir diğer tarafıyla Rusya'nın YPG/PKK terör örgütüyle iş birliği geliştirdiği alanlar ve ortak kullandığı alanlar. Bir diğer tarafıyla KYB yani Süleymaniye tarafı. Bir diğer tarafıyla Sincar başta olmak üzere Irak ve merkez hükümeti.
"TÜRKİYE BÜTÜN TARAFLAR 'BUNLARI BEN VURACAĞIM' DİYOR"
Bu açılardan bakıldığı zaman Türkiye bütün taraflara 'YPG/PKK taraflarından uzak durun' diyor. 'Bunları ben vuracağım. Siz etkilenmeyin' diyor. Bu çok büyük bir irade beyanı.
"SON DERECE SERT BİR DÖNEME GİRDİĞİMİZİ ÖNGÖREBİLİRİZ"
Bu anlamda son derece sert bir döneme girdiğimizi, çok önemli olayların gelişebileceğini öngörebiliriz. Tabi her şey ortaya konacak etki ve sonuçlarına bağlı.
MSB'DEKİ TOPLANTI BİR MESAJ MI?
Tabi bir mesaj. Ama bir diğer tarafıyla da bizim için toplantının içeriği ve anlamı önemli. Şimdi devletin güvenlik bürokrasisinin bütün unsurlarının bir araya geldiğini görüyoruz. İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı... Devletin güvenlik ve diplomasiyle ilgili zirvesi MSB'de bir araya geldi.
"DEVLETİN AKLININ TOPLANDIĞI ZİRVE DİYEBİLİRİZ"
Bunun bir anlamı var. Devlet ne yapacağına, nasıl yapacağına ve bunun üreteceğini yan etkilere hesaplayarak konuşur. Yani devletin aklının toplandığı, devletin aklının zirvesi diyebiliriz. Bu anlamda son derece önemli.
"YAN ETKİLERİNİ HESAP ETMEK ZORUNDAYIZ"
Bir diğer tarafıyla meseleyi sadece terörle mücadele olarak değerlendirmeleyim. Her zaman şunu anlatmaya çalıştım; Terör artık jeopolitik oyunun bir aparatı. Bölgemizdeki jeopolitik oyunlara eklenmiş bir aparattan bahsediyoruz. Şimdi biz terör örgütüyle ilgili mücadelemizi bu manada sadece terörle mücadele mantığı çerçevesinde yapamayız. Jeopolitik denklemdeki olası sonuçlarını, yan etkilerini hesap etmek zorundayız.
Bizim terörle mücadelemiz ilişki geliştirdiğimiz ülkelerle olan denklemleri nasıl etkileyecek? Aktif tarafsızlığı, denge siyasetini nasıl etkileyecek? Karabağ'ı nasıl etkileyecek? Zengezur koridorunu nasıl etkileyecek? Kerkük'ü nasıl etkileyecek? Kıbrıs'ı nasıl etkileyecek? Ege'yi nasıl etkileyecek? Bütün bunların hesap edildiği bir zirve olduğunu değerlendiriyorum.