Yaz tatilini kısa tutup rakiplerine fark atan ATV, yenilerini arka arkaya yayına sokmakta. ‘Yahşi Cazibe’nin rüzgârıyla pupa yelken yol alan Hakan Yılmaz’ı, Kemal Bey’den ‘Hakan Bey’e dönüştüren talk show da bunlardan biri. Benzerlerinde olduğu gibi, gecenin ilerleyen dakikalarında ekrana gelen ‘Hakan Bey’de yok yok. Orkestra, Yunus Hoca, Yeko, konuklarla sohbet, şarkı-türkü... Tekmili birarada ‘Hakan Bey’in ilk konukları da, doğal olarak ‘Yahşi Cazibe’deki rol arkadaşları. Her zamanki gülüşü dudaklarında, afacan bir edayla ‘Hakan Bey’ kimliğine bürünen çiçeği burnunda şovmenin heyecanıysa dorukta. Şov, program dahilinde doğaçlama yürütülmekte. Arkadaşlarını onore ederken iğnelemeyi de unutmayan Hakan Bey’in bir diğer hedefi, uysal duruşundan dolayı ‘gerizekâlı’ damgasını yiyen Paris’ti. Gereksiz gülenlere ‘dalağı düşük’ dendiğini öğreten program, ilk telefon bağlantısıyla ‘Telli Baba’ Gani Müjde’ye teknik çile yaşattı. Ses titreme denemesiyse, izleyici için tam bir cezaydı. ‘Bayın fırtınası’ kelimesini ‘buyurgan erkek’ olarak açıklayan Yeko’nun şive kullanımı, özenti imajını aşamadı.
‘Geçmişini Seveyim’ köşesiyle ‘İner misin Çıkar mısın’ günlerindeki Michael Jackson taklidine giden ‘Hakan Bey’e tavsiyelerimize gelince... ‘Beyaz Show’ havası taşıyan yapımda Hakan Yılmaz özgünlüğü öne çıkmalı. Kendisi zaten güldürmeyi ve ilgi çekmeyi başaran biri! Formatı da kişiliği doğrultusunda geliştirmeli. A/B’de altıncı olan yapımın göze batan diğer yönü, kavuniçi-kırmızı gibi renklerle bezeli stüdyonun aşırı ışıklandırması! Bu renklerin enerji ve heyecan yaratacağı varsayımıyla kullanıldığını düşünsek bile sürekli dalgalanan ışıkların bu duyguları kırdığını ve konukların arkasından hareketleriyle rahatsızlık verdiğini görmezden gelemeyiz. Özetle, telaşı her halinden belli olan ‘Hakan Bey’in biraz daha sükûnete, ortamın da yeniden dizayna ihtiyacı var. Yoksa bu yorgunluğa ne dışarıdaki jeneratör ne de can dayanır.