Haiti depremi, Amerikan işgali ve fizikçi Tesla

Batı... Tamam, Irak’taki komşumuz; sevgili (!) müttefikimiz; eş başkanımız, gözümüzün nuru Amerika... İstihbarat savaşlarının önde gideni, konsolosları ve elçileriyle iç işlerimize bile müdahale edebilen, zaman zaman beyanat verip eleştiren, akıl öğreten, canımız, ciğerimiz...
AB... Başka bir Batı. “Ergenekon’u bitirmeyin” diye arada bir saatin kapağından başını çıkarıp öten guguk kuşları gibi seslenen temsilcileriyle AB... Karen Fogg’uyla, “Diyarbakır’a ve bütün Doğu Anadolu’ya olağanüstü sevgi (!) besleyen, kimsesiz doğu şehirlerimize kültür, miras vakıfları falan kurup, misyoner evleri, kilise evleri açıp Patrikhane, ruhban okulu sevgisinden çıldıran AB... Anadolumuzun her bir yanında istihbaratçılarının gizli, açık cirit attığı, siyasetimizi, güvenliğimizi, edebiyatımızı, müziğimizi, gösterilerimizi, bilhassa ekonomimizi yönlendiren ve sivil toplum projelerine ve vakıflarına ve üniversitelerine euro, dolar yağdıran sevgili Batı, AB’siyle, ABD’siyle... Bilderberg’iyle, Trelateral komisyonuyla, Round Table’ıyla, IMF’si ve Dünya Bankası’yla bizi bizden alan ” eş “lerimiz, dostlarımız. Son olarak da Haiti’ye indirme yaptılar, yani deprem acılarıyla inleyen, perişan Haiti’yi işgal ettiler. AB’nin ve Batı’nın çeşitli işgal yöntemleri vardır. Bu da onlardan biri. Bizde başka formüller tatbik ediyorlar. İftiralarla yalanlarla, yüzsüzlükleriyle gücümüzü ve güçlümüzü (ordumuzu, yargımızı) tüketmeye çalışıyorlar.
Bu Haiti işgali gerçi Bolivarcı (ulusalcı) Güney Amerikalı yönetimlerin bir kere daha sıkı beraberliklerine sebep oldu. Chavez ABD’nin Haiti’deki felaketten faydalanarak orayı işgal ettiğini söylemiş. Bence ABD felaketten yararlanmadı, felaketi bizzat oluşturdu.

* * *

Geçen akşam bir kanalda ” beyin yönlendirme “ konusunda biri prof. biri uzman, iki kişiyi dinlerken aklıma yeniden Marmara depreminin ardından yazdığım kuşku dolu yazılar geldi. Bu elektromanyetik dalgaları kullanarak düşünceyi yönlendirmek, etkilemek artık dünya laboratuarlarında deneyi yapılan sıradan işlerden olduğu halde bizde hâlâ sihir, büyü, hurafe muamelesi görüyor. Oysa merak edenler bilgisayarlarından Filadelfia deneyini bulup okusunlar. Evet, tarihte, hem de yakın tarihte böyle bir deney yapılmış. Bu konuda dört beş kere yazdığımı hatırlıyorum. Bunlardan ikisini kitaplarımda bulabildim. ” Statükocu Dana “ adlı deneme kitabımda var. İz yayıncılık. Fizikçi Tesla’nın buluşları, Hızır bilgileri ve sonra Tesla’nın Amerika’ya gidişiyle işin kaynağının unutulması...

* * *


Tesla’nın buluşlarından bazıları: AC elektrik güç santralleri Tesla bobinleri, uzaktan kumanda remote kontrol aygıtları, çağdaş elektrik iletişim devrelerinin öncü planları, uzaktan kumanda protatif cihazları, görüntülü tüpler, neonların, redrüserlerin güç jenaratörleri...
Radar ve bilgisayarın icadına, Tesla’nın mektuplarının kendisine verilmesiyle giriştiğini ölüm döşeğinde açıklayan İsveçli bilimadamı Norbert Wiener’dir.
Sırp asıllı Tesla tarafından geliştirilen düşük frekanslı elektro manyetik ışınımla yüksek enerji nakli tekniğini büyük ülkeler bir silah olarak kullanma yolunu arıyorlardı. Bu yöntemle, çok uzaktan, hatta uzaydan, geniş alanlarda tahribat yapabileceklerdi. Bu ” Deprem indirgeme “ sistemi, Avusturya, Kafkasya, Okyanus tabanında, Ant dağlarında, tektonik uyarılar vermek suretiyle denendi. Bunlar bir devletin kumanda merkezinden yönetiliyordu. (Askeri tesislerinden). Büyük bir depremden sonra Future Times’te yayınlanan bir yazı dizisi de böyle bir ihtimalden bahsediyordu. Tesla şüpheli bir ölümle öldü. Öldükten sonra kendisine Nobel Ödülü verdiler.

Başbakanın gerilimleri
Başbakan son konuşmasında, ki bu konuşma sadece gerilimli değil, yüksek gerilimli bir konuşmaydı. ” Gerilimin tarafı olmayız “ dedi.
Aynı konuşmada işçilere, işçi liderlerine, çok kabaca çıkışmakla kalmadı, meçhul bir muhatabı da şöyle uyardı:
” Bugün benim elimde güç var deme. Yarın o güç elinden gider. Güç elinden gidince halk nezdinde nasıl yargılanacaksın, bunun hesabını yap.
Kulaklarıma inanamadım. Bunları kaç yıldır halk, muhalefet, şimdi de içleri yana yana işçiler Başbakana söylüyor. Hatta bunu söylerken “yüce divan” lafı da ediyorlar.
İsraille yürüttüğü yapay gerilimden, artık hiç söz etmiyorum.

Yazarın Diğer Yazıları