Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Haçlılarla işbirliği yapanlar çözülüyor mu?

Medyadaki bilgilere bakınca akla gelen soru bu. Davanın açıldığı ilk günü hatırlayalım. O ne öfke, söylenmedik söz kalmadı. Hele “kraldan çok kralcılar”, kendilerini iktidarın ortağı sayanlar, emperyali zmin işbirlikçileri neredeyse isyan borusu öttürdü. İktidar-yargı atışması, akıl veren partiler, pek görülen cinsten değildi. Nihayet ortalık yatışmaya , a,b,c planları konuşul maya başlandı.
Dışarıdaki durum daha da ilginç. Şifreler bir bir çözülüyor, ibret dolu sırlar dökülüyor. AB ’nin, AKP aşkı hortladı. ABD ise hep kenar dolaşıp, bir nalına, bir mıhına vurarak, acaba tam biat eder mi diye beklemede kaldı.
Herkesin derdi bir başkaydı . AB birikmiş alacakların (!) tahsili peşinde. Zira uzun bir aradan sonra, TCK 301’i değişmiş, imkânsız denilen Vakıflar Kanunu’nu çıkmış; Kıbrıs, Patrikhane, Ermenistan ve Barzani cephesinde, örtülü-açık hareketlenmeler başlamıştı. Bunlar duraklayan “reform” treninin yürüyeceğini gösteriyordu ki, birden kapatma felaketi (!) geldi. Asabı bozulmasın da ne yapsın?
ABD’ye gelince, BOP kursağına oturmuş, “stratejik ortak” (!) yorulmaya, hele sıra İran’a gelince, teklemeye başla mış. Ne yapsa olmuyor , ama yine de ümit kesmemeliydi. Reddedilen tezkere meselesinde, iş sonradan nasıl düzeltildi ise yine öyle olabilir di.
Ama olmadı. Zira bu defa durum farklıydı. Irak felaketinde yaşananlardan sonra, iktidarda düzeltecek güç kalmamıştı. Bu gerçeği gören ABD k apatma davasıyla ilgili politika sını netleştirdi . Geçen hafta sonunda ABD Dışişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı Gül’ün Condi diye hitap ettiği Rice baklayı ağzından çıkarıp; “AKP, Gül ve Babacan’la ilişkilerimiz fevkalade” dedi. Bu açıklama, “Erdoğan’ın üstü çizildi” şeklinde yorumlandı. Gerçekten Erdoğan’ın işi bitti mi? Belli olmaz, mesaj açıktan verildiğine göre, teslimiyet çağrısı devam ediyor demektir.
Bekleyip göreceğiz.
Bu arada ABD’den sonra; savaş ilanına yeltenenlerin yelkenleri indirmesi, iktidarın birinci halkasındaki güç gruplarının çözülmeyi andıran halleri, cemaatlerde, özellikle cemaat medyasında, TÜSİAD gibi büyük sermaye çevreleri ve medyasında izlenen politika; Cumhurbaşkanı Gül ve Babacan’ın öne çıkarılması, nihayet itibar edilen bazı kişilerin yeni oluşumlara yönelmesi, bir şeylere işaret ediyordu. Eğer bu görüntü doğru ise, kısa zaman içinde Erdoğan’ın daha da yalnızlaştırılacağını söyleyebiliriz. Böyle bir sonuç TBMM’de nasıl bir dalgalanma meydana getirir kestirmek zor.

Önce milletim denmezse!..
Tüm bunlar bilinenlerin özetlenmesinden ibaret. Bizim anlatmak istediğimiz başka. Eğer bir ülkedeki kişiler veya iktidar güçleri, kendi milletinin misyonundan, milli ve tarihi gerçeklerinden önce, Haçlıları referans alırsa, akıbetleri belli demektir. Çünkü onlar, sizin de içinde bulunduğunuz dünyayı kapsayan bir plana göre hareket ediyor. Siz ise, onlara dayanıp önce kendiniz ve çevrenize, sonra ülkenize göre hazırlanmış bir programın peşindesiniz. Onlar için kaba çıkar esas olduğundan, önlerine çıkan her şeye hükmetmeye bakarlar. Siz ise, onların sempatisini ve himayesini kazanmaya (!) göre hareket edersiniz. Bundan dolayı, sizin onlar tarafından sevilmeniz (!) vereceğiniz hizmete endekslidir. Verecek kalmadığında, ki bunun sonu çabuk gelir, sıkılmış limon gibi bir kenara atılırsınız.
Milli varlıklarını ve gerçeklerini ikinci plana atarak, büyük güçlerin gölgesinde siyaset yapanların, kendilerini iknaya göre çalışan tehlikeli bir zihni yapıları vardır. O da; büyük güçlerden yararlanmaya mecbur olduklarının, belli bir noktaya geldikten sonra dizginleri toplayacaklarının, asırlar ötesinden gelen milletin ve devletin kimliğini değiştirip kültürel, sosyal, siyasi yapılardaki yanlışları düzeltebileceklerinin heyecanı içinde, hiçbir uyarıyı dinlemeden hareket etmeleridir.
Kendilerini “Cin” zannedenler, bilgisizliklerinin, tarih şuurundan yoksun olmalarının kurbanı olduklarını, temenni edelim ki, zehirli rüyadan uyandıklarında görsünler. Hem de ödenen ve ödenecek tarifsiz bedeller karşılığında.

Yazarın Diğer Yazıları