MİLLET İTTİFAKI''NIN ORTAK ADAYI OLMA İHTİMALİ KALMADI
Cuma akşamı Habertürk TV’de Kemal Kılıçdaroğlu ile CHP Genel Merkezi’nde yaptığımız özel yayından çıkan bana göre tartışmasız en önemli manşet yukarıdaki başlıktı.
Kemal Bey canlı yayında sorumuz üzerine açık açık attı bu manşeti: “Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş bir dönem daha devam etmeli ve ikinci kez aday olup 2029’a kadar İstanbul ve Ankara’yı yönetmeyi sürdürmeli.”
Kılıçdaroğlu hem İmamoğlu’nun hem de Yavaş’ın genel başkanı. 2023 için Cumhurbaşkanlığı adaylığını asla düşünmemeleri gerektiğini ilk kez bu kadar açıkça bizim kanalda ikisine de ifade etmiş oldu böylece.
Dolayısıyla yazımıza attığımız başlığı yineleyelim:
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın 2023’te Cumhurbaşkanlığına adaylık ihtimali kalmadı.
Daha doğrusu Millet İttifakı’nın ortak adayı olma ihtimalleri kalmadı desek daha doğru olur.
Kendileri, CHP ve İYİ Parti teşkilatlarına rağmen bireysel olarak aday olurlarsa da çok düşük bir oy alırlar.
Zaten ben Mansur Yavaş’ın bu hırsta olduğu kanaatinde değilim. Yavaş sakin bir portre çiziyor. Fakat Ekrem İmamoğlu şüphesiz bu konuda çok iddialı ve ihtiraslı. Kesinlikle 2023’te Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor.
Ancak CHP ve İYİ Parti’nin desteğini alamamış, seçime bağımsız girmiş bir İmamoğlu’nun, yalnızca İmamoğlu değil, herhangi başka bir adayın yüzde 10’u bile yakalamasının zor olduğu kanaatindeyim ben.
İSTANBUL BURJUVAZİSİ İMAMOĞLU''NUN OLMASINI İSTİYOR
Öte yandan şu an bulunduğum Bodrum’da konuşlanmış İstanbul burjuvazisi 2023’te muhakkak Ekrem İmamoğlu’nun aday olmasını istiyor. Bodrum''daki davetlerde açık açık bunu ifade de ediyorlar.
Ekrem Bey ve eşi Dilek İmamoğlu İstanbul’un en zengin 20 meşhur ailesiyle inanılmaz sıcak ve samimi ilişkiler kuruyor. Belli ki bu ilişkilere bir politik strateji olarak da bakıyor Sayın İmamoğlu.
Dolayısıyla Kemal Bey’in bugün benim yazıma manşet olan cümleleri İstanbul burjuvazisini çok üzecektir. Bunu bizzat biliyorum. Onlar Kemal Bey’in Tayyip Bey’i mağlup edebileceğine inanmıyorlar. Millet İttifakı’nın ortak adayı Ekrem İmamoğlu olsun istiyorlar.
Diğer yandan AK Parti camiası Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını ister pozisyonda. AK Parti medyası da Kılıçdaroğlu’nun adaylığını gazlamaya çalışıyor.
Fakat bunu çok amatörce yapıyorlar. Eskiden iktidar medyası etkili “spin doctor”larıyla tüm ortamı formatlama yeteneğine sahipti. Şimdi bu tamamen bitti.
Sonuç olarak hem AK Parti elitleri hem İstanbul burjuvazisinin elitleri Tayyip Erdoğan’ın çok rahat şekilde Kılıçdaroğlu’nu mağlup edeceğine inanıyor.
O halde Kemal Kılıçdaroğlu gibi artık çok tecrübeli bir politikacı “çantada keklik” tabir edilen böyle bir seçimde başkanlığı yeniden Erdoğan’a hediye mi etmek istiyor?
Elbette hayır… CHP Genel Başkanı’nın başka bir stratejisi var…
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ OLACAK MI Kİ
Kemal Bey’in cuma günkü Habertürk yayınında kurduğu en kritik cümle şuydu:
“Seçilecek Cumhurbaşkanı’na o kadar büyük yetkiler veriyoruz ki, nefsine ve duygularına hakim olamayıp ‘Ben burada kalacağım’ dediği andan itibaren başka bir felaketin kapısını açıyor.”
Zaten dikkat edin bu cümleden sonra “Büyükşehir Belediye Başkanlarımız bir dönem daha devam etmeli” dedi Kılıçdaroğlu.
Açıkçası bana göre Kemal Bey, Başkan olacak kişinin CHP içindeki çok yaygın tabirle “ikinci Tayyip Erdoğan” olmasından endişe ediyor.
Kılıçdaroğlu jargonuna göre “İkinci Tayyip Erdoğan” demek o yetkileri bu sefer anti-Erdoğanist biçimde çok totaliter tarzda kullanacak bir Başkan demek…
Böyle bir Başkan’ın da Türkiye’yi bir kez daha felakete sürükleyeceğini düşünüyor Kemal Bey.
Zaten o yüzden özellikle Ekrem İmamoğlu’na 2023 Başkanlık kapılarını tamamen kapatmak istediği kanaatindeyim. Elbette bu benim öznel yorumum.
2023 Başkanlık seçimlerinde Erdoğan-Kılıçdaroğlu yarışı AK Partililerin ve İstanbul burjuvalarının düşündüğü gibi “çok rahat” mı geçer?
Bu sorudan daha da önemlisi… Acaba Türkiye bir daha Cumhurbaşkanlığı seçimi yaşayacak mı? Yoksa son Cumhurbaşkanlığı seçimi 2018’de mi yapıldı? Bence tüm bu konulardan önce bu iki sorunun ciddi ve derinlikli şekilde tartışılması gerekiyor Türkiye’de.
Bu soruların cevabı başka bir köşe yazısının konusu…