Haberiniz yok, sizi katil yaptılar
Farkında mısınız bilmem, on senedir, giderek artan boyutlarda ve miktarda, sizin adınıza, sizin paranızla, sizin haberiniz bile olmadığı halde sizler için yaptıklarını söyleyerek, sizin için ayrılıp harcanması gereken kaynakları, size sorulmadan, sizlerin seçtiğini sandığınız vekillerine bile sorulup bilgi verilmeden, cömertçe tüketiyorlar.
Neler olduğunu biliyorsunuz ama sallamadığınızdan da eminim. Ama ben gene de anlatayım, bir kere tam da olay sakinleştirilir, Batı savaş yerine uzlaşma çalışmaları yaparken bizimkiler kalktı, vurdu silahsız Suriye helikopterini. Evet, helikopter askeriydi ama savaş helikopteri değil, silahsız bir keşif aracıydı. Nerede vuruldukları da, ayrı bir tartışma konusu. Vurulduğu zaman helikopterin Kuzey’e değil Güney’e yönelmiş olması, yapılan uyarıya uyup bölgeden çıkmaya çalıştığını ortaya koyuyor. Ne desek arkadaşları ikna edemeyiz, yakında bu durum da netleşir. Erdoğan’ın yandaşları, video görüntülerinde, düşürülen araçtan atlayan iki kişinin kafalarını kesiyor. Biri de ellerinde ve hayattaymış galiba.
Türkiye’nin kendi sınırlarını koruması kadar doğal ve hukuki hiçbir engel yoktur. Ama Erdoğan’ın kavga ediyor gibi görünüp alenen flört ettiği İsrail’in gizli örgütü MOSSAD’a ait internet sitesi Depka’da ilginç bir yorum var. Başlık, “Esad, Türkiye’yi tuzağa düşürdü” . Depka bu girişimle Türk tarafının helikopteri kendi topraklarına indirme veya sınır ötesine itme yerine, vurup düşürmeye çalışmasının Esad’ın elini kuvvetlendirdiğini ileri sürüyor. Meraklısı Depka’nın internet sitesinin www.debka.com/article/23285/The-Syrian-helicopter-flight-over-Turkey-fabricated-first-Assad-obstacle-to-chemical-weapons-handover- bağlantısına tıklayarak okuyabilir.
Tabii cahilin yapacağı planla, ülke yönetirsen, sonunda Afrika’daki bir kabilenin ay ile güneş hakkındaki görüşlerinden farklı olmaz ve cahil toplumun da böyle olması doğal. Ortadan el sopası ile yürüyen bir hükümete sopa desteği kalkınca, armut gibi açıkta kalır. Dünyada hiçbir diktatör kendisini polis gücüyle korumaz. Çünkü polis, asker gibi olmadığı için zor görünce dağılır.
Gelelim konumuza, benim anlamadığım, bu ülkenin esas karadaki sınırından bombalar, cephaneler, silahlar ve teröristler geçiyor. Ne yapıyor Türk sınır muhafızları? İçeride vurulanlar, benim hastanelerime getiriliyor, benim vergilerimle çalışan hastanelerde bakılıyor, tedavi ediliyor. Hatta bu paçası bozuk takıma bizimkilerin sarin gazı da verdiği ileri sürülüyor.
Sen hâlâ doğal gaza yapılan zammı öde. Sen hâlâ ekmeğe, ete, süte, yumurtaya, okul servisine yapılan zamlarla, hak ettiğin zamları bile alamadan, elindeki maaşla kıt kanaat geçinmeye çalış. Ağam senin paranı, senin yerine bir güzel harcasın. Sana harcayacağı yerde, kalkıp başka bir ülkenin iç işlerine karışma pahasına, kendi yandaşlarına akıtsın. Ve sen bunun hesabını sorama. Sormaman için de susturul, senin adına bunları ortaya çıkarması gereken kalemler de bir bir kapıya konsun. Son örnek; Yurt gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, nedeni belli olmayan bir gerekçe uydurularak tutuklandı.
Savaşta bile, düşman askerini tedavi eden Türk doktorları, yalnızca asilerin bakımını yapıyor. Bu açığı gören Sınır Tanımayan Doktorlar, muhalif guruplardan, bölgede sivil halka bakmak ve tedavi etmek için izin istiyor. Cevap yok. Buna karşılık El Nusra, 30 kadar kadın, çoluk çocuk Suriyeli silahsız Alevi’yi katlettiğini itiraf ediyor. Buna nasıl sessiz kalıyorsun? Senin paranla alınmış silahlarla, senin maaş verdiğin katiller, senin adına insanlık cinayeti işliyor. Bir gün sana da hesap sormazlar mı? Onlar sormazsa, Allah katında nasıl hesap verirsin?
Sen televizyon dizileri ile afyonlanırken, senin sınırında, bomba yüklü, yeni bir kamyon patlıyor. Ölen ve yaralananlar var. Ama senden bir açıklama yok. Senin vatandaşlarının düğününü sana sığınanlar basarken, senin sokaklarında seni korkuturken, seni koruması için seçtiğin hükümet de sesini bile çıkarmaz. Anlamak o kadar zor ki bir mezhep katliamının ortasında sen, dizilere dalmış ama El Nusra gibi sessizsin.