Güvenli bölgeler yeterli gelmiyor...

Dün sabah kalktık baktık ki; İstanbul da dahil Türkiye kan gölü. Terör örgütlerinin saldırıları artarak devam ediyor. Etkili operasyonlara rağmen bölücü hainler nasıl bu saldırıları yapabiliyor. Kamuoyunun kafasında bir sürü şüphe ve haklı soru işaretleri var. Öncelikle şunu belirtmeliyim; terörle mücadelede Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yürüttüğü büyük ve çok başarılı operasyonların önemli bir ayağı eksik.

Bakın, önce, Akdeniz’in büyük bir ilinden adı ve diğer bilgileri bende saklı sürekli okurumuzdan gelen elektronik mektubu paylaşayım; “Ben bir kamu kurumunda çalışmaktayım, işim gereği haftanın 5 günü sahada (sokaklarda, mahallelerde) ev ziyaretlerinde bulunmaktayım. Resmi plakalı araçlarla yaptığımız bu gezilerde (ırkçılık yapmıyorum sakın ola yanlış anlaşılmasın) özellikle doğudan gelen vatandaşların yaşadığı mahallelerde büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Bize edilen küfürler, kimi zaman bizim üzerimizden devletimize uzanan ağır hakaretlere maruz kalmaktayız. Hakaretler bazı zamanlarda taşlı saldırılara dönüşüp maalesef ki kafamıza kafamıza yağmakta....

Özellikle 6-7 Ekim olaylarında yaşadığımız bu sıkıntılar bu günlerde yine hortladı. Amacım siyaset yapmak ya da birilerini eleştirmek değil ama benim can güvenliğimi kim sağlayacak? İşte bu soru beni öylesine düşündürüyor ki her akşam eve sağlam gelmek için dua ediyorum. Oğluma sarıldığımda bir kez daha mutlu olup şükrediyorum...

Devletin işi yarım kalmamalı, biz devletin elini vatandaşın evine kadar götürmeliyiz eyvallah ama benim can güvenliğim??? Ne hale geldik, içimdeki korku o mahallelere her girdiğimde hortluyor. Bu sıralar artan bu korku sebebiyle işimi yapamaz duruma geldim. Devlet sabırlıdır deyip susmalı mıyım sizce?

Allah doğuda görevli tüm asker-polis devlet çalışanı arkadaşlarıma kolaylık ve can sağlığı versin. Allahım vatan haini vatansızlara nefes alma şansı dahi vermesin inşallah...

Sizi ve YENİÇAĞ gazetesini takip eden birisi olarak içimdeki korkuyu size anlatmak istedim. Kimseye anlatamadığım anlatsam da çözümü olmayan bu korkuyla emeklilik hayali beklemek de benim kaderimmiş, binlercesi gibi...”

Gördünüz!..

Tamam!.. Kandil’in yüzde 85’i güçlü hava operasyonları sonucunda yerle bir edildi. Teröristlerin uğratıldığı ağır zayiatla birlikte PYD’nin de lojistiği kesildi. Çete başlarından Murat Karasu’nun sorumlu olduğu Zargali köyünde kamyonette saklanan dolarlarla birlikte kamyon içindeki milyonlarca dolarlık eroin ve kokain havaya uçuruldu. PKK’nın yılda 3 buçuk milyar dolar kâr ettiği uyuşturucu trafik yolları ve köprüleri çökertildi. Avrupa’nın uyuşturucu baronları panikledi. Haksız da değiller!.. PKK yılda bu kadar gelir elde ediyorsa Avrupalı baronlardan beslenen siyasileri Türkiye’ye “orantılı güç kullanın”, HDP’lilere de “gidin hemen Türkiye’de barış mitingleri yapın” demesin de ne desin?..

Zaman kazanmaları lazım tekrar toparlanmaları için hainlerin. Peki bunu Ankara görmüyor mu? Görüyor!.. Fakat operasyonlar topal ördek hükümeti yüzünden önemli bir ayağı eksik olarak yürütülüyor. Kamuoyu da haklı olarak soruyor, “hava operasyonları niye seyrekleşti. Gerisi niye gelmiyor?” diye.

Bu operasyonların tam sonuca ulaşması için bir kere kararlılıkla devam etmesi lazım. Sadece kara operasyonları ile değil. Bugüne kadar göz yumulan terör örgütü ve tüm uzantılarının şehir merkezlerindeki yapılanmaları, lojistik merkezleri, silah depolarının vakit kaybedilmeden yok edilmeleri lazım.

Silopi’de neden hendekler kazılıyor? Daha evlerin altındaki tüneller de bilinmiyor. Madem barış nutukları atıyorsunuz neden hendek kazıyorsunuz? Irak’taki gibi yabancı bir devlet geldi de topraklarınızı mı işgal etti?.. Demek ki, büyük bir kalkışmaya hazırlanıyorlar. Bunu görmemek için kör olmak lazım. Hiç bir etkinliği kalmayan Öcalan canisini barış manivelası olarak kullanıyorlar. Devlet buna karşılık önlemini almayacak mı? Tabii ki alacak. Fakat öyle 3-5 yerde bir haftalığına güvenli bölgeler ilan etmekle bu işler sonlandırılamaz. Güvenli bölgeler ancak pansuman tedbir -göstermelik- olarak kalır. Devlet terörle mücadelede kararlılığı ve devamlılığı göstermek için yalnızca terör bölgesinde değil Batı illeri de dahil terör örgütlerinin yuvalandığı tüm merkezlerde geçici sokağa çıkma yasağı ilan etmeli. Çok sıkıntılı bir şeyden bahsettiğimi biliyorum. Hükümet koalisyon tezgahları ile uğraşacağına, güçlü bir kamuoyu çağrısı yapmalı ve bunun gerekçelerini açık açık millete anlatmalıdır. Maalesef bu sıkıntılı süreci yaşamak zorundayız ve yaşamak zorunda bırakıldık. Şehir merkezlerine operasyonlar için kararı alırsınız, geçici sokağa çıkma yasağı ilan edersiniz. Bakalım kim çıkıyor sokağa? İhlal edene de gerekeni yaparsınız. Bu yalnızca terör bölgesinde yaşayan masum insanların değil tüm Türkiye’de yaşayan insanımızın can güvenliği ve huzur için gereklidir. Görmediniz mi dün İstanbul’da sabah yola çıkan araba ve insanların arasında yaşanan silahlı çatışmaları, sokakta oynayan çocukları. Yukarıdaki mektuba da boşuna yer vermedim!.. PKK/KCK iç yapılanması, silahlı depoları yok edilmedikçe bu iş neticelenmez. Yapın esas operasyonları. Diyelim ki dağa kaçtılar yolda yakalamadınız şerefsizleri. Zaten Kandil yerle bir edildiğinden köylerle lojistik bağlantıları kesileceğinden kış şartlarında geberir giderler. Toplansınlar Kandil’de savaş uçaklarımız dün olduğu gibi yine gerekeni yapar.

Önce bu sıkıntıyı çekmeye hazır olmalıyız. Sonra, demokrasi diye aldatıp küplerini dolduran, bizlere Ortaçağ şartlarını yaşatanlardan hesabını sorarız.

Biraz da IŞİD operasyonu çerçevesinde İncirlik’e gelen ABD savaş uçakları ile ilgili bilgi verelim. Ankara ABD savaş uçaklarının sayısının 20’nin biraz üstüne çıkabileceğini hesaplıyor. İncirlik’te ABD’li personel sayısı bini aşacak. Fakat bunlar yedek personel, kesinlikle kara birlikleri değil. Ankara’nın birinci önceliği kış gelmeden IŞİD’in temizlenmesi, Cerablus’a Türkmenlerin hâkim olması.

Ya YPG?..

Her şey sırasıyla!..

Yazarın Diğer Yazıları