Gürsel Tekin o tarihi hatırlattı ve "AKP ilk çatlağı orada verdi" dedi

Gürsel Tekin o tarihi hatırlattı ve "AKP ilk çatlağı orada verdi" dedi

CHP'li Gürsel Tekin, Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu'nun 2019 yerel seçimlerindeki İstanbul kampanyasını hatırlattı ve AKP'deki ilk çatlağın orada başladığını iddia etti.

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, Yurt Gazetesi'nden Özgür Tuğrul'un sorularını yanıtladı.

Tekin, Z kuşağından CHP kurultayına kadar önemli açıklamalarda bulundu. 

Tekin'in yanıtları şu şekilde:

CHP Kurultayı yaklaşıyor. Ne düşünüyorsunuz?

Bizim için kurultay bir şölen. Türkiye’nin her tarafından CHP’lilerin buluşup, parti içi demokrasiyi işlettiği bir demokrasi bayramı. Ancak bu yıl tarihte bir ilki yaşayacağız. Salgın nedeniyle açık havada kurultayımızı yapmak zorunda kalıyoruz. Ne yazık ki, katılımcı sayısı arzu ettiğimiz seviyede olmayacak. Yine de Kurultayımızın parti kültürümüze, geleneklerimize uygun bir şekilde yaşanacağını düşünüyorum. Buradan iktidar hedefine ulaşmak için bir ortak akıl çıkartmak zorundayız.

Kurultayın yapılış tarihine ve yapılış şekline yönelik eleştiriler var. Bu konuda ne diyorsunuz?
Arkadaşlarımız iyi niyetle, geniş katılımlı, alıştığımız kurultaylara benzer bir kurultay yapılması gerektiğini düşünüyor. Yasal sorunlar var. Bilim Kurulu’ndan alınan görüşler var. Eylül ayından sonra salgının farklı bir faza ulaşma tehlikesi gözüküyor. Bu şartlarda yapılmasını anlayışla karşılamak lazım.

Kurultay’da ortak akıl çıkartmaktan bahsettiniz. Ne kast ediyorsunuz?

Türkiye tarihi bir süreçten geçiyor. İşsizlik Cumhuriyet dönemi rekorunu kırmış durumda. Her 4 gençten bir tanesi işsizlik belasıyla uğraşıyor. Vatandaşların bankalara borcu 720 milyar liraya çıkmış. 32 milyon borçlu var. Baro başkanları yürüyor. Hukuk devleti yok edilmiş durumda. Kamu işleyemez hale gelmiş. Partizanlık almış başını gitmiş. Dış politikadan, eğitim politikalarına kadar her alanda büyük krizler yaşanıyor. Tek hedefimiz iktidar olmalı. İktidar için de toplumun tüm kesimlerini kapsayan, kendi geleneklerimize uygun bir yol haritası çıkartmalıyız. Bu ancak partimizin de tamamını kapsayan, tüm görüşleri içine alan bir ortak akılla mümkün olabilir.

Bahsettiğiniz yol haritası nasıl olmalı?

1959 yılında 14’üncü Kurultay’ımızı yaptık. Burada İlk Hedefler Beyannamesi” açıkladık. O beyannamede ne diyor? “Türkiye’de gelişimi durduran, gerileten, bütün anti demokratik yasalar, yöntemler ve uygulamalar kaldırılacaktır.” Daha sonra da somut öneriler dile getiriliyor. Beyannamenin bir önemi var. Toplumsal bir müşterek yaratıyor. Ortaklaşmayı zemin alıyor. Şimdi ben diyorum ki bunu yapmak zorundayız. Toplumun önüne açık bir yol haritası ve program koymalıyız.

AKP’nin gideceği belli oldu. İktidara geldiğimiz an ne yapacağız. Toplum bu konuda berrak bir algıya sahip olmalı. Eğitim politikası nasıl olacak, hukuk devletini nasıl yeniden ayağa kaldıracağız, huzur ve barış ortamını nasıl kuracağız. Ekonomide atılacak adımlar neler? Bunlar ilkesel olarak açıklanmalı. Oradan sonra da seçime kadar bu beyanname doğrultusunda el birliği ile sokak sokak çalışmalıyız. Yol haritasının en önemli parçası toplumun tüm kesimlerini ve gençliği kapsayan bir dinamik üretmek olmalı.

Z kuşağını mı kast ediyorsunuz?

7 milyon genç ilk kez oy kullanacak. AKP bu gençliği kaybetmiş durumda. SODEV’in yaptığı araştırma açık. Gençlerin en fazla önem verdiği şey kendi düşüncelerini ifade etmek. Gençlik artık buna alışmış durumda. Twitter’da, Facebook’ta, Instagram veya Youtube’da kendi fikrini söylüyor. Beğenirsin, beğenmezsin. Bunu kabul ediyor. Tartışmaya açık. Ama fikrini ifade etmemeyi kabul edemiyor. Gençlik tepeden aşağı hiyerarşik eski tip örgütlere de uzak duruyor. Yatay hiyerarşi istiyor.

Yani düşüncesini her düzeyde söyleyecek. Katkısını yapacak. Bunu uygulamak yöneticilerin işi. Şimdi karşımızda Z kuşağını hiç anlamayan, tek adamcı, tepeden aşağı emir komuta zinciri içinde örgütlenen bir yapı var. Çıkıp Netflix’i kapatalım diyorlar. Z kuşağı için Netflix’i kapatmak, ayakkabı giymeyi yasaklamak kadar saçma bir şey. AKP, Z kuşağını kaybetmiş durumda. Bu kuşağı kazanmak bizim işimiz. Yapısal olarak gençleri sisteme daha fazla katacak, karar alma süreçlerine fikirlerini katacak enstrümanları kurmak zorundayız. 7 milyon gence kapılarımızı açtığımız anda, Türkiye tarihinin en büyük demokratik değişim dinamiği yaşanacak. Bu gençlik kavga, dövüşten, kutuplaşmadan bıktı. Kimsenin ne giyeceğine, ne yiyeceğine karışmak istemiyor. Kimse de kendisine karışsın istemiyor. İktidardan beklentisi işini doğru yapması. Akılcı bir nesil var karşımızda. Bu neslin büyük fırsat aralığından yararlanmak zorundayız. Ancak sadece gençlerden bahsetmiyorum, kadınları da daha fazla katmak zorundayız.

Siyasette kadınlar yeteri kadar temsil ediliyor mu?

Edilmiyor. Bunun bir çok sebebi var. Bir kısmı yapısal. Bir kısmı kültürel. Bir kısmı ekonomik. Ama bunu aşmamız lazım. AKP iktidarında en büyük bedeli kadınlar ödedi. Hakları bakımından ödedi. Sosyal konumları bakımından ödedi. Kadına şiddet adeta olağanlaştı. İstanbul Sözleşmesi bile tartışılır hale geldi. Kadın politikaları alanında bakın değişim değil devrim yapmak gerekir diyorum.

Biz bunu tarihimizde birçok defa yapmış bir partiyiz. Yine yapmalıyız. Çekinerek konuşmaya gerek yok. Bir milletin yarısı ayağından zincirliyse, o millet göklere yükselemez. Gelişmek, kalkınmak istiyorsak kadın hakları noktasında başka bir seviyeye çıkmalıyız. 1920’lerde Kanadalı kadınlar Türk kadınını kıskanıyordu. Çünkü oy hakları yoktu. Bu noktaya geldiğimiz anda Türkiye ekonomik, sosyal, siyasal her alanda zirveye çıkar. CHP’ne üye olan, oy veren her kadın bunu istiyor. Bu talebi karşılamak zorundayız.

CHP sizce iktidara hazır mı?

CHP iktidara yürüyor. Biz de bu noktaya bir günde gelmedik. 2019 yılında Sayın Genel Başkanımızın İstanbul kampanyası tarihi bir öneme sahiptir. Çünkü burada AKP iktidarı ilk çatlağı verdi. Neden? Çünkü ideolojik çatışma alanından çıktık, yaşam politikaları alanına girdik. Yolsuzluktan, iyi yönetimden, halkın sorunlarından bahsettik. Orada millet bize bir kredi açtı. AKP’nin yenilebileceği gözüktü. Adalet yürüyüşü yine Genel Başkanımızın attığı ikinci bir önemli adımdır.

Bu yürüyüşte toplumsal değişim dinamiği ve ortaklaşma hayata geçti. Tüm kesimleri kapsayan bir demokrasi ve adalet mücadelesi çerçevesi çizildi. Referandum sürecinde bu dinamik daha da gelişti. 24 Haziran’da ileri doğru bir adım daha attık. 31 Mart ve 23 Haziranları seçimleri o gün atılan adımların bir sonucudur. AKP tekçi, anti demokratik, baskı rejimini kurarken, CHP demokrasi mücadelesinin öncü kuvveti oldu. Bizim delegemiz, üyelerimiz, seçmenlerimiz 40 yıldır iktidar yüzü görmedi. Demokrasi mücadelesinin bayraktarlığını yapıyor. Türlü zorluğa, baskıya asla boyun eğmeden, Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmak için en önde yürüyor. 40 yıldır bu mücadeleyi veren CHP elbette iktidarı hak ediyor. Elbette örgütümüz iktidara layıktır. İktidar da olacağız. Bugün artık AKP’nin seçim kazanma şansı kalmadı.

AKP’nin seçim kazanma şansı yok derken ne kast ediyorsunuz? 

Çok açık. Kime ne vaat edecekler? Eskiden AKP cennet sunuyordu. Şimdi sadece cehennemden bahsediyor. Ben iktidardan gidersem şöyle olur, böyle olur. Hiçbir şey olmaz. Türkiye’de kimler geldi, kimler geçti. Ayakta kaldık. Milletin sorunları ile bağları koptu. Daha önemlisi millet artık birinci sorun olarak AKP politikalarını görüyor. Millet çözüm istiyor. Bu çözümü kim verecek? CHP bu çözümün adresidir. Bizim delegemiz, üyemiz, seçmenimiz fedakârca yıllarca mücadele etti.

Demokrasiyi, özgürlükleri, hukuk devletini ayakta tutmak için baskılara göğüs gerdi. Haklı çıktığı ortaya çıktı. Muş’un Varto ilçesinde CHP bayrağını asandan, İzmir Konak’a kadar, Tekirdağ’daki CHP’liden, Van’dakine kadar tüm üyelerimiz bu mücadelenin öncülüğünü üstlendi. Şimdi iktidara yürüyoruz. Bu kadar mücadele veren, bu kadar haklı çıkan üyelerimize, seçmenimize kulak verdiğimiz anda bu iş bitti. Ben her gün halkın içindeyim, bu dinamiği görüyorum. Herkese sesleniyorum. Kurultay’da gereken adımı atalım, sokağa çıkalım, saray iktidarını sandığa gömelim. Bu kadar net.