Gürsel Tekin acı gerçeği açıkladı. Konya bulguru yerine Nijerya bulguru yiyoruz

Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Sekreteri Gürsel Tekin toptan gıda çarşısını gezdi. 1200 dükkanın 700'ünün yabancıların işlettiğine şahit olan Gürsel Tekin, Nijerya'dan gelen bulgurun satıldığını söyledi

Fatih Erboz - YENİÇAĞ ÖZEL HABER

Başta ithalat olmak üzere Türk tarımının ve çiftçisinin yaşadığı üretim sorunları nedeniyle sofralarımız merdiven altı üretim gıdalar ve yurt dışından gelen gıdalar doldu. CHP eski Genel Sekreteri Gürsel Tekin Gıda toptancısı çarşısında yabancıların daha fazla dükkanı bulunduğunu söyleyerek, “ Suriyeli, Nijeryalı, Pakistanlı, Afganistanlı, Iraklı dükkan var. Türk dükkanına rastlamak zor. Bin 200 dükkandan 700’ü yabancıların. 500 Türk vatandaşın dükkanı bulunuyor. Nijerya’dan gelen bulgur satılıyor” dedi.

gursemem5.jpg

Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı Hüseyin Demirtaş ise Türkiye’de ithalatın yanı sıra yaşanan sorunlar nedeniyle artık vatandaşın merdiven altı gıdalara da yöneldiğini belirterek, “ Üretimi planlaması olmayınca o zaman arz talep dengesi bozuluyor, fiyatlar yükseliyor, alım gücü düşük olan vatandaş da merdiven altı üretim gıdaları bilmeden de olsa alıyor. Bunun sonucunda halk sağlığı tehlikeye giriyor. İthalat zaten başlı başına sorun. İthalat, denetimsizlik, üretimde ürün planlamasının olmayışı, girdi maliyetlerinin yüksekliği, bir de buna küresel iklim değişikliği eklenince artık sofraların maliyeti daha da yükselecek. Tarımı bir bütün olarak ele almazsak sorun büyüyor” dedi.

TÜRKTEN ÇOK YABANCI TOPTANCI

CHP eski Genel sekreteri Gürsel Tekin, toptancılar çarşısında yaptığı ziyarette Türk vatandaşlardan daha çok yabancıların dükkanı bulunduğunu belirterek, şunları söyledi: “ Bin 200 dükkanın 700’ü yabancılara ait, 500’ü bizim vatandaşımıza ait. Bunun nedeni açık. Türk tarımında ithalat almış başını gitmiş. Türk üreticisi ektiğinden kazanamıyor. Açıkça şunu sorgulamamız gerekiyor, Türkiye’de Nijerya’dan gelen bulgurun satılması çok büyük sorunun işareti. Neden Nijerya’dan gelen bulgur satılıyor, bunun nedeni gümrüklerin düşük olması. Vatandaş Konya’dan bulguru daha pahalıya getiriyor. Bunun yerine Nijerya’dan gelen bulguru satıyor. İthal bulgur daha ucuza geliyor, vatandaş da ona yöneliyor. Sorunumuz büyük. Türk çiftçisi yüksek maliyetle üretiyor, dışardan gelen bulgurun maliyeti düşük oluyor. Türkiye’de üretici kaybediyor, Türk tarımı kaybediyor. Tablonun böyle olmasının nedenlerini çok iyi görmemiz gerekiyor.”

huseyin333.jpg

SORUN BAŞLIKLARI ARTIYOR ÖNLEM ALINMALI

Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı Hüseyin Demirtaş, tarımda ithalat olgusunun başlı başına bir sorun olduğunu belirterek, “ Buradan başlayan sorunlar zinciri Türk tarımını olumsuz etkiliyor. Tarımda üretim artması gerekirken düşüyor. Çiftçi köyünde kalmıyor kente göç ediyor. Oysa günümüzde tarımsal üretime çok daha ihtiyacımız bulunuyor. Girdi maliyetlerinin yüksekliği başta olmak üzere arz talep dengesinin oluşturulamaması, denetimsizlik, iklim değişikliği, buna uygun üretim planlaması, çiftçiye verilen desteğin yetersiz oluşu, kooperatifleşme olgusunun kurumsal noktaya gelmesi tarımı olumsuz etkiliyor. Tüm bunlar da ithalatın önünü açıyor. Sonuçta bunların hepsi tüketicinin sofrasına daha pahalı ürünün gelmesine neden oluyor” diye konuştu.

ffiiiii.jpg

DENETİM YETERLİ DEĞİL

İthalat ihracat arasındaki dengesizliğin sadece fiyatlara yansımakla kalmadığını kaydeden Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

Tarımsal üretim olmayınca elbette ucuz gıda satan işletmeler ve yine ucuz üretimi yapan işletmeler ortaya çıkıyor. Vatandaş da alım gücü yeterli olmadığından olarak yöneliyor. Bakanlık kendi web sayfasından bazı işletmeleri uygun olmayan koşullarda üretim yapıyor diye açıklıyor ama bu yeterli olmuyor. Açıklamak bir denetim değil. Bunun yerine yakalanan merdiven altı üretim birimi isim değiştiriyor yine faaliyetini sürdürüyor. Bunun takibi de kolay olmuyor. Denetim elemanı sayısının arttırılması çok önemli. Her yere alım yapılıyor ama bir türlü gıda denetim elemanı sayısında artış olmuyor. Oysa halk sağlığını yakından ilgilendiren bu konuda denetimin daha caydırıcı olması gerekli. Bunun takibini bakanlık birimleri çok rahat yapabilir. Bu nedenle denetim çok önemli. Merdiven altı üretimin önüne geçmek gerekiyor. İthalat tarım üretimine zarar veriyor ama planlama olmayınca sa halk sağlığını derinden etkileyen sonuçları da oluyor maalesef. Bunun da önüne geçmek kaçınılmaz. Yurt dışına ihraç edilen ürünlerin geri gönderilmesinin bir nedeni mesela budur. Ayrıca çiftçi hastalıklarla mücadele etmek için tarımsal ilaçları gereğince kullanamayınca ürün de olması gerekenden daha fazla kimyasal çıkıyor yine geri gönderiliyor. Tüm bunların sonucunda elbette yabancıların gıda sektöründe beklenenden yüksek oranda olması bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor. Geri gelen bu ürünler ne oluyor onu da bilmiyoruz. Yurt içi piyasaya sunuluyor mu bu bir soru. Bu oluyor diyemeyiz ama tartışılıyor. Bu sorunları çözmemiz gerekiyor.”

GAP ÖNÜMÜZDEKİ YILLARIN GÖZDESİ

Türkiye’de iklim değişikliği konusunda önlemin alınmasının kaçınılmaz olduğunu ifade eden Demirtaş, “ Önümüzdeki yıllarda sıcaklık 1 buçuk derece daha artacak. Bunu dünyada ki tüm otorite iklim kuruluşları dile getiriyor. Bunun sonucunda Türkiye’de bundan etkilenecek. Eskiden Akdeniz’de yetişen ürünler eko sistem değişikliği ile örneğin İç Anadolu Bölgesi’nde yetişmeye başlayacak. Kuraklık da artacağı için sorun daha başka bir boyut kazanacak. Türkiye’nin burada en önemli projelerinden biri GAP. Bu proje eğer önümüzdeki yıllarda verimliliği arttırılacak biçimde kullanılırsa büyük avantaj olur Türkiye için. GAP’ın bulunduğu eko sistem içinde ürün çeşitliliği artacak. Bu nedenle sulama başta olmak üzere birçok avantajı bulunuyor. Bu açıdan baktığımızda bu projeyi gelecek yıllara örenğin 2030’lu yıllara hazırlamalıyız. Bunu söylememin nedeni önümüzdeki yıllarda ithalat da çare olmayacaktır. Dolayasıyla kendi üretim yöntemlerinizi şimdiden hazırlamanız gerekiyor. Türkiye tarımda geleceğini kaybetmemeli. Bugün ithalat nedeniyle, ihracatın yanlış politikalarla yönetilmesi nedeniyle sorunlar yaşıyoruz. İhracatın yeterli düzeyde yapılamaması nedeniyle örneğin geçtiğimiz yıllarda limon Türk üreticisinin elinde kaldı ve ardından limon ağaçları kesildi. Limon bugün semt pazarlarında 80 lira, marketlerde 100 liraya satılıyor. Bunun nedeni elbette üretimin yetersizliği ve artan maliyetler. Bu olumsuzlukları görüp geleceğe hazırlanmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.