Güngören’e bomba CIA işi olamaz mı?
Alman istihbaratı Güngören’deki patlama için, “PKK’nın işi değil” diyor.
İçişleri Bakanımız ise, “Kesinlikle PKK’nın işi, yapanları da yakaladık” demişti.
Biz elbette Alman istihbaratına değil kendi Bakanımıza inanmak isteriz.
Lâkin, düğün değil bayram değil, elin Almanı yarın ortaya çıkacak bir yalan için kendini niye iki paralık etsin ki, meselenin bu yönü de var. (Gerçi Almanlar, “İş El Kaide işi” diyor amma, onlar da biliyorlar ki El Kaide değil, Almanlar, “Ey bu işi yapan, bak seni biliyoruz amma ele vermiyoruz” diyorlar sanki..) Ayrıca savcılık, “Güngören’e bomba koydular” diye tutuklanan kişilerin “Bombayı koyan” olmadığını, tutuklanma sebeplerinin “PKK üyesi olmak” olduğunu da açıklamış bulunuyor.
Ve PKK, “Ben yaptım” demedi, demiyor.
Deniyor ki, “Hadise o kadar insanlık dışı ki, PKK bile üstlenmekten utanıyor!” Bu tür yaklaşımlar farkında olmadan PKK’yı mâsum gösterme, insanîleştirme yaklaşımlarıdır, haberiniz olsun. PKK’nın utanacak nesi kaldı; bu örgüt meselâ Ankara Ulus’ta Güngören’den daha beter bir pisliğe imza atıp üstlenmedi mi? Fırsatını bulsa nice Güngörenler yapmaktan utanır mı! Öyleyse Güngören’deki vahşeti niye üstlenmiyor? Yoksa Alman İstihbaratı haklı mı, yani Güngören’e bombaları koyan PKK değil mi? Ve o bombaları PKK koymadı ise, kim koydu?
Hatırlarsanız hadise olduğu andan itibaren fatura “Ergenekon” simli örgüte kesilmek istendi.
Sanki, “Biraz daha geç kalsaydı bu çete Türkiye’yi kan gölüne çevirmenin eşiğine gelmişti” mesajı işleniyordu..
Belki içinizden, “Yahu bombayı koyanların PKK’lı olduğu kesinleşti, adamlar ‘PKK’lıdır’ diye tutuklandı” diyor ve “Yani sen şimdi PKK’yı mâsum mu göstermek istiyorsun” diye geçiriyorsunuzdur.
Elbette ki böyle bir düşüncemiz olamaz.
Biz, taşların yerine oturmadığını söylüyoruz.
Birinci bombayı koyanlar polisimiz tarafından yakalandı ve bunların PKK’lı oldukları kesin. İkinci bombayı koyan ise kaçtı. Birlikte hareket ettiklerine göre, kaçan kişi de elbette ki PKK’lıdır. Mesele bombayı koyanların PKK’lı olup olmadıkları meselesi değil, mesele, işin PKK liderliği inisiyatifi ile yapılıp yapılmadığıdır. Nasıl ki DHCKP’lilerle PKK işbirliği yapabiliyor, nasıl ki (iddialara göre) domuz bağının mucidi Hizbullah ile Ergenekon birbirlerine eylem sipariş edebiliyorlarsa ve nasıl ki Türkiye’de şöhret olmuş bazı tetikçi grupları, şu çetesi bu çetesi, birilerinin adına adam kaçırıyor, tetik çekebiliyorsa, Güngören’deki vahşetin eylemcileri de PKK’lı olabilir amma işin arkasında pekâlâ başkaları da bulunabilir! Yani, olamaz mı?
Ne diyor tutuklanan “Güngören faili” PKK’lı:
“- Irak’ın kuzeyinde bomba eğitimi aldık!”
Sizce “Irak’ın kuzeyi” demek, PKK demek mi, yoksa “Irak’ın kuzeyi” demek önce Amerika ve İsrail, ardından Barzani ve daha sonra PKK demek mi?
Elbette ki önce ABD ve İsrail, sonra Barzani ve ardından PKK demek.
Eğitim verme işine gelince, PKK’lıyı bir PKK’lıdan ziyade elbette ki daha profesyoneller eğitecektir.
Kimdir onlar?
Tabii ki CIA, tabii ki MOSSAD...
Lafın burasında bir nokta koyalım ve mâlum iddianamenin eklerinde söylenen, “Ergenekon’u CIA kurdu amma 12 Eylül’den sonra ipleri elinden kaçırdı” notunu hatırlayalım...
Yakalananlar, “Irak’ın kuzeyinde eğitildik” diyorlarsa onları eğiten Türk askerinin başına çuval geçirenlerden başkaları değildir.
Eğitir, yeri gelir İran’a gönderir, yeri gelir Türkiye’ye sokar..
Güngören’deki vahşeti de eğittikleri PKK’lılar vasıtasıyla, “iplerini ellerinden kaçırdıkları Ergenekonculara” fatura etmek için aynı unsurlar yapmış olamaz mı!
Her türlü cinayeti üslenen PKK, şu günlerde gücünü ispat edebilmek için muhtaç olduğu böyle bir eylemi üstlenmiyorsa bu, bu işi yapanların PKK’lı ve fakat yaptıranların PKK’nın da üstünde unsurlar olduğunu göstermez mi?
“Stratejik ortak”ın Türk insanına acıyacak hali yok.
Onun ne mal olduğunu İstinye’deki Amerikan Konsolosluğuna saldıranların kurşunlarına hedef olan Türk polisinin yüzüne konsolosluk kapılarını kapatmasından da mı anlamadık...