İHA’nın haberine göre; Beslenme Uzmanı Özaslan, vücuttaki kolajen üretiminin 30’lu yaşlardan sonra azaldığını belirterek, “Sığır, inek, keçi ve geyik gibi hayvanların kemik ve etleriyle ilikli sular elde ettiğimizde iyi bir kolajen kaynağı oluşturmuş oluruz” ifadelerini kullandı.
“VÜCUTTAKİ PROTEİNLERİN ÜÇTE BİRİNİ OLUŞTURUYOR”
Beslenme ve Diyet Uzmanı Rabia Özaslan, kolajenin insan vücudunda bulunan proteinlerin toplamının üçte birini oluşturması nedeniyle önemli bir protein türü olduğunu dile getiren sigara içmenin, çok fazla karbonhidrat tüketmenin ve aşırı güneşe maruz kalmanın kolajen üretimini yavaşlattığını ve yapısını bozduğunu anlattı.
Beslenme Uzmanı Özaslan, “Kolajen insan vücudundaki dokularda bulunan fibroblast hücrelerden salgılanan bir protein türüdür. Bu protein insan vücudundaki bütün proteinlerin toplamının üçte birini oluşturur, bu bakımdan çok önemlidir. Dokular arasında yapışkan görevi görerek, onların birbirine yakın durmasını sağlar. Ancak temel görevi bağ dokusunu güçlendirerek, vücut bütünlüğünü sağlamaktır” dedi.
“30’LU YAŞLARDAN SONRA ÜRETİMİ AZALIYOR”
Beslenme Uzmanı Özaslan, kolajenin aslında vücudumuzda üretilen önemli bir protein olduğunu fakat 30’lu yaşlardan sonra üretiminin gittikçe azaldığının altını çizerek şunları söyledi:
“Özellikle aşırı karbonhidrat tüketiyorsanız, sigara içiyorsanız, güneşe maruz kalıyorsanız bu proteinin hem yapısı bozuluyor hem de üretimi daha da azalıyor. Ciltteki kırışıklıklar, derideki sarkmalar, kadınlardaki basen ve kalça bölgesinde bulunan selülitlerle kendini gösteriyor. En belirgin göstergesi yine eklemde oluşan ağrılardır”
“YAŞLANMA ETKİSİNİ GECİKTİRİYOR”
Özaslan, kolajen proteininin vücutta bilinen en az 16 tipi olduğunu aktararak kolajenin yaşlandırma etkisini de geciktirdiğini belirterek şunları söyledi:
“Bilinen 16 tipin birkaç tanesinden bahsedecek olursak; en çok bulunan tipi Tip-1’dir. Bu kemiklerde, dişte, tendonlarda bulunuyor ve kemik yapısının bütünlüğünü sağlıyor. Tip-2 bağ dokusunda ve kıkırdakları oluşturarak eklem sağlığından sorumlu. Tip-3 kalp ve damar sağlığından sorumlu ve aynı zamanda ciltteki sıkılığı sağlıyor. Tip-4 sindirim ve solunum sistemi sağlığıyla ilgili; Tip-5 plasentayla ilgili gibi sıralayabiliriz. Ancak faydalarına bakacak olursak, sindirim sisteminin düzenli çalışmasından görevli, lap ve karaciğer sağlığını koruyucu bir etkisi var. Yaşlanma etkilerini geciktirici bir etkisi var. Saç, tırnak, diş yapısında bulunuyor. Beyin hücrelerinin genç kalmasını sağlıyor”
EN ÇOK SIĞIR, İNEK VE KEÇİ ETİNDE BULUNUYOR
Kolajenin, gıdalar arasında en çok et ürünlerinde bulunduğunu dile getiren Beslenme Uzmanı Özaslan, sığır, inek, keçi ve geyik gibi hayvanların kemiklerinde, etlerinde, derisinde ve sakatatlarında bulunduğunu vurguladı.
Özaslan, “Bunlardan ilikli sular elde ettiğimizde iyi bir kolajen kaynağı elde etmiş oluruz. C vitamininden zengin olan portakal, mandalina, kivi, ananas ve greyfurt gibi meyvelerde, sülfür içeren; yeşil zeytin, siyah zeytin, soğan sarımsak ve kereviz gibi besinlerde, likopen içeren; domates, kırmızı biber ve çilek gibi besinlerde aynı zamanda patlıcan, havuç, bal kabağı gibi turuncu sebzeler ve ıspanak hem kolajen yapımında hem de yapısını düzenlemede görev almaktadır” diye konuştu.
Özaslan, kolajenin ne için kullanılacağını iyi tespit etmek gerektiğini vurgulayarak “Rastgele kolajen içeren takviyeler almayın. Mutlaka bir uzmana danışın. Hangi tip kolajene ihtiyaç duyduğunuz ve ne şekilde kullanacağınıza bir uzman ile karar vermenizde fayda var” dedi.