Türkiye'de her gün yaşlı, genç, kadın, erkek ve çocuk olmak üzere çok sayıda insan, çeşitli nedenlerle kayboluyor. Bazıları bulunuyor bazıları ise aradan uzun yıllar geçse de izine bile rastlanmıyor. 24 yıldan bu yana kayıpların bulunması için yürekleri yanan ailelerle birlikte çırpınıp duran Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneği Başkanı Zafer Özbilici kayıp çocuklarla ilgili açıklamalarda bulundu.
Sözcü'de yer alan habere göre, Ülkemizde kaybolan insan sayısının ciddi boyutlara ulaştığını söyleyen Özbilici, kayıp çocuk vakalarının 10 bini aştığını belirtti. Hiç kimseden veya kurumdan yardım almadıklarını sözlerine ekleyen Özbilici, "Destek olacaklar bizi zaten buluyor. YAKAD, 1994'ten beri ekonomik olarak kendini geliştiremedi ama Türkiye'nin kayıp yüzünü ortaya çıkardı" ifadelerini kullandı.
Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneği Başkanı Zafer Özbilici'nin açıklamalarından satır başları şu şekilde:
– Zafer Bey, kayıp insan çok mu?
Ne yazık ki ülkemizde kaybolan insan sayısı çok fazla. Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre kayıp çocuk vakaları yılda 10 bini aştı. Günde ortalama 32 çocuk kayboluyor.
– Yetişkinlerde durum nedir?
Yetişkinlerde kaybolan insan sayısı yılda 4 bine ulaşıyor.
– Çalışmalarınız sonuç veriyor mu?
1994'te kurulan Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneği, 24 yıldan bu yana bini aşkın kaybolan yaşlı, genç ve çocuğu aileleriyle buluşturmaktan dolayı mutlu ve gururludur.
– Kaybolan insan sayısı, çoğalıyor. Ailelere vereceğiniz öğütler var mı?
Herkesin başına gelebilecek bir olaydır bu. Organ mafyası var, sapıklar var. Ailelerin evin içinde kavga ve baskıdan uzak durmaları gerekiyor. Bunlar çocukların evden uzaklaşmasına zemin hazırlıyor. Ayrıca ‘ensest ilişki' çok büyük ve gizli bir yara. Elbette yoksulluk da büyük etken. Bu arada evin içindeki en büyük tehlike internet. Anne babaların çoğu interneti ve bilgasayarları bilmediği için çocuklarını sağlıklı şekilde denetleyemiyor. Ailelerin çok dikkatli olmaları gerekiyor.
– YAKAD'a destek olan kişi ve kurumları konuşalım mı?
Hiç kimseden ya da kurumdan destek almıyoruz. Kendi yağımızla kavruluyoruz. Destek olacaklar bizi zaten buluyor. YAKAD, 1994'ten beri ekonomik olarak kendini geliştiremedi ama Türkiye'nin kayıp yüzünü ortaya çıkardı.
TÜRKİYE KAYIP ACISINI YAŞAYAN BÜYÜK BİR AİLE
– YAKAD'ın (Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneği) kuruluş öyküsünü anlatır mısınız?
1992'de benim ailem de büyük bir acı yaşadı. 22 yaşındaki zihinsel engelli ağabeyim Abdülhamit, evimizin önünden ticari bir taksiyle kaçırıldı. O zaman 17 yaşındaydım. Annem ve babam çılgına döndüler.
– Bulunabildi mi?
Ne taksi bulunabildi ne kaçıran kişi ya da kişiler. O dönemde caddelerde kamera sistemleri yoktu, cep telefonları yoktu. Ağabeyim hayattaysa şimdi 48 yaşındadır. Annem hastanede, iyice çöktü. Ama umudumuz hiç bitmedi. Hep bir gün çıkıp gelecek diye bekliyoruz. O umut ölmüyor işte. Keşke annem ölmeden önce kavuşsa oğluna, 26 yıldır onu pencerelerde bekliyor. Yüreğimizdeki yangın hiç sönmedi.
– Polis araştırmaları sonuç vermedi demek ki…
O yıllarda Kayıp Büro Amirliği bölümü yoktu poliste. Polis kaybolanlarla ilgili sadece not tutup, dosyasını hazırlardı. Gayrettepe'de Kayıplar Masası vardı, oraya da sadece bilgiler aktarılıyordu, o kadar.
– Dernek kişisel çabalarla kuruldu o zaman…
1994'te sokak sokak, kent kent, köy köy dolaşarak yüzbinlerce el ilanı dağıtan rahmetli babam İsmet Özbilici YAKAD 'ı kişisel çabalarıyla kurdu. Türkiye'nin kayıp acısını yaşayan bir büyük aile olduğunu fark ettik. Bir otobüs kiraladık, adını Umut Otobüsü koyduk. Üstüne kayıp çocukların fotoğraflarını yapıştırdık. Uğur Dündar, o yıllarda televizyon programıyla kaybolan insanların bulunması için çok destek verdi. 1996'dan itibaren Kral FM'de Gezegen Mehmet, Polis Radyosu ve diğer radyolar sesimiz oldu. Çok sayıda kayıp insan, kayıp çocuğa ulaştık. Babamdan sonra ben devam etme kararı aldım.