Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Gümüşhane’de HES krizi!

Gümüşhane Tanıtım Günleri’nin AKM’deki açılış törenine, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu da katılmıştı. Orada Bakan Eroğlu’nun dikkatini, Gümüşhane’de yapılamayan yatırımlara ve yapılması planlanan HES’ler konusuna çekmiş ve şöyle demiştim: “Bir memleketin üç temel zenginliği vardır, bunlar yer altı, yer üstü ve insan kaynaklarıdır. Bu kaynaklar arasında kurulacak dengeli bir koordinasyon güzel bir gelecek yaratır. Bunu kuramadığınız zaman o ülkede sıkıntı ve dengesizlikler meydana getirirsiniz. Bir memlekette göç varsa orada geçim yoktur, sıkıntı vardır. Gümüşhane göç veriyorsa, Gümüşhane Gayri Safi Milli Hasıla’dan gerekli payı almıyor demektir, olay budur.
Gümüşhane, maden yatağı olan bir ildir. Bölgedeki madenler çıkartılırken, oradaki insanlara yaşamın cehennem haline getirilmemesi gerekir. Gümüşhane’de HES’ler yapılıyor ve o HES’ler bir zaman sonra halkı göç ettirecektir. Halkın o bölgedeki bütün kurdukları işletmeler, aldığı nefes, tarihi ve tabii alanlarının tamamı bundan etkilenecektir. Bunları dikkatli ve orada yaşayan insanlarla bağdaşır bir biçimde devreye koymak gerekir.” TBMM’de yapacağım konuşma nedeniyle de acilen konuşmamı keserek alandan ayrılmıştım.
Arkamdan Sayın Eroğlu, “Gümüşhane’ye artık ulaşmanın çok kolay olduğunu, HES barajlarını keyif için yapmadıklarını... Sadece suyun gücünden istifade ediyoruz, oraya elektrik veriyoruz. HES, bölgelerine istihdam sağlıyor ve katkı sağlıyor, diyerek “Kimse, Özcan Yeniçeri gibi gaza gelmesin” diye konuşmuş.
Aklını gazla, biber gazıyla bozan Bakan Eroğlu’na cevabı, HES yapmayı planladığı Gümüşhaneliler verdi. HES’lerle ilgili olarak Gümüşhaneli 21 köy ve mahalle muhtarının imzasıyla özeti aşağıda verilen şu bildiri yayınlanmıştır:
“Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kurulmasıyla sularımız ticarileşmiştir. Derelerin, ırmakların özel sektöre açılması gündeme gelmiştir. Devlet önceliğini, bu vadilerde yaşayan insanlardan daha çok, elde edilecek enerjiye vermiştir.
Bu bağlamda sularımızın kullanılma hakkı 49 yıllığına DSİ’ce şirketlere kiralanmıştır. ÇED raporlarının masa başında hazırlanması, HES’lerden etkilenecek yöre halkının görüşünün alınmaması demokratik bir iktidarın yapacağı bir iş değildir.
Artabel deresi ve Çit derelerinde yapılacak olan bu HES’ler, her iki vadide mevcut olan alabalık üretim çiftliklerini yok edeceği gibi, toplamda 18 mw’lık bir enerji için yaklaşık her iki vadiyi hesap edersek 40 km’lik bir alan yok olacaktır. Bu vadilerde yaşayan 10.000 kişi de göç etmek zorunda kalacaktır.
Suların borularla taşınması, bu bölgede derelerimizi kurutacak, dereler ve yan dereler kanalizasyon ve mikrop yuvası haline gelecektir. Bırakılacağı söylenen %10’luk bir can suyu (Ölüm suyu) bu derelerde hiçbir canlının yaşamasına izin vermeyecektir.
Vadilerde bulunan balıkçılık büyük darbe alacak, buna bağlı olarak ilimizin en büyük turizm potansiyeli HES’lere feda edilmiş olacaktır.
Yapılması düşünülen HES’ler dünyada koruma altına alınan kırmızı benekli alabalık, dağ keçisi, vaşak, boz ayı ve su samuru gibi hayvan türlerinin yok olmasına neden olacaktır. Yapılması düşünülen bu projeler dünya biyolojik çeşitliliğine ihanetten başka bir şey olmayacaktır.
Biz 21 köyün muhtarları ve STK’lar olarak, yaşam damarlarımıza ve alanlarımıza el konulmasına asla ve asla seyirci kalmayacağız.
Yerlerin ve göklerin gerçek sahibinden sonra bu toprakların sahibi biziz. Su hakkı ve suya erişim hakkı insan hakkıdır. Bu haklarımıza birlikte sahip çıkacağız ve demokratik hak mücadelesini birlikte vereceğiz. Anayasanın vermiş olduğu “topraklarımızı koruma ve kollama” hakkımızı sonuna kadar kullanacağız. Bu konuda hiç kimsenin şüphesi olmasın!
Sayın Eroğlu; “Her yer direniş, her yer Gezi Parkı” olmaması için ceberut davranışınızı gözden geçirmeniz gerekiyor! Halk böyle diyor!

Yazarın Diğer Yazıları