Güçlendirilmiş parlamenter sistem deklarasyonu - Kerim Yılmaz

Güçlendirilmiş parlamenter sistem deklarasyonu - Kerim Yılmaz

Bu ittifakta HDP'nin olmamasını isteyen lider olarak eleştirilen M. Akşener'in  bu tavrı, demokratik değerleri üstün tutan, ‘şehirli’ milletçilik temelinde kurulan İYİ Parti'nin varlık sebebine ve siyaset anlayışına uygun hatta gereklidir...

Geçen hafta açıklanan Millet İttifakı’ ile yeni bileşen iki partinin imzaladığı deklarasyon içerikten çok şekil ve ayrıştırıcı çatışmacı siyaset anlayışıyla değerlendirildi. İktidar cenahı ve yancıları bilindik illet, zillet, ihanet teranesiyle karartma taktiği uyguladı. Muhalefet cephesinde de içerikten çok şekil ve teşkil öne çıkarıldı. Sol cenahın bir kısmı CHP’yi Atatürkçülükten uzaklaşıp ‘sağcılaşmakla’ suçladı. Bazı solcular da HDP’nin ittifaka alınmamasına kızdılar.

İçeriğe ilişkin en samimi eleştiri Atatürkçü Düşünce Derneği''nden geldi. Atıf yapılan 1921 Anayasasında tabii cumhuriyet ve laiklik kavramları yoktu, vilayetlere de özerklik tanınmıştı.

Bu zikredilip Cumhuriyeti yasalaştıran ve ''üniter'' devlet kuran 1924 Anayasası''nın pas geçilmesi masum bir hata olmalı. Aksi halde teknik anlamda bir anayasa bile sayılamayacak olan 1921''in öne çıkarılması çağın gereklerine uymadığı gibi laikliği olmayan yerel yönetimciliği de ''federasyon'' tedirginliği oluşturur.

Doğrusu 1876''dan başlayarak 1924, 1961 ve 1982 anayasalarının demokratik hukuk devleti inşa eden birikimlerinden yararlanılarak çoğulcu, katılımcı, temel hak ve özgürlükleri genişleten ve sıkı korumaya alan özgürlükçü bir anayasa vaadi yeterliydi.

Bunun en geçerli yolu kuvvetler ayrılığını net biçimde ortaya koyan, siyasi organ ve yapıların anayasaya aykırı davranışını engelleyecek güçlü hukuki kurumları inşa ile işleyişlerinin zaafa uğratılmasına izin vermeyen hükümler içeren bir anayasadır. Bir ideolojiye dayanmadan; Milli Egemenlik temelinde, Ülke ve millet bütünlüğünü, Başkent Ankara, Türk bayrağı, İstiklal Marşı gibi sembol değerleri koruyan, demokratik laik sosyal hukuk devleti olmak mümkün ve yeterlidir.

Bu ittifakta HDP''nin olmamasını isteyen lider olarak eleştirilen M.Akşener''in  bu tavrı, demokratik değerleri üstün tutan, ‘şehirli’ milletçilik temelinde kurulan İYİ Parti''nin varlık sebebine ve siyaset anlayışına uygun hatta gereklidir. Sağ ve sol kavramların anlamsızlaştığı demokratikleşmenin öne çıktığı ''Millet İttifakı''nda CHP''nin sağcılaştığı yolundaki eleştiriler ise parti içi klikleşme ürünü halkta karşılıksız söylemlerden ibarettir.

Genel olarak olumlu bulduğum deklarasyona 2 hususta katılmadığı da not edeyim.

1-''''Cumhurbaşkanlığı makamı, milletin ve devletin birliğini temsil eden, devletin başı sıfatıyla temsili görev ve yetkilere sahip, tarafsız bir makam olarak düzenlenecektir. Cumhurbaşkanı seçilen kişinin varsa partisi ile ilişiği kesilecek ve görevi sona eren Cumhurbaşkanı aktif siyasette görev alamayacaktır'''' denilmiş, bu isabetlidir.

Ancak böyle bir sembolik yetkili C.Başkanının halk tarafından seçilmesi gereksiz ve isabetsizdir. Zira her zaman iktidar olacak partiden daha fazla oy alarak seçilen biri bu yetkileri aşarak kullanmayı kendisine hak görür. Güçlü halk desteği almış biri olarak yürütmede etkin olmayı ister ve bu da ona hükumet ile çatışma doğurucu bir alan açar.

Süresinin yedi yıl olması seçimleri sıklaştırdığı gibi, hükumetlere güvenoyuna dönüşme potansiyeliyle güçlendirilmesi amaçlanan sistemde tersine istikrarsızlığa neden olabilir. Eskiye dönme eleştirisi ve kompleksinden kurtulup sembolik yetkili Başkanının Meclis tarafından uzlaşmaya zorlayan bir nisapla seçilmesi daha iyi olur.

2-''''Yüksek Yargı Kurulları’na üye seçimi, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanması bakımından önemlidir.

Bu çerçevede, yüksek kurullarda çoğulculuğun, hesap verebilirliğin ve demokratik meşruiyetin sağlanması için üyelerin yarısının TBMM tarafından üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilmesi öngörülecektir. Üyelerin diğer yarısı ise Yargıtay, Danıştay, Türkiye Barolar Birliği, adli ve idari yargı birinci sınıf hâkim ve savcılar tarafından, kendi mensupları arasından doğrudan seçilecektir'''' denilmiş, bu isabetsizdir.

Çağdaş bir hukuk devletinde yargı bağımsız olur. Yanına ''''tarafsız'''' konulması, kavramın ruhuna aykırıdır. 2017''de eklenmiş ama o tarihten bu yana tersine yürütme(hükumet)den yana sıkı taraf bir yargı oluşturmuştur.

Modern ülkelerin hiçbirinde yargı kurum olarak tarafsız olamaz. Çünkü yargı kurumu bulunduğu ülkenin anayasasına göre kurulu hukuk sisteminden yana doğrudan doğruya taraftır. Aksi halde hukuk devleti olamaz. O nedenle yargı sadece bağımsız olur tarafsız olamaz. Tarafsız olması gereken ise yargı değil yargıç''tır.
Mevcut sisteme çok benzeyen bu önerinin seçim usulü de siyasi olacağına göre yargı bağımsızlığının nasıl sağlanacağı müphemdir. Hatta 2010''da denenen ilk dereceden doğrudan seçim usulünün sonuçları ortada ve her seçimin içerisinde siyasi ayrışma potansiyeli de vakıa iken şikâyete konu yargıdaki siyasallaşmanın nasıl giderileceği bir muammadır.

Bu iki konunun yeniden ele alınıp düzenlenmesinde sistemin işlerliği açısından fayda vardır.