Grup kararı bile alamayan zavallı Merkel(!)

Daha geçenlerde "aile fotoğrafı" çektirdiği Merkel'e öfkeliydi. Belli ki -BİR KERE DAHA- "aldatılmış", "kandırılmış" hissediyordu kendini.

"Anlayamıyorum" dedi;

"Birkaç gün önce yaptığımız telefon görüşmesinde, elinden geleni yapacağını söylemişti. Ben 40 yıldır siyasetin içindeyim. Grubun ikna edilememesini anlayamıyorum…"

Ben anlayabiliyorum…

- Başbakan'ı, Cumhurbaşkanı'nın Başkanlık hayaline ikna olmadığı için "sivil darbe"vari bir metodla alaşağı edilen,

- "Egemenliği millet adına kullanmak"la yetkili TBMM üyelerinin, temsil ettikleri tabanın duygu ve düşüncelerini dillendirmeye kalktıkları anda "söz ola kestire başı" diye susturulduğu,

- Siyasete devam edebilme "ön koşulunun" bir ideolojik, politik, ilkesel tavır değil de "yolumuz senin yolun" tapınmacılığı olduğu,

- Ve ne yazık ki, "postmodern cahiliye(!)" çağına giren,

- Ve ne yazık ki "postmodern putperest" şuursuzluğuna emanet edilen bir ülkeden bakınca "tuhaf" tabii…

"Benim milletvekilim" benim sözümün üstüne söz söyler mi; nasıl olabilir" zor idraki…

***

40 yıllık siyasi hayatında Almanya'nın 60 yıldır sadece bir defa "tek parti" iktidarıyla yönetildiğini, milletvekillerinin tek tek "doğrudan halk" tarafından seçildiğini; -pek eklektik bir sistem uzatmayayım- en nihayetinde Merkel'in milletvekillerini değil irili ufaklı çok sayıda parti ve koalisyona sahip mecliste, milletvekillerinin Merkel'i seçtiğini öğrenebilmiş olsaydı; o milletvekillerinin "bir daha seçilebilmek için" Merkel'in sözüne ikna olma mecburiyeti bulunmadığını bilir ve sarsılmazdı böyle, "grup kararı" çıkmadı diye!

En azından "ikna"nın karşı tarafı inandırmaya dönük bir "çaba" olduğunu ve "talimat" anlamı taşımadığıyla, "çantada keklik" manasına gelmediğiyle yüzleşir ve böyle "en temiz hisleriyle oynanmış genç" repliklerinden medet ummazdı!

Ki zaten işin sonuna bakın;

Grubunu bile ikna edemeyen zavallı Merkel(!) yeri geldiğinde, içerideki bir ayağı çukurda haliyle bile dünyayı titretiyor mu?

Titretiyor!

Avrupa'ya ayar veriyor mu?

Veriyor!

Türkiye'yi -trajik biçimde- kendi politikalarının hizasına sokuyor mu?

Sokuyor!

***

Kaldı ki; "40 yıldır siyasetin içinde"ki biri olarak "liderin grup kararı alamaması"ndan çok daha fazlasını "anlayamadığını" düşünüyorum ben; konuşmasının bütünü kanıtı…

Diyor ki mesela;

"Alman yöneticiler böyle bir karardan sonra şahsıma hangi yüzle bakacaklar?"

Sadece "demokrasi"yi ve "demokrasi"nin "çoğunluğun tiranlığı"na vesile olabilme ihtimalinin her dem var olduğu gerçeğini değil "uluslararası ilişkiler"i de hiç anlamamışsın sen usta!

Uluslarası sistemin temel aktörü "devlet"lerdir; çok uluslu şirketler, örgütler, hükümetler… Ve fakat "şahıslar" bu silsilede zurnanın son deliği bile değildir!

Realist teoriler vardır, neoliberal teoriler, küresel yönetişimci ve hatta feminist teoriler vardır bu "ilişkiler ağı"nı dizaynda pusula yapılan… Ama "romantik teori" hiç duymadım, okumadım ben bugüne kadar!

Dolayısıyla…

"Diplomasi" bir araç olabilir, "yaptırımlar" bir araç olabilir, "savaş" bile bir araç olabilir; lakin "şahsınızın yüzüne bakmak yahut bakmamak" uluslararası ilişkiler lugatında karşılık bulabilecek bir tepki değildir!

Hani "kıymeti harbiyesi yok" ilan ediyorsunuz ya -evet hukuki yok ama siyaseten küresel bir etken olacak- malum karara;

Siyasetin vardır, iktisatın vardır, tarihin, hukukun, felsefenin, sosyolojinin, dinin vardır; "global dünya(!)"da asıl kıymeti harbiyesi olmayan "duygular" ve "dostluk" gibi, "niyet" gibi belirleyicilik yüklediğiniz soyut/öznel kavramlardır!

Ve mevzu bahis "menfaat" ise değil "5'ten", dünya "1'den bile" küçülebilir bir anda…

***

Pazar pazar böyle ders verir gibi çok çekilmez oldu -gazetecinin haddine de değil- ama gündemin ağırlığına verin; affola…

Yazarın Diğer Yazıları