Gözünüzü açsaydınız o insanlar ölmeyecekti

Gözünüzü açsaydınız  o insanlar ölmeyecekti

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Deniz Baykal ve bazı MHP'lilere kurulan kumpası çözmüş!

 Savcılık açıklamasında şöyle deniliyor:

"Olay aydınlatıldı. Sorumlu FETÖ. Komployu kuranlar, Erdoğan'ı dinleyen kişilerle aynı isimler. Hepsi üst düzey çok sayıda polis kumpasın içinde yer aldı."

Bunu okuyunca içimden "Günaydın" demek geldi, Amerika'yı yeniden keşfetmek gibi bu.

(...)

Birileri, siyasetçileri takip edip, girip çıktıkları yerleri tespit etti. Sonra o yerlere gizlice girip kamera yerleştirdi. Görüntüleri elde etti ve tekrar o yerlere gizlice girip kameraları, dinleme cihazlarını topladı. Böyle bir şeyi herhangi birisinin yapması mümkün müydü? Şöyle yazmıştım: "Bu gizli örgüt, devletin kurumları içinde örgütlenmiş. Bazı devlet memurları, kendilerine yasaların tanıdığı bazı olanakları, bu örgütün amacı için kullanmaya korkmuyorlar, çekinmiyorlar. Onların bu korkusuzluğundan hepimizin korkması gerekiyor. Başta da iktidar partisi mensuplarının!"

 Hatırlayın, bu çete devletin "ortam dinlemeye uygun" araçlarıyla Anayasa Mahkemesi Başkanvekili'ni dinlerken suçüstü yakalanmıştı ama nedense gizli örgüt kurmaktan değil, "görevi kötüye kullanmaktan" yargılanıp paçayı kurtarmışlardı.

O tarihte şöyle yazmıştım: "Bir gizli örgüt var. Benden başka böyle bir örgütün varlığından şüphelenen yok mu?"

Ve aradan yıllar geçtikten sonra devletin de aklı başına geldi!

Gözlerinizi daha önce açabilseydiniz, 15 Temmuz gecesi yitirdiğimiz insanlar, bugün hayatta olurdu. Bunun vicdani sorumluluğunu nasıl taşıyabiliyorsunuz, merak ediyorum.

Mehmet Y. Yılmaz/ Hürriyet

++++++

Hilmi Özkök'ün darbeyle ilgili söyleyecek sözü yok mu?

------

Ergenekon ve Balyoz davalarının "soğancı" paşası Hilmi Özkök'ü son zamanlarda gören, duyan var mı?

Kimse arayıp da "paşam, nedir bu darbe işi" falan diye sormuyor mu?

Birebir dinlediğim bir iddiayı anlatayım.

Fethullah Gülen, Ergenekon olayı patladığı sırada şu anda tutuklu olan ünlü bir isme "Hilmi Paşa'nın albay olmasına bile çok şaşırmıştık, sonra general olması ve buraya kadar yükselmesi bizim için inanılmaz bir şey, bu Allah'ın lütfudur" demiş.

Bunu bana bizzat o kişi anlatmıştı zamanında.

Gerçekten Hilmi Özkök'ü çok merak ediyorum.

Ergenekon ve Balyoz'da takındığı tavır çok rahatsız edici olmuştu.

Hakkında cemaatçi olduğu yolunda söylentiler vardı.

Doğru mudur bilemem, ama hem Gülen'in kendisi hakkındaki değerlendirmesi, hem de askeri okulların Fethullah Gülen'in arka bahçesi haline gelmesi sırasında ordunun en tepesinde oturan isim olması insanın içindeki şüpheyi artırıyor.

Acaba cemaat operasyonu Hilmi Paşa'ya da uzanır mı?

Ergenekon ve Balyoz'da aşağılanan, itibarları yerle bir edilen, yıllarca zindanlarda yatırılan silah arkadaşlarının "ahı tutmuş" olabilir mi?

Can Ataklı / Korkusuz

++++++++

Dikkat!

-----

Gülen Cemaati'nin yerini başka cemaatler dolduracaksa değişen bir şey olmayacak demektir. Gülen Cemaati yıllardır bürokraside laik cumhuriyetçi kesimi dışlayıp onun yerini doldurmak için kullanılıyordu. Bu görevi başka bir cemaate vermek bize bugünleri tekrar yaşatacaktır.

Melih Aşık/ Milliyet

+++++

Müthiş itiraf

------

... Fethullah çetesinin güçlenmesinde, Cemaat'in adamlarının önemli mevkilere yerleşmesinde bu iktidarın hiç mi suçu yok!..

Samimi itiraf Cumhurbaşkanı'ndan geldi..

(...) geçenlerde 'Rabbim beni affetsin' diyerek ilk samimi itirafını yaptı..

Yaptı ama millet kısmı eksik kalmıştı..

(...) Cumhurbaşkanı dün o kısmını da tamamladı..

Hem rabbim hem milletim beni affetsin dedi..

Bununla da kalmadı..

Bir adım öteye gitti..

'Ben de şahsen pek çok görüşüne katılmasam da bunlara yardımcı oldum. Bunun için hem rabbimize hem milletimize verilecek hesabım olduğunu biliyorum' dedi..

***

Daha ne desin!..

Millet hesap sorar mı, sormaz mı bilmiyorum..

O seçmenin bileceği iş..

O sandığın bileceği iş..

Özür dileme, af dileme kısmına gelirsek..

Cumhurbaşkanı'nın sözleri..

Bence samimi itiraf..

Bence müthiş itiraf..

Mehmet Tezkan/  Milliyet

+++++++

Selden kütük kapılıyor

------

... Buna "selden kütük kapma" derler. Sel suyu bentleri aşmış ülke boğuluyor.

Selden ordu kapılıyor.

* * *

Bu gidiş nereye?

Genelkurmay Başkanı susuyor. Neden susuyor? Eski Genelkurmay Başkanı ise "Türk Ordusu'nun damarları kesiliyor" diye uyarı çığlığı atmakta. Gerçekte FETÖ'cü darbe girişimi; başarısız olsun ama ordunun beli iyice kırılsın diye mi tezgahlandı?

(...)

Şu 2 soruyu sormak gerekir:

1- Emir komuta birliği neden bozuluyor? Bunu bozarak darbe düşünmeyen fakat düşmana karşı çok güçlü orduya nasıl varılacak?

2- FETÖ'cüler sızdıkları harp okullarından, askeri liselerden bu okullar kapatılmadan temizlenemez miydi? FETÖ'cü Genelkurmay imamı Başbakanlıktan çıktı. Başbakanlık kapatılmadan FETÖ'cü temizleniyorsa, askeri okul kapatılmadan FETÖ'cü niçin temizlenemiyor?

Necati Doğru / Sözcü

++++++

Kışlaların günahı ne

-------

Başbakan Binali Yıldırım:

"Tankların çıktığı, helikopterlerin kalktığı tüm kışlaları kapatacağız!" diye açıkladı.

Peki, kışlaların günahı ne? Darbeyi kışlalar mı yaptı? Oralara sinsice çöreklenen FETÖ'cü hainler temizlendikten sonra, o modern tesisleri niye kapatacaksınız ki?

Hedefte, Akıncı Üssü, Hasdal, Maltepe, Mamak, Etimesgut ve Güvercinlik kışlaları var.

Yani bu üs ve mekânlar melânet yuvaları imiş......

Böyle düşününce, uçaklar, helikopterler, tanklar, toplar ve tüfekler de suçlu demektir. Onları da mı imha etmek lâzım?

Kışlalar, silahlar, cansız birer araçlardır. Suçlu ya da suçsuz olamazlar... Kimler onları kendi kötü amaçları için kullandılarsa, suçlu olan onlardır.

Türkiye'yi karartmak isteyen FETÖ örgütü askeriyle, siviliyle çökertilmiştir.

Kışlalar iyi ellere, vatansever asker ve subaylara verilirse hiçbir sorun kalmaz.

Askeri tesisler sadece birer mekândır!

Rahmi Turan/ Sözcü

+++++++

KHK'larla olacak iş değil

-----

TSK'nin yeniden yapılandırılması konusunda yapılması kararlaştırılmış olanların içerikleri olduğu kadar, yöntemi de yanlıştır.

Türkiye büyük bir tehlikeyi, şimdilik göründüğü kadarıyla, görece az yıkımla atlatmıştır.

15 Temmuz ertesinde hükümetin ilan ettiği, Parlamento'nun da onayladığı OHAL, yakın tehlikenin giderilmesi için acil olarak alınması gereken tasfiye kararları için yürütmeye kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektedir. KHK'lerin yetkinin veriliş amaçlarıyla, yani devleti tehdit eden sızmaların tasfiyesi ile sınırlı olması esastır.

Tasfiyeyi izleyecek olan yeniden yapılanma döneminde yeniden parlamentoyu devreye sokmak, hatta bununla da yetinmeyerek, yeniden yapılanma aşamasında yaygın toplumsal mutabakatı, en geniş katılımı sağlamak zorunludur.

Türkiye ancak bu takdirde, çağının gereksinimlerine yanıt veren bir yapılanmaya kavuşarak, tehlikelerin üstesinden gelebilir.

Cumhuriyetin kurumlarının hemen hepsi gibi TSK'nin de yeniden yapılanmasının gerekliliği tartışılmaz.

Ne var ki bu, OHAL koşullarında, KHK'lerle yapılacak bir iş değil, çok daha kapsamlı bir çabanın ürünü olmalıdır.

Tabii istenen eğer demokratik bir toplum ve onun ordusu ise. ..

Ali Sirmen/ Cumhuriyet