Hürriyet gazetesinden Meltem Özgenç’in haberine göre, 21 Mart’ta salgın nedeniyle kapatılan kuaförler, berberler ve AVM’lerin 11 Mayıs’ta yeniden açılmasıyla Türkiye kademe kademe kontrollü sosyal hayata geçmeye başladı. Hazırlanan 4 aşamalı plana göre eylül ayına kadar hayatın birçok alanında kontrollü sosyal hayatın başlaması, virüsün etkisinin sıfırlanmasının beklendiği Ocak 2021 başında da tamamen normalleşmeye geçilmesi hedefleniyor. Tabii ki vaka sayılarında artış yaşanmadığı takdirde. Uzmanlar, kontrollü sosyal hayatın başlamasında en büyük etkenin, dünya genelinde 5’e kadar yükseldiği görülen virüsün bulaşma oranının 1’in altına düşmesi olduğunun altını çiziyor. Ancak aynı zamanda ‘Tedbiri elden bırakmayalım’ uyarılarını da tekrarlıyor.
DİNAMİK BİR SÜREÇTEYİZ, ARTIŞ GERİ ADIM GETİRİR
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, salgında hasta sayısının yeniden artması durumunda normalleşmede geri adım atılabileceğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“Bulaş oranını tam hesaplamak mümkün değil. Nedeni ise bu oranın yeni bir mikroorganizmanın (virüs veya bakteri) daha önce hiç o mikrop ile karşılaşmamış olan bir topluma girdiğinde kaç kişinin, hangi koşullarda hastalandığının izlenmesiyle hesaplanabilmesi. Ülkemizde evde kalmamız, mesafe kuralına uymamız, maske takmamız ve diğer önlemler bulaş oranını düşürdü. Bu rakamın artık Türkiye’de 1’in altına düştüğünü söyleyebilirim. Çünkü vaka sayısı sürekli azalıyor. 1’in üstünde olsaydı yeni tanı konulan vaka sayısında artış olur, yayılım devam ederdi.
Hastalık ilk çıktığında, bir kişi kaç kişiye bulaştırıyor diye bakıldığında, dünya genelinde bu oran 5’e kadar çıkıyordu. Örneğin okulların kapatılmasıyla 3’e indiğini, büyüklerin ve çocuk ile gençlerin evde kalmasıyla 2’ye indirilebildiğini söyleyebiliriz. Hastanelerde yatak kapasitesinin yüksek olması birçok ilimizde, tespit edilen vakaların hemen hastanede izole edilmesini sağladı. Bu da virüsün yayılımının kesilmesinde çok etkili oldu.
Diğer ülkeler hastalığı 8-16 haftada kontrol altına alırken, bizde 5’inci haftada plato çizdi, 7 haftadan itibaren de düşüş başladı. Bu da kontrollü normalleşme sürecine geçişi sağladı. Ama dinamik bir süreçteyiz, baktık bulaş oranlarında oynama oluyor, o zaman geri adım atılır. Ya da her şey yolunda gidiyorsa ileri adımlar atılır.”
KAYNAĞI BULMAK İÇİN KONTROLLÜ NORMALLEŞME
Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise salgında yeniden bir artış olması durumunda açılan AVM, berber ve kuaförler için yeni tedbirler alınabileceğine dikkat çekti. Sorunun kaynağının bulunması için kontrollü normalleşmenin şart olduğunu vurgulayan Ceyhan şöyle konuştu:
“Bulaş oranının 1.1 olması demek, vaka sayısının az da olsa artmaya başlaması anlamına geliyor. Almanya’da şu anda bu yaşanıyor. Küçük bir artışla normal yaşamdan geri adım atmaya başladılar. Bizdeyse oran 1’in altına düşmeye başlayınca kontrollü normalleşme adımları atılmaya başladı. Bu durum 3 günlük değerlendirilir. 3 günün ortalaması alınır. Diğer 3 günlük blokların ortalaması ile karşılaştırılır. Bizde de az da olsa artış olursa, duruma bakmamız, araştırmamız ve çıkan sonuca göre yeni önlemler almamız gerekir.
Şu anda alışveriş merkezleri açılmaya başladı, 65 yaş üstünü yavaş yavaş sokağa çıkarıyoruz. Gençler de çıkacak. Bir artış söz konusu olursa bakacağız. Bu nereden kaynaklandı bulacağız. Sorun alışveriş merkezleriyse ona göre tedbirler alınacak. Örneğin Güney Kore’de bulaş oranı neredeyse sıfıra yaklaşmıştı. Normalleşme adımları attılar, barları açtılar. Sonra bir baktılar ki barda bir kişi 17 kişiye bulaştırmış. Hemen önlemler alındı. İşte tam bu nedenle tüm tedbirler bir anda kaldırılmıyor. Sorunun nereden kaynaklandığını bulmak için kontrollü normalleşme şart. Yani şu an yapılanlar doğru. Her şey yolunda giderse birkaç ay içine yayılarak maskeli, mesafeli, yeni normal dediğimiz yaşamı yaşamaya başlayacağız. Ne zaman ki virüs tehlikesi tüm dünyada kalkarsa o zaman tamamen normal hayatımıza geçeceğiz.”
FİLYASYON İLE ANLAYACAĞIZ
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, normalleşmenin, salgının bulaşmasını artırmayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğinin altını çizerek şöyle konuştu:
“Bulaş oranı 1’in altına düşüyorsa salgın azalıyor demektir. Aslında rakam çok da önemli değil. Toplumda bulaşın eskiye göre azalmış olması çok önemli. Gevşeme yaparken bu bulaş riskini arttırmayacak tedbirler almak lazım. Olabildiğince sosyal hayata döneceğiz ama tedbirleri de sıkı uygulayacağız. Nedir bu tedbirler? Maske kullanımı, hijyen, havalandırma, sosyal izolasyon gibi önlemler. Kontrollü sosyal hayatta bulaş oranı yükselirse, filyasyon ile bunun nereden kaynaklandığı (AVM’ler mi kuaförler mi gibi) anlaşılır ve gerekli tedbirler alınır.”